Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yaptığı kontroller sonucunda kamuoyunun bilgisine sunulan ‘Hileli Gıda Ürünleri Listesi’ tam 119 sayfadır.
Laboratuvar tetkiki sonucunda taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen gıdaları üreten 618 firmaya ait ürün sayısı da 1211 adettir. Nüfusa oranla en fazla taklit ve tağşişin yaşandığı iller; sırasıyla Afyon, Kayseri, İzmir, Aydın, Diyarbakır, Adana ve Konya’dır.
Bu konudaki son yazım Temmuz ayında “Hile yapanı tüketici tanımalıdır” başlığı ile yayımlanmıştı. Özet olarak, teşhirlerin sürmesini istemiştim.
Listelerin yayımına verilen 19 ay araya rağmen, bu önemli hizmeti yerine getiren Bakanlık görevlilerine bir tüketici olarak teşekkürlerimi iletiyorum.
Bugüne kadar ki her listeyi çok dikkatli şekilde gözden geçirdiğim için rahatça söyleyebilirim ki mevcut cezalar bu hilekârlar için caydırıcı olamamaktadır.
En az 35-40 firma önceki listelerde de eksiksiz yer almışlardı. Bu firmalara artık ceza vermek yerine cesaret madalyası takmak daha anlamlı olur!
Özellikle at etini, eşek etini ve domuz etini fark ettirmeden vatandaşa yedirenlerin aynı usulle beslenmelerini öneririm.
Ulusal bir perakendeci, private label ürünü daha önce de birden fazla ayıplı listede yer almasına rağmen, hâlâ kalite kontrolde titiz davranıp güvenilir bir üretici bulamamış. İşletmelerin adlarını ve markalarını ben ağzıma almak istemiyorum. Listenin tamamı medyada yeteri kadar yer aldı zaten.
Hilenin rekor kırdığı kategoriler; bitkisel yağlar, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, bal ve arı ürünleri, baharatlar, çikolata ve takviye edici gıdalardır.
Pişkinliğin sınır tanımadığı sloganlar:
• Hileli ürünün markasına dini terim ilave etmişler.
• Hileli ürünün markasına ‘gurme’ eki yapmışlar. Hem de tek firma değil. Adam hem sahte ürün yapıyor, hem de kendisini “lezzeti keşfetmiş, damak tadına sahip kişi” olarak lanse ediyor. Veya sahte ürüne ‘beklentisi yüksek’ müşteri arıyor, hem de sağlıklı üründen fazla fiyata…
• Hileli ürüne ‘% 100 Doğal’ açıklamasını uygun bulmuşlar. Bırakınız doğal olmasını, sıradan ürün olsa bile şükredeceğiz. Yani iki yalan birden gerçekleşmiş.
Enerji içeceklerinde uygunsuzluğun faili ‘Tadalafil ve Sildenafil’ oluyor.
Kullanımı yasak olan ve kalp ile tansiyon hastalarında ölümlere neden olacak riskler taşıyan performans artırıcı kimyasallardır bunlar. Elbette kutuların üzerinde açıkça belirtilmiyor, vitamin adları ile gizleniyor. Laboratuvar tahlilinde bu kabahatin çıkmaması imkânsızken cesaretin seviyesi şaşırtıyor.
En rahat hilenin yapıldığı alan bal kategorisidir. En yaygın hilelerin başında arı beslenmesinde kullanılan şerbetler, yani fruktoz kullanımı geliyor. Fruktoz, ortam ısınması sonucu HMF adı verilen bir kimyasalın ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu madde sadece arılara değil, insanlara da zarar veriyor. Bir diğer önemli hile ballara su ilavesidir. Daha birçok hileyi saymaya bu sayfalar yetmez. En uç noktası, hiç arı ile karşılaşmamış balın da üretilmiş olmasıdır.
Taklit ve tağşiş listesine giren onlarca bal markasından bazılarını yakın zamana kadar market zincirlerinin raflarında görüyorduk. Tadım çalışmalarını izlediklerim de var. Aralarında ödüllü olan marka da var. Hileli markaya ait ambalajda ‘Organik- Doğal Arı Ürünleri’ açıklaması da var.
