“İstihdam Seferberliği” sloganı ile moral bulduk. “Benden 500, benden 1000, benden 5000” sesleri güçlü şekilde arşa yükselmeye başladı. Kaynağını söyleyen yok, atış serbest!
Sanki mütevazı bir köy düğünündeyiz; “kızın dayısından burma bilezik, halasından beşibiryerde, amcaoğlundan çamaşır makinesi” misali…
Elime bir gazetenin “İstihdam Seferberliği” eki geçti. Dört sayfalık liste var. Herkes sesini bir yerlere duyurmak için adeta yarışa girmişler.
Oysa istihdam yaratmak lafla olmaz, üretimle olur. Bu arada nüfus arttıkça, işgücü de artar, işsizler ordusuna her sene yeni ilaveler olur. Yani bizim iki türlü sorunumuz vardır. Birincisi mevcut işsizlik, ikincisi de her yıl bunlara yeni eklenen kalabalıklar…
Ülkemiz; bakamayacağı kadar çocuk yapan bir aileye benziyor. Bu ailenin küçük bir bakkal dükkânı olduğunu varsayalım. 5-6 kişiyi ve aileye yeni katılacakları o tek ekmek teknesinin doyurması mümkün mü?
Yeni dükkânlar açılmadıkça, aynı yere sığışmaya çalışmak dükkânı da riske sokar. İşte sorun buradadır.
Elbette istihdamı hangi yatırımların karşılığında artıracağını ayrıntılı şekilde sebepleri ile açıklayan ciddi kuruluşlar da var ama bir elin parmakları kadar. Örneğin Koç Holding yetkilileri; 95 bin olan çalışan sayısını 2017 yılında 100 bine tamamlayacaklarını belirtmişler. Beş yıl içinde 30 milyar TL’lik yeni yatırıma imza attıklarını ve bu yatırımların tamamına yakınının sanayiye dönük gerçekleşmekte olduğunu açıklamışlar. Yani 5 bin kişilik yeni istihdamın kaynağını gözler önüne sermişler.
Perakende sektöründen örnekler verecek olursak; “yeni şubelerimiz için eleman alacağız” diyen var, “her şubeye iki kişi daha alacağız” diyen var, “yeni şirket satın alması gerçekleştirdik, oraya da eleman alacağız” diyen de var.
Bunların hiçbirisi altı iyi doldurulmuş açıklamalar değildir.
• Kaç yeni şube açacaksınız ve karşılığında kaç kişi işe alacaksınız?
İndirim marketi zinciri iseniz ve 100 yeni şube açacaksanız 4×100 = 400 kişi alabilirsiniz.
Süpermarket zinciri iseniz ve 50 yeni şube açacaksanız 20x 50 = 1000 kişi alabilirsiniz.
• Mevcut her şubeye 2 kişi alamazsınız. Verimsizlikten ticari dengeyi bozarsınız.
• Yeni bir şirket satın aldıysanız, içindeki kadrosuyla beraber aldınız. Mutlaka işten çıkartacaklarınız olacaktır (daha önceleri de olduğu gibi). Yeni istihdamdan bu rakamı düşmeyecek misiniz?
Neticede; TİM (300 bin), MUSİAD (250 bin), TOBB (1,5 milyon) başta olmak üzere bütün özel sektör ve hükümet (500 bin) yeni istihdam rakamlarını açıkladılar.
Toplam rakam 2 milyon 550 bini buluyor.
Peki soruyorum;
1- TÜİK kayıtlarında 3 milyon 715 bin işsiz olduğuna göre, işsiz sayısı 1 milyon 165 bine düşecek. İşsizlik oranı da yüzde 12’den, yüzde 3,7’ ye inecek. Yani sanayi üssü durumundaki Japonya ve Güney Kore’nin işsizlik oranlarını mı yakalayacağız?
2- Mademki iş dünyamızın böyle bir gücü vardı, neden “yok mu artıran?” komutunu beklediler?
3- Neden kenardaki bu kadar rezerve rağmen hâlâ hükümetten destekler isteniyor?
4- Sık sık maliyeti artan kadrolarını asgari ücretli kadrolarla değiştirenleri; kapattıkları şubelerdeki personeli bile elde tutamayanları neden bu istihdam planları içinde göremiyoruz?
Yatırım seferberliği olmadan istihdam seferberliği olmaz. Olmaya kalkarsa yukarıdaki matematiğe uymayan anlamsız sonuçlar ortaya çıkar ki, geriye de çoğu zaman olduğu gibi sadece gürültüsü kalır.