TGS Ankara Şubesi 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. TGS açıklamasında, “Günümüz Türkiye’nde 10 Ocak’ı sadece ‘Çalışan Gazeteciler’ günü olarak tanımlamak oldukça zor. Çünkü sektördeki işsizliğin ülke ortalamasının 2 katı olduğu, güvencesiz ve sendikasız çalışmanın yüzde 90’ı aştığı, 67 gazetecinin cezaevinde olduğu medya sektöründe 10 Ocak, kutlama değil mücadele gerektiriyor” ifadesine yer verildi.
TGS, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gazetecilerin görevlerini yapmalarını engelleyen polis memurları hakkında bir an evvel gereğini yapmasını talep etti.
İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne “Gazetecileri engellemekten vazgeçin” çağrısı yapan TGS açıklamasında Ankara’da gazetecilerin kolluk kuvvetleri tarafından engellenmeye çalışıldığı olaylar da sıralandı:
TGS’nin açıklaması şöyle:
“10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ’NDE İÇİŞLERİ VE EMNİYET’E ÇAĞRI:
GAZETECİLERİ ENGELLEMEKTEN VAZGEÇİN!
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) olarak 10 Ocak’ı uzun yıllardır bir ‘mücadele’ günü olarak tanımlıyoruz. Günümüz Türkiye’sinde 10 Ocak’ı sadece ‘Çalışan Gazeteciler’ günü olarak tanımlamak oldukça zor. Çünkü sektördeki işsizliğin ülke ortalamasının iki katı olduğu, güvencesiz ve sendikasız çalışmanın yüzde 90’ı aştığı, 67 gazetecinin cezaevinde olduğu medya sektöründe 10 Ocak, kutlama değil mücadele gerektiriyor. İşte o mücadeleyi alanda işsizliğe karşı, editöryal baskılara karşı, tutuklanma ve yargılanmalara karşı, sansüre, ekran karartmalara karşı ve daha nicesine karşı verdik, veriyoruz.
Pandemi sürecinde Ankara’da görev yapan gazetecilere yönelik, Ankara Emniyeti tarafından hukuka aykırı engelleme olaylarında dikkat çekici bir artış yaşanmaktadır. Halkın haber alma hakkı için görev yapan gazetecilerin pandemi koşulları gerekçe gösterilerek, çok zaman da bahane edilerek görüntü almaları engellenmiştir.
Buna ilişkin dönemde yaşanan bazı olayları şu şekilde sıralayabiliriz:
1-) Meclis önünde 3 Temmuz 2020 tarihinde oturma eylemi yapan baro başkanlarının bulunduğu alana polis yalnızca parlamento kartı olan gazetecilerin girişine izin verdi. Güvenlik güçleri, basın kartı olan muhabirler de dâhil birçok gazetecinin haberi izlemesini engelledi. Polis, içeriye girmek isteyen gazeteci Sibel Hürtaş’ı gözaltına aldı.
2-) Suruç katliamını Ankara’da protesto eden gruba yönelik polis müdahalesini çeken gazeteci Demet Aran’a polis müdahale etmiş, elinden telefonunu alarak görevini engellemeye çalışmıştı.
3-) Alacakları için Soma ve Ermenek’ten Ankara’ya gelen madenciler, madenci anıtı önünde açıklama yapmak istedi. Polis, 21 Ekim 2020’deki bu açıklamayı izleyen, ANKA Muhabirinin görevini yapmasını engelledi.
4-) TBMM önünde 4 Kasım 2020’de DİSK’in kıdem tazminatı düzenlemesine karşı yapmak istediği eylem sırasında, polis görüntü olmak isteyen gazetecileri kalkanlarla engelledi.
5-) Sosyal Güvenlik Kurumu önünde 22 Aralık 2020’de bir araya gelip sorunlarını iletmek isteyen Ankara Cafe ve Bar çalışanlarının açıklama yapmasına polis izin vermedi. Polis eylemi görüntülemeye çalışan basın mensuplarına da engel çıkardı.
6-) Çankaya Belediyesinin önünde 30 Aralık 2020’de Kadın Meclisleri’nin düzenlediği protesto eylemi sırasında gazeteciler polis tarafından benzer şekilde engellendi. Emniyet amiri, “Basının fotoğraf çekmesine izin vermeyin” dedi. Gazeteciler, basın kartlarını göstermelerine rağmen başlarına polis dikilerek engelleme devam etti. Görüntü alınmasına engel olundu. Gazeteciler, polis tarafından uzaklaştırıldı.
7-) 5 Ocak 2021’de Çankaya Belediyesi önünde yapılan “Gülistan Doku Nerede?” eylemi sırasında Jinnews Muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer darp edilerek gözaltına alındı.
😎 8 Ocak 2021’de BoğaziçiIi Öğrencilerin “Kayyum Rektöre” karşı verdikleri mücadeleye destek olmak için çeşitli Ankaralı öğrenci grupları Kızılay’da eylem yapmak istedi. Devletin kolluk güçleri bu eylemi engellediği gibi gazetecilerin de görüntü almasına da engel oldu. KRT televizyonu muhabiri ve kameramanını alandan uzaklaştırmak istedi.
Bu örneklerden de görüleceği üzere Ankara’da gazetecilere yönelik sistematik bir engelleme girişimi vardır. Anayasanın 28. maddesine göre “Basın hürdür, sansür edilemez.” Basın, kamu adına halkın bilgi edinme hakkı çerçevesinde görev yapar. Gazetecilerin görevlerini yapması anayasal güvence altındadır. Buna rağmen Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı güvenlik güçlerinin, alanda haber takibi yapan gazetecileri engellemeye çalışması sistematik bir hal almıştır. Bu durum, anayasanın açık ihlalidir.
Polisin görevi suç ve suçluyla mücadeledir. Gazetecilik faaliyetinde bulunan basın mensuplarını engellemeye çalışmak tamamen keyfi bir uygulamadır. Yaşananlar, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü hemen öncesinde yaşanan bu olaylar alanda mücadele edilecek ne kadar çok şeyin olduğunu gösteriyor bize. Gazeteciler işsizlik, güvencesizlik, örgütsüz ve sağlıksız koşullarda çalışmaya zorlanmakta, baskı ve sansüre karşı haberini savunmak için mahkemelerde nöbet tutmakta, cezaevlerinde yıllarında geçirmekteler.
Tüm bu sürece ancak ve ancak örgütlü mücadeleyle son verebiliriz. 10 Ocakların bayram gibi kutlanabilmesi için tüm meslektaşlarımızı TGS çatısı altına çağırıyoruz. Öte yandan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Emniyet Genel Müdürlüğü’nden meslektaşlarımızın görevlerini yapmalarını engelleyen polis memurlarına dair bir an evvel gereğini yapmasını talep ediyoruz. Zira, burada hem gazetecilere yönelik bir hak ihlali yaşanırken hem de halkın haber alma hakkı engellenmektedir. Aksi durumda yasal haklarımızı kullanacağımızı, gazetecileri engelleyen polisler hakkında yargıya başvuracağımızı belirtmek istiyoruz.
TGS ANKARA ŞUBE YÖNETİMİ”