Baharatta boya tespiti de güvenli marka seçiminin önemini ortaya koyuyor. Aksi halde bir market markası da acı kırmızıbiberde boya mağduru olabiliyor.
Bir de listeye bakıldığı halde kolay fark edilemeyenler var. Örneğin en fazla mağaza sayısına sahip bir indirim marketin markası da var. Ancak marka, tabela adını taşımadığı için gözden kaçabiliyor. Ürünün cinsi tatlı toz biber.
Önerim; üretici adı yanında marka sahibi perakendeci adının da belirtilmesidir.
Bitki çayı ve kahve ürünlerinde de sildenafil ve sibutramin içeriğe dâhil olmuş. İlkini yukarda açıklamıştım. Sibutramin ise; kilo vermede, verilen kilonun korunmasında ve obezite tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Doktorlar uyarıyorlar; “Bitkisel ürün kullanıyorum derken belki olması gerektiğinin çok üzerinde sibutramin alıyor olabilirsiniz ki, bu ve benzeri ilaçların kullanım şekli ve dozu doktor tarafından ayarlanmadığı takdirde olası kardiyak etkileri nedeniyle hayati risk ortaya çıkabilir” deniyor.
Bitkisel yağ ve margarine tam 32 sayfa ayrılmış ve her sayfada 9-10 marka yer alıyor. Sıkılmış meyve suyu gibi olması gereken sızma zeytinyağını çeşitli yağların karışımı haline getiren hilekârları mutlaka iyi tanıyın.
Zaten tanıyorsunuz. Sıvıyağ sektörünün en bilinen markalarından birisinin natürel sızma yağı hileli çıktı. Bir markanın değerli bir üründe sık sık indirim kampanyalarına ilgi göstermesi, perakendecinin laboratuvar tetkikini gerekli kılar. Bundan vazgeçtik, ürün hâlâ raflarda mevcudiyetini koruyor.
En kaliteli yağ ‘natürel sızma’ olanıdır. İçlerinde düşük kaliteli yağların karıştırıldığı perakendeci markası da var, ünlü bir köftecinin markasına karıştırılmış pirina yağı da var (çoğunlukla sabun yapımında kullanılır). Köftenin şöhretini gölgelemeye değmese gerek…
Önemli bir resmi kurumun Personel Yardımlaşma ve Emeklilik Vakfı’na ait markayı da hileli üretmişler. Böylece gözü karalığın sınırını da aşmışlar!
Bir marka, “% 100 Doğal Ayçiçek Yağı” sloganı ile rafa çıkmış ama içine ayçiçek yağından başka yağları da katmış. Hileli yağların etiketine eklenen gold, safir, zümrüt, inci, gurme kelimeleri ile bir taraftan düşürülen kalite, diğer taraftan artırılan kalite imajı ile telafi edilmeye çalışılmış!
Et ve et ürünleri 42 sayfadır. Herhangi bir lokantada karın doyurmanın bedeli, dana eti yerine kanatlı eti, baş eti, sakatat ile hazırlanmış pide, lahmacun, köfte ve döner yemek olabilir. Tekirdağ köftesi seven varsa listeye göz atmasını tavsiye ederim. En tanınmış ürün markaları bu kategoridedir.
Seçkin marketlerde satılan şöhretli bir et ürünü markası da tağşiş yapmış.
Tağşişi yapan firma ‘Kamuoyuna duyuru’ yapmayı da ihmal etmemiş. Uzun uzun firmanın tanıtımını yaptıktan sonra; “… tağşiş yapıldığına yönelik iddiaların gerçek dışı olduğunu, aksini ispatlayan belgelere sahip olduğumuzu beyanla, söz konusu iddialar neticesinde tüm ürünlerimiz üzerinde uluslararası standartlarda yüzlerce analiz yapılmış ve analiz sonuçlarında hiçbir şekilde tağşiş yapıldığına dair tespite rastlanılmamıştır” deniyor. Bana göre tatmin edici bir açıklama değildir. Çünkü;
• Tağşiş yapıldığına yönelik iddialar devletin resmi raporuna dayanılarak yapılmaktadır.
