Yıl 1947’ydi. 73 yıl önce bu vakitler… Magazin haberleri, Prenses Elizabeth’in düğününden sözediyordu. Buckingham Sarayı’na hediyeler yağıyordu dünyanın dört bir yanından. Daha düğün başlamadan 2 binden fazla hediye ulaşmıştı saraya. Ya Türkiye? Türkiye ne gönderecekti? Düşünüldü taşınıldı. Sonunda son derece değerli 24 kişilik bir masa örtüsü hazırlanmasına karar verildi. Simle işlenecek ve eski Türk motiflerini taşıyacaktı örtü. Bu iş için koleksiyonunu açtı Melek Hanım. O günlerde Türkiye’de bu konulardaki en yetkin isimlerden biriydi zaten. 1790-1800 tarihli eski bir motifi seçip teslim etti o motifi işleyecek Beyoğlu Akşam Sanatlı kızların ellerine…
Öncü kadınlardan
Bizim ha diyince aklımıza gelmese de Türkiye’de ve dünyada, Güzel Sanatlar denilince ilk akla gelen isimlerden biriydi Melek Celal Sofu…Cumhuriyetin ilk kadın ressam ve heykeltraşlarından biriydi o. Resim, heykel, hat sanatı, Türk motif ve işlemeleri, antika eşyalar, yazarlık öyle çoktu ki ilgili alanı.
Uzun yaşadı…Koskoca bir imparatorluğun çöküşüne de, yokluklar içinde bir cumhuriyetin kuruluşuna da tanıklık edenlerdendi. “Eski devirlerin terbiye, kibarlık ve nezaketini kaybettik. Buna karşın cumhuriyet devrinde pek çok şeyler kazandık. Üniversite kapılarının kadınlara açık olması büyük bir kazanç değil mi ?” diyordu anılarında.
Tepedelenli Ali Paşa’nın torunlarından biriydi Melek Hanım. Okula göndermemişlerdi onu. Ama aldığı özel dersler öyle sağlamdı ki mükemmel Almanca ve Fransızca konuşuyordu. Osmanlı’nın en kültürlü kadınlarından birinin dizinin dibinde büyümüştü.
Türkiye’yi Münih’e taşıdı
İlk sergisini işgal altındaki İstanbul’da açmıştı Melek Celal. Altı resmi vardı Galatasaray’daki sergide. Sonra evlendi soyadı kanunu çıkınca Melek Celal Sofu oldu. Hayatı boyunca Türk kültürünü dünyaya anlatmak için çalıştı. Anadolu’yu gezdi karış karış. Motifler, folklorik öğeler topladı. Topladıklarının bir kısmını Münih’te sergiledi. Derdi Avrupa’ya bizi anlatmaktı.
Zengin bir ailede doğmuş, iyi bir eğitim almıştı ancak “Özgürlüğü tadınca aramıyor insan geçmiş hayatı” diyecek kadar farkındaydı sahip olduklarının.
Atatürk madalyası
Atatürk’ün ölümünün ardından bir madalya hazırladı. Atatürk’ün adının yazılı olduğu madalyanın arka yüzüne ağlayan bir kadın çizmişti Melek Celal Sofu. “Kurtardığın Türk kadını sana minnetle ebediyen ağlayacaktır” yazıyordu madalyada.
“Saklı hazine”
1976 yılında yaşama veda etti. Hayatının 16 yılını ağır hastalıklarla boğuşarak geçirdi Melek Celal Sofu…Türkiye’nin öncü kadınlarından biri olarak düne adını yazdıranlardandı o. “Türk Resminin Saklı Hazinesi” diyordu ona eleştirmenler. Çoğumuz için hâlâ saklı.