İçki yasağı denince akla ilk gelen isim kuşkusuz 4. Murat’tır. Kahvehaneleri, meyhaneleri kapattırdı, tütünü ve içkiyi yasakladı. O kadar düşmandı ki içki içenlere, cezası baş kesmeydi. Kim bilir kaç can alınmış, kaç kişinin başı gövdesinden ayrılmıştır 4. Murat’ın buyruğuyla. İşe yaramış mıdır içki yasağı, ağır cezalar, baş kesmeler? Görülen o ki yaramamıştır. Hatta içki içtiği için baş kesen 4. Murat, aşırı alkolün neden olduğu siroz hastalığı nedeniyle ölmüştür.
İran’da bile önlenemedi
İran… Yaşamın her saniyesine, gök kubbenin altındaki her santimetrekareye dini kuralların hâkim olduğu bir İslam Cumhuriyeti. Gözlerinizin önündedir, insanlar vinçlerin ucunda asılarak can verdiler, üzüm salkımları gibi beşer onar… O kadar acımasızdı ki iktidarın gücünü ele geçiren yobaz takımı, kimsenin gözünün yaşına bakmadılar. Şah’a karşı birlikte direndikleri ilericileri de tırpanladılar. Hatta o kadar ileri gittiler ki, savaş pilotlarını, eğitimli subaylarını bile yok ettiler. Irak savaşında 1 milyona yakın kayıp verdikten sonra cepheye sürecekleri gençlerin yaş ortalamaları 13-14’e kadar düştü. Yine de engel olamadılar insanların içki içmelerine. Pazarcılar, “bana 100 kilo üzüm” diyen müşteriye, “misafir biraz kalabalık galiba” diye takılır oldular. Evlerde şarap üretilmeye başlandı.
Ayaklı meyhaneler
Osmanlı’da “ayaklı meyhaneler”in varlığından söz edilir. Ucuna musluk takılı, içi şarap ya da rakı doldurulmuş koyun bağırsağı bellerinde, sırtlarındaki cüppelerinin altında kadehlerle dolaşırlarmış bu ayaklı meyhaneler. Ayaklı meyhanelerin müşterilerinin çoğu parası pulu olmayanlarmış. Bir kadeh içki parasını zar zor denkleştirdiklerinden, meze olarak da ellerini yumruk yapıp tersiyle ağızlarını silerlermiş. Buna da “yumruk mezesi” denirmiş.
Atatürk ve yumruk mezesi
Atatürk’ün en sevdiği mezenin sakız leblebisi olduğu söylenir. Sakız leblebisi olmadığında da kadehi yuvarlar, yumruk yaptığı elinin tersiyle dudaklarını sıvazlar, yani yumruğunu rakısına meze yaparmış. Sakız leblebisinden sonra en sevdiği mezeymiş yumruk mezesi. Rakıyı çok sever ama önemli kararlar alacağı zaman asla içmez, kahveyle yetinirmiş. Nerede, ne zaman, ne kadar içeceğini, nerede duracağını bilirmiş.
Cumhuriyet’ten önce, Cumhuriyet…
İçki, bir kültürdür. İçki, bu toplumun kültüründe var! Cumhuriyet’ten önce de vardı. Cumhuriyet döneminde de var. “Cumhuriyet’ten sonra” gibi umutlarınız var bu ülkeyle ilgili. Böyle bir seçenek yok bizler için! Yasaklarla, cezalarla, teşhirlerle içkiyi önleyemezsiniz.
Salacak’ta protesto
Arkadaşımız Deniz Som, çağdışı içki yasağını ve içki içenlerin Üsküdar Belediyesi tarafından İnternet’te teşhir edilmelerini protesto etmek için bir eylemde bulundu. Salacak’ta “Sahilde içki içmek yasaktır” tabelasının önünde, bu haklı eyleme katılan diğer protestocularla birlikte kadeh tokuşturdular. Kimse sarhoş olup naralar atmadı, çevreye rahatsızlık vermedi. Ertesi gün Üsküdar Belediye Başkanı Mehmet Çakır, içki yasağının üzerine “tüy dikerek” protesto eylemine katılanlara “cezai yaptırım” uygulanacağını söyledi. Bu “cezai yaptırım” para cezası ve İnternet’te teşhir anlamını taşıyor.
İktidar, güç demektir
4. Murat kadar iktidarınız varsa, buyurun önleyin. Biz, sizin yasaklarınıza rağmen yumruğumuzu meze yapar, içmesini bildikten sonra her yerde içeriz!