Çocukluğumuzda bütün eğlencemiz sokakta top koşturmaktı. Telefon yok, televizyon yok. Evde nasıl vakit geçireceksin ki? Sokağa çıkmak için bahane olurdu elektrik kesintisi. Eğlenceli de olurdu. Mahalle karanlığa gömülür, komşular birbirine seslenir, çocuklar sokağa dökülürdü. Arıza ekiplerinin gelmesi, koparak kamçı gibi yola düşen kabloların yerine yenisinin çekilmesi çok kolay bir iş de değildi. Uzun sürerdi ama kimse umursamazdı. Bir buzdolabı, bir çamaşır makinesi elektrikle çalışan. İki saat elektrik olmasa ne olur? Arıza ekibine çay demleyenler bile olurdu, “gece uzun” dercesine. Başımıza gelen bir elektrik arızası, o günleri, tek rüşvetleri bir bardak çay olan devletin görevlisi o arıza ekiplerini gülümseyerek, saygıyla anmama neden oldu.
Başına gelmeyen, canı yanmayan bilmez. Bir “elektrik arızası” geldi ki başımıza, evlere şenlik. Elektrik arızası demek yerine “özelleştirme arızası” demek daha doğru aslında. Elektrikler kesildi zannettik önce. 10-15 dakika bekledik, gelmedi. Komşu evlerde elektriğin olduğunu öğrenince, arızayı aradık. Gelen ekip arızanın elektrik direğinin dibindeki kutudan eve bağlanan yer altı kablosunda olduğunu söyledi. Ölçüm ve arıza tespit aracının gelerek arızanın tam yerini bulması gerektiğini söyleyerek gittiler. Biraz sonra Enerji-SA’nın arıza tespit minibüsü geldi. Önce bir form doldurdular ve arıza tespit işleminin ücretini bizim ödememiz gerektiğini söylediler. İşlemin ücreti KDV hariç 186 lira! Elektrik faturasına eklenecekmiş. Çaresiz kabul ettik. Kablolar bağlandı, ölçüm için yeraltındaki arızalı kabloya sinyaller gönderilmeye başlandı. Görevli, elinde hassas mikrofon, kulaklıklarını takarak yeraltını dinlemeye başladı. Sonunda “tam burası” diyerek yaya kaldırımında bir karoyu işaretledi.
Arızanın yeri tespit edilince içimiz rahatlamıştı biraz. Onarım için ne yapacaklarını sorduk. “Bizim işimiz buraya kadar” dediler. Biz “başka bir ekip gelecek demek ki” diye düşünürken, “bundan sonrası size ait” diye eklediler. “Anlamadım” dedim, “arıza evin içinde değil ki. Eve kadar olan arızalar size ait. Evime kadar elektriği getirmek sizin işiniz. Kendimizi bildik bileli bu böyledir”. “Artık değil” dedi Enerji-SA’nın görevlisi. “2007’ye kadar dediğiniz gibiydi. Ama 2007’den itibaren durum böyle. Arızayı kendiniz yaptıracaksınız”. Neye uğradığımızı şaşırdık. Kara kara düşünürken ölçüm ekibinin işini bitirmesini sükûnetle bekleyen genç bir arkadaş, sıranın kendisine geldiğini anlatırcasına yaklaştı, mütebessim. “Biz bu elektrik arızaları konusunda çalışıyoruz” dedi, kartvizitini uzatarak. “İsterseniz kaldırımı kazarız, arızayı gideririz, tekrar kapatıp tertemiz teslim ederiz”. Arızadan nasıl haberlerinin olduğunu sordum, “ölçüm aracını gördük, yardımcı olmak için geldik” dedi. “Güzel, kaça yapacaksınız peki?” sorusunun yanıtı pek beklemediğimiz bir rakam oldu, “500 liraya yaparız” dedi. “Kendimiz kazalım” dedi komşularımız ve sağ olsunlar, kazma kürek giriştiler. Toprağın içinde sanki özellikle çürümeye terk edilmiş birkaç kabloya ulaşıldı ama hiçbiri elektrik kablosu değil! Yaralı bereli Kablo TV kabloları, telefon kabloları filan… Geceyi karanlıkta ve soğukta geçirdik. Ertesi gün mecburen arıza tespit ekibinin peşinden gelen elektrikçileri aradık. 500 lira pazarlıkla 350 liraya düştü. Kabloları ve arızalı yeri buldular, onardılar. Ama arıza devam ediyordu. “Bu kopukluktan başka da arıza var. Tekrar ölçüm yapılması gerekiyor” dediler. “Ancak Enerji-SA’yı ararsanız, yaptıkları her ölçüm için 200 küsur lira daha alırlar” diye eklediler. Üstelik kablo bir kanal içinden değil de topraktan geçtiği için parlak durumda değildi. “Bizim ölçüm aracımız var, kaç ölçüm yapılırsa yapılsın ücreti 200 lira” dediler. Çaresiz onu da kabul ettik. Ölçüm yapıldı, 2 m ileride bir arıza daha tespit edildi kabloda. “Yalnız 350 liraya ikinci arızayı da yapamayız. Bu kadar yer daha kazılacak. Borcunuz 800 lira olur. İkinci arıza yapıldıktan sonra kabloda başka kopuklar da çıkarsa…” dedi, “dur” dedim, bu iş böyle olmayacak. Elektrik mühendisi bir komşum kablonun durumunu görünce, “bu kabloyu komple değiştirsinler, bugün değilse bir hafta sonra yine arıza yapacak. Bu paraları tekrar alacaklar” diyerek müdahale etti. Yaklaşık 25 m kablo. Kaça değiştireceklerini sordum, ölçtüler, hesapladılar, “2 liraya (yani 2 bin lira) değiştiririz” dediler. İş her anlamda oldukça büyümüştü. Elektrik kutusundan eve kadar yol kazılacak, yeni kablo döşenecek ve kazdıkları yerler tekrar betonlanacak. Kredi kartına taksit yapmayı da kabul edince, razı olduk kaderimize. Bir ekip daha getirdiler, sokak savaş alanına döndü. Saatler sonra iş bitti, iki gün sonra tekrar elektriğe kavuştuk. Maliyet mi? Hiçbir işe yaramadığı halde boşu boşuna Enerji-SA’ya ödenen ölçüm ücretini de sayarsak, 2 bin 400 lira!
“Özelleştirme” adı altında bu peşkeş çekmeyi meşrulaştıran başta Özal’a, sınırları da kaldırarak vatandaşı sahipsiz ve çaresiz bırakan AKP hükümetine, özellikle de Enerji Bakanı’na saygılarımı sunmayı borç biliyorum!
Enerji-SA’nın hizmetlerini de karşılıksız bırakmamak gerekiyor. Arıza tespiti için bile vatandaşa fatura kesmek çok masraflı, yorucu bir iş olsa gerek! Elektriksiz kaldığımız iki gün boyunca sürekli sizi andım, kulaklarınızı çınlattım. Sağ olun, var olun, daha da çoğalın ki, Mustafa Kemal‘in “Kimsesizlerin kimsesidir” dediği, kaybetmek üzere olduğumuz Cumhuriyet’in kıymetini bilelim!