Ajans Bizim – Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Çevre Bilimleri Enstitüsü’nün de paydaşı olduğu Yelkovan Kuşlarının Korunması projesiyle tehlike altındaki türün peşine düşerek, sıkı takibe aldı.
Şair Orhan Veli Kanık’ın yazdığı muhtemelen böyle değildi. Hani “Gün olur” başlıklı şiirinde şöyle sesleniyordu:
“Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra”
Bu kez Yelkovan kuşlarının peşine düşenler bilim insanları oldu.
BÜ Çevre Bilimleri Enstitüsü’nün yürütücülüğündeki proje başta TÜBİTAK olmak üzere birçok kurum tarafından destekleniyor. “Yeni Nesil Genomik, Akustik ve GPS-GSM İzleme Yöntemleri kullanılarak Akdeniz Havzası’ndaki ve Karadeniz’deki Yelkovan Kuşlarının Korunması” projesiyle 30 yelkovan kuşuna İstanbul Boğazı’nda uydu vericileri takıldı.
Zorlu bir takip ve yakalama sürecinin ardından kuşların sırtına bağlanan vericiler, tüy değişimleriyle beraber düşene kadar yaklaşık iki ay boyunca konum bilgisi iletecek. Böylelikle bu eşsiz ve tehlike altında olan türün göç yolları ve üreme kolonileri hakkında bilgiler edinilmesi mümkün olacak.
“Tehlike altındalar”
Projenin yürütücüsü Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raşit Bilgin, Batı Akdeniz ve Karadeniz’de yoğunluk gösteren yelkovan kuşlarının çevik bir deniz kuşu türü olduğu bilgisini paylaşıyor.
Bilgin, deniz yüzeyine çok yakın süzülerek kilometrelerce uçabilen bu türün tehlike altında olduğunu ifade ederek, “Çok çevik olan yelkovanlar Batı Akdeniz ve Ege Denizi ile Karadeniz arasındaki yolculuklarında İstanbul Boğazı’ndan geçiyor. Gökyüzünde üçgen formasyonda hızla ilerleyen bu kuşları zaman zaman siz de görebilirsiniz. Denize çok yakın, saatte 70 kilometre hızlara ulaşarak kilometrelerce uçabiliyorlar ve bir deniz kuşu olarak balık avlama konusunda da uzmanlar. Ancak bu tür tehlike altında ve onları korumak adına yaptığımız her proje çok büyük anlam ifade ediyor” diyor.
“Türün korunmasına katkı sağlayacak”
Proje kapsamında kuşlar vericilerle takip edilirken, ayrıca genetik haritaları çıkarılıyor ve akustik takipleri de yapılıyor. Verici takılan 30 kuşun 7/24 takip edildiğini ifade eden Bilgin şunları söylüyor:
“Projede TÜBİTAK tarafından desteklenen üç iş paketimiz var. Yurtdışındaki partnerlerimizin Batı Akdeniz ve Ege Denizi’nden sağladıkları örneklerle beraber İstanbul Boğazı’ndaki çalışmamızda yakaladığımız yelkovanlardan aldığımız genetik materyalleri de kullanarak bu farklı yelkovan popülasyonlarının genetik ilişkilerini ve birbirleriyle olan bağlantılarını ortaya çıkarıyoruz.
İkinci olarak bu kuşları Türkiye kurduğumuz akustik ekipmanlarla takip ediyoruz. Burada amacımız üreme döneminde farklı bir ses çıkaran yelkovanların yuvalarını tespit etmek. Eğer üreme çağrılarını yakalarsak, bu bize üreme alanlarının da yakında olduğunu gösterecek. Türkiye’de henüz yelkovan yuvasına rastlamadık ve bunları bulmak için çalışıyoruz.
Üçüncüsü ise İstanbul Boğazı’nda verici taktığımız 30 kuşu 7/24 GPS-GSM teknolojisinden faydalanarak takip ediyoruz. Bu veriler bize bu türün göç, beslenme ve diğer davranışları hakkında detaylı bilgi verecek. Veri toplama sürecinin ardından yapacağımız analizlerle bu kuşlar hakkında çok değerli bilgilere ulaşacağımızı düşünüyorum ve bu bilgilerle de türün korunmasına katkıda bulunabileceğimizi umuyorum.”
“Uçarken verici takılması bir ilk”
Prof. Dr. Raşit Bilgin ile Dr. Dilek Şahin’in aralarında yer aldığı geniş araştırma ekibi yakalanması çok güç olan yelkovan kuşlarına verici takmak için özel bir metot kullandı. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı’ndan (TÜDAV) Dr. Asaf Ertan’ın geliştirdiği iki duba arasına ağ açılarak deniz üzerinde yelkovan kuşlarının yakalandığı metodun tercih edildiği yöntemle 30 yelkovan kuşu, kuşlara herhangi bir zarar vermeden yakalanabildi.
Bunun bölgede yapılan ilk araştırmalardan olduğunu belirten Bilgin, “Yelkovan kuşlarıyla yapılacak araştırmalarda önemli bir zorluk var. Bu kuşlar çok hızlı ve çevik olduğu için zarar vermeden yakalanmaları çok zor. Projemizdeki paydaşlarımızla birlikte İstanbul Boğazı’nda yaptığımız birçok denemede başarısız olduk. Ardından Dr. Asaf Ertan’ın 28 yıl önce geliştirdiği yöntemle bunu başardık. 30 kuşu uçarken yakalayarak akabinde verici takmak Avrupa’da bir ilk. Bu sayede çok daha fazla veri elde edebileceğiz” dedi.