• Şirket tarafından yaptırılan yüzlerce analizin temiz çıkması ise bir anlam ifade etmez. Zira, kimse tahlile gönderdiği numunesini kusurlu şekilde üretmez.
Bendeniz de bu ürünün mağduruyum ama derecesini bilmiyorum. Listede kangal fermente sucuğun üretim tarihi 26 Şubat 2019, Macar salamın üretim tarihi 27 Nisan 2019 olduğuna göre, demek ki en az 6 aydan beri müşterisi olduğumuz markayı tüketmişiz. Diyebilirsiniz ki; kaç yıllık perakendecisin, senide mi kandırdılar?
Evet beni de kandırdılar. Nasıl mı?
Perakendecinin kalite kontrol birimine güvenmiştim, bütün hatam bu. Onlar da raftan çekmek için bizim gibi Bakanlığın tağşiş listesini beklemişler!
Ürünün üzerindeki ifade “gurme”, marketin konsept tanımı da “gurme” olunca bizim payımıza da istemeden domuz eti yemek düşmüş. Aynı işletmede kanatlı eti de karıştırılmış (18 Ekim 2018) ama artık bunların yanında hafif kalıyor.
Tek tırnaklı etin tarifi içine domuzdan başka at ve eşek eti de giriyor. Ülkeye yayılmış yüzlerce şubesi olan tanınmış köfteci de tek tırnaklı eti uygun bulmuş.
Başka bir üretici tarafından market markası olarak üretilen sucuğun içinde de kanatlı eti tespit edilmiş. Şaşırtıcı olan, bu üretici firmanın önceki listelerde de yer almasına rağmen perakendecinin güvenini nasıl kazandığıdır. Tedbirsizliği göstermek açısından altını çiziyorum.
Süt ve süt ürünleri kategorisinin önemli özelliği, mutlaka tahlil sonucunun beklenmesine ihtiyaç duyulmamasıdır. Tecrübeli bir şarkütör veya kategori yöneticisinin; görerek, tadarak, koklayarak ve fiyata bakarak süt ürünü içeriğinde bitkisel yağ, jelatin ve nişasta gibi doğallığı bozan maddeler olduğunu tahmin etmesi hiç zor değildir. Emin olmak için tahlile göndermek yeterlidir.
Ayranda, yoğurtta ve tereyağda tahlil sonucu ortaya çıkan bir başka madde ise; küf ve maya gelişiminin önlenmesinde kullanılan koruyucu bir gıda katkı maddesi olan Natamisin’dir. Raf ömrünün uzatılmasını sağlar. Fazla miktarda kullanıldığında insan sağlığına zarar verir.
Bu kategoride de perakende zincirlerin çoğuna tedarik sağlayan tanınmış bir peynir üreticisi vardır. Lor peynirine nişasta karıştığı görülüyor. Hem de önceki listelerde de yer almasına rağmen…
Sonuçta; hileden vazgeçilmediğine göre cezanın dozu artırılmalıdır. Taklit ve tağşiş yapanlar daha sık açıklanmalıdır. Perakendeci ayıplı ürünleri kalıcı olarak raftan çıkartmalı, buna kayıtsız kalanlar üreten kadar sorumlu tutulmalıdır.
Tüketici de listeleri dikkatlice inceleyerek o firmalarla alışverişe noktayı koymalıdır. Bu mücadelenin başka türlü kazanılmasına imkân yoktur.
2012 yılından bu tarafa yayınlanan listeler karşılaştırılırsa ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Markaların göreceği zarar sadece sahibini ilgilendirse, “kendi düşen ağlamaz” der geçerdik. Oysa her biri ülkemizin tarihi ve turistik değere sahip olan illeri, ilçeleri bu taklit ve tağşiş olaylarının adresi olarak olumsuz etkilenmekteler. Dolayısıyla bu şehirlerimizin ticaret ve sanayi odaları da yıpranmayı engellemek üzere mutlaka bir şeyler yapmalıdırlar.