Belirle yönünü uy kalabalığa. Görünürde zor tarafı yok gibidir. Verilen role ve günlük menüye göre tavaya nasıl yağ dökeceğine usul belirleyeceksin. O kadar!
Bir de bütün yandaşlar arasındaki yarışta geri kalmayacaksın. Zira gönüllerdeki iyi parsellere öndekiler yerleşebilir.
Kendi kafanın içindekilerin önemi olmadığı için pek de saygınlığın yoktur ama buna takılı kalma. Sipariş üzerine iş yapacaksan da yandaş terzilerin konfeksiyon kalıbını kullanacaksın. İşte en hassas tarafı budur.
Sivrilip öne geçmene, önce yandaş kardeşlerin engel çıkartacaktır. Zira, “benden farkın yok ki, hepimiz aynı borazanı üflüyoruz” durumu hâkimdir.
Hele bir de yakın zamanda saf değiştirmişsen ve eski söylediklerin sık sık önüne konuyorsa, vallahi en yakınındaki bile zevkten dört köşedir (arşivlerin canı sağ olsun).
Siyasi görüş ayrılığı da fark etmez. Çünkü herkes kendi cephesinin yandaşıdır. Bir kısmı bu günkü nimetlerin, diğer kısmı da gelecek planlarının peşindedir.
“Ortada kalanı kurt kapar” sözü en çok bizim topraklarda geçerlidir. Ahmet Hakan gibi bunu becerebilmiş az sayıdaki insan her taraftan atışa karşı iyi korunmak zorundadır.
Peygambere hakaret edilince bir taraf isyan ederken, diğer taraf suskun kalmaktadır. Sanki peygamber sadece tek gruba aittir.
Osmanlı’ya bir taraf, Cumhuriyet’e diğer taraf sahip çıkar. Sanki bütün ecdat ortak değer değildir!
Türklüğünden şüphen yoksa, Cumhuriyeti dedenin mirası, önceki Türk devletlerini de büyük dedelerinin eseri olduğunu kabullenmek o kadar zor mudur?
Yolsuzluğu diline dolayanların, kendi belediyelerinde dönen dolapları transit geçmesi, ahlaki değerlere bakışımızda da çok fark olmadığını gözler önüne sermektedir.
Sık sık önümüze serilen seçim anketlerinin, alınan sonuçlarla uyum göstermediğini görünce bir araştırma yaptım. Ve de çok şaşırdım. Bari böyle tarafsızlık isteyen mesleklerin hakemliğine güvenebilseydik. Ne mümkün, bir ikisi hariç onlarcası siyasi oluşumların yarattığı veya açıktan desteklediği yandaşlar.
Garip olan da yandaşa böyle bir görev verebilmek. Zira hiçbir şekilde gerçeği öğrenemezsiniz. Ancak sadece PR amaçlı ve algı oluşturmaya dönük bir çalışma amaçlanıyorsa, bu sefer de o kurumun başarısız sonuçlar karşısında piyasadan silinmesi gerekmez mi?
Vallahi gerekmez. Bu da bize özgü bir durumdur. Hepsi tekrar tekrar sahneye çıkar, aynı görevleri ifa ederler, bizler de eski yerli filmlerdeki gibi mantıkla bağdaşmayan sunumları gerçekmiş gibi ıslak mendillerle izlemeye devam ederiz.
İdeal yandaşın hiç olmazsa arada sırada kendi cephesinin yanlışlarını da düzeltme konusunda eleştirel tavır sergilediğini görmek, ihtimalen bizim kuşağa nasip olmayacak. Onu da batı toplumlarından seyretmeye ve kıskanmaya devam edeceğiz herhalde.
Sonuçta; yandaşlığa bakışta son sözün sırası geldi. Bu güzel hayatta yandaş olabilseydim önce rahmetli sevgili babama yandaş olurdum. Öyle ya, beni yetiştiren, ekmeğimi, suyumu veren o yüce insana. Olamadım, ne siyasi görüşüne ne de hayata bakışına yandaş olamadım. Ancak sevgim ve saygım artarak devam etti. Zira ikisi birbirine engel değildi ki…
Bu bakımdan hiçbir kişinin peşinden kayıtsız şartsız gitmem ama yine de yandaşa çok acırım. Çünkü gelecek hesabı için bazı şeyleri yutmak ve yutkunmak şu kısa hayatta katlanılacak kahır değildir. Yaşamdan zevk alamamak ve dik duramamak bir yana, devamlı frene basmak da hem balataları yakar, hem de içten içe insanı yer bitirir ve tüketir.