2019 yılı içinde bu konuyu “Tüketici güveni dip seviyede” başlığı ile değerlendirmiştim. Nitekim yıl sonunda, 2019 yılının endeks ortalaması 58,2 çıkmıştı. Bu verinin anlamı, 2004 yılından beri 60’ın altındaki tek yıllık ortalama olmasıydı.
Daha detaylı açıklamayı da bu yılın Mart ayında “Tüketici ne söylüyor?” başlığı ile kaleme almıştım.
Geçtiğimiz hafta ise bir anda Tüketici Güven Endeksi’nin 82 olduğunu gördük. Oysa bir ay önce 59,6’da bırakmıştık. Bunun sebebi hesap değişikliği idi. 22 Eylül’de açıklanan yukardaki yeni değer için, 21 Eylül’de bir basın duyurusu yayınlanmıştı. Özet olarak; 2018 AB Komisyonu tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, güven endeksi hesaplanırken kullanılan iki alt endeksin kapsam dışına alındığı ve bunun yerine iki yeni alt endeks dahil edildiği, Ocak 2019’dan beri de AB ülkelerinde bu yeni yöntemin uygulandığı, TÜİK’in de bu yöntemi benimseyerek endeks hesaplamaya başlayacağı duyuruluyordu.
Burada bazı sorulara cevap aramak zorundayız.
- AB bu kararı kendi ortalama tüketici profiline uygun olarak almıştır. Onlara uyan alt endeksler bize de uyar mı?
- AB’nin her kararına uyuyor muyuz?
- Hadi uyduk, neden AB ile eş zamanlı olarak, 2019 yılı başından itibaren uygulamaya başlamadık?
- Neden bir yıl gecikmeli de olsa, 2020 yılı başından itibaren uygulamadık?
- Neden yıl sonuna 3 ay kalmasına rağmen, önceden açıklanarak 2021 Ocak ayı beklenmedi?
Neden olduğunu tahmin etmeme rağmen, emin olmak için kesin cevaplara ihtiyaç olduğu açıktır.
Şimdi yapılan değişikliklere bakalım.
Bu güne kadar yapılan hesaplamalarda şu dört alt endeksin ortalaması alınıyordu:
- Gelecek 12 aya ait hanenin maddi durum beklentisi,
- Gelecek 12 aya ait genel ekonomik durum beklentisi,
- Gelecek 12 aya ait işsiz sayısı beklentisi,
- Gelecek 12 aya ait tasarruf etme ihtimali.
Bu aydan itibaren son iki alt endeks gidiyor, yerine ‘Hanenin mevcut maddi durumu’ ve ‘Gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim malı satın alma düşüncesi’ formüle giriyor.
Bu konudaki görüşlerimi de takdim edeyim.
- Tüketici Güven Endeksi (TGE) bir öncü göstergedir. Nitekim eski yöntemde geleceğe dair 4 alt endeks bulunurken, yeni yöntemde bunun 3’e inmesi anlamlı değildir. Zira ‘hanenin mevcut maddi durumu’ alt endeksi, ‘öncü’ özelliğini daraltıyor.
- Gelişmiş ülke tüketicisi ile gelişmekte olan ülke tüketicisine sorulacak sorular aynı olmamalıdır. Tasarruf etme ihtimali ve işsiz sayısı beklentisi, refah seviyesi yüksek olan ülkenin vatandaşını bizdeki kadar ilgilendirmez. Üstelik bu iki konuda tüketicimiz daha kötümser olduğu için iptal edilen iki alt endeks TGE ortalamasını aşağı çekmekteydi. Örneğin, TÜİK verilerine göre; gelecek 12 aya ilişkin tüketicilerin işsiz sayıları beklentileri Eylül’de 59,8 (Ağustos ayında 59,5 idi), tasarruf etme ihtimali beklentisi ise Eylül’de 25,2 (Ağustos ayında 21,7 idi) olarak açıklandı.
Şimdi seviyesi düşük bu iki veriyi endeks hesabından çıkartıp, yerlerine daha yüksek veri seti ilave edilince 100 seviyesine nasıl yaklaşıldığını görelim.
Yeni hesaba dahil edilen ‘Dayanıklı tüketim malına harcama yapma ihtimali beklentisi’nin seviyesi Eylül’de 93,8 (Ağustos ayında 92,6 idi), ‘Maddi durum beklentisi’ de Eylül’de 79,1 (Ağustos ayında 77,8 idi) seviyesinde çıktı.
İşte başlıktaki sorunun cevabı budur. Evet bu şekilde iki kötümser alt endeksten kurtulduk ama gerçeklerden de bir o kadar uzaklaşmış olduk.
Biraz daha açayım.
- ‘Dayanıklı tüketim malı’ bir tüketicinin kullandığı onlarca tüketim kategorisinden sadece biridir. Diğerlerinin merak edilmeyip, bunun alt endeks haline getirilmesi, hele hele genel durumu yansıtan tasarruf ve işsizlik beklentilerinin yerine münasip görülmesi çok anlamlı değildir. Hiç değilse çıkartılan iki alt endeks muhafaza edilerek yeni ilaveler yapılabilirdi.
- Bu şekliyle Türkiye için endeks ne kadar yukarı çıksa da, eşik değer olan 100’ün altında kaldıkça tüketici güvensizliğinin devam ettiğine işarettir. Ancak burada eksik kalan güvensizliğin derecesidir. Bunun ölçülmesi de ancak eski ve yeni endekslerin birlikte izlenmesi ile sağlanabilir.
Eski endekse göre Ağustos ayında 59,6 çıkan TGE, Eylül’de 61,8 oldu. Yeni endekse göre ise; Ağustos’ta 79,4 çıkan TGE, Eylül’de 82’ye yükseldi.
Peki ne fark etti?
TGE 2020 yılı ortalama değeri 60 civarında çıkacakken, bu değişiklikle yeni ortalama 80’li değerlerde çıkacaktır. İki hesap arasındaki fark 20 puandır. Değişen bir başka şey de beste farklı olduğu için bundan böyle duyacağımız melodi de farklı olacaktır!
Meslektaşlarıma, bunları birbirine karıştırmadan takip etmelerini tavsiye ederim. Yoksa yatırım programları ve bütçe hedefleri şaşabilir.
Hangi yöntemle hesaplanırsa hesaplansın; TGE 0-200 aralığında değer alır. TGE’nin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser duruma, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser duruma ve güvensizliğe işaret eder.
Bazı gazetelerin ekonomi sayfalarında; 79,4’ den 82’ye yükselen endeksin “Tüketici güveni arttı” şeklinde takdim edilmesi çok yanlıştır. Zira 100’ün altındaki her değer güvensizliği ifade eder. Dolayısıyla burada ancak ‘Tüketici güvensizliğinin azalması’ söz konusu olabilir. Ya da ‘Endeks değerinin artması’ şeklinde açıklanabilir.
TÜİK’in eski endeksine göre; Eylül ayında 61,8’lik değere sahip olan TGE geçen aydan bu yana yüzde 3,6 artış gösterse de hâlâ dip seviyededir.
Kaldı ki; eşiğin 100 olduğu bir endekste 82’ye de sevinilmez!