Faruk Bildirici, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın pandeminin ilk günlerinden itibaren yaptığı aşı açıklamalarını masaya yatırdı. Bildirici, “Sağlık Bakanı Koca’nın bir yıllık aşı sicili tutarsızlıklar ve çelişkilerle dolu; yerli aşı stratejisi çöktü, aşılama hedefi üç ay ertelendi” yorumunu yaptı.
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici kişisel web sitesinde kaleme aldığı yazıda, “Gördüm ki, Sağlık Bakanı Koca’nın bir yıl içerisinde Covid-19 aşısı konusunda bir dediği diğerini tutmuyor. Üstelik de Koca’nın bizzat kendi sözleri aşı stratejisinin çökmüş olduğunu kanıtlıyor.” dedi.
Faruk Bildirici’nin Sağlık Bakanı Koca’nın bir yıllık aşı karnesini analiz ettiği yazısı şöyle:
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bir yıl önce pandeminin başladığı ilk günlerde gazetecileri karşısına alıyor, bütün soruları sakin ve babacan bir edayla yanıtlıyordu. Hatta basın toplantılarına Cumhurbaşkanlığı tarafından akredite edilmeyen medya kuruluşlarından muhabirleri de alıyordu.
Aradan bir yıl geçti ve her soruyu yüksünmeden yanıtlayan, gazetecilerin karşısına çekinmeden çıkan Sağlık Bakanı Koca gitti onun yerini gazetecilerin karşısına çıkmaktan mümkün olduğunca kaçınan, bilgi saklayan, zaman zaman gergin bir yüz ifadesiyle konuşan Fahrettin Koca aldı. Nitekim pandeminin birinci yıldönümü vesilesiyle yaptığı açıklama sırasında salona sadece Anadolu Ajansı muhabirleri alınmıştı; karşısında gazeteci ordusu ve onların soruları yoktu.
Sağlık Bakanı Koca, ne oldu da artık gazetecilerin sorularından rahatsız oluyor? Bu sorunun yanıtını bulabilmek için Bakan Koca’nın Covid-19 aşısı tedarik süreciyle ilgili sicilini çıkardım. Bakan Koca’nın bir yıllık açıklamalarını yerli aşı, aşılamanın zamanlaması, Çin’den gelen Sinovac aşısı ve Biontech aşısı olarak kategorilere ayırıp alt alta koyarak inceledim.
Yerli aşı en erken ekimde
Gördüm ki, Sağlık Bakanı Koca’nın bir yıl içerisinde Covid-19 aşısı konusunda bir dediği diğerini tutmuyor. Üstelik de Koca’nın bizzat kendi sözleri aşı stratejisinin çökmüş olduğunu kanıtlıyor.
Çünkü Bakan Koca, Ekim 2020’den itibaren yerli aşı çalışmaları hakkında açıklamalar yapmış, Erciyes Üniversitesi’nde geliştirilen aşının Faz 2 aşamasına geldiğini, altı aşı adayının da Faz 1 aşamasında olduğunu duyurmuştu.
1 Aralık 2020’de yaptığı açıklamada ise “Pfizer’in aşısıyla ilgili de yerli aşımız nisan ve sonrası dönemde devreye gireceği için nisan ayına kadar bize temin edebilecekleri bütün aşıyı alma şeklinde bir yaklaşımımız oldu” demişti.
Bu da Bakan Koca’nın aşı tedarik sürecini yönetirken yerli aşının nisan 2021’de devreye gireceği beklentisiyle hareket ettiğine işaret ediyor. Hatta Koca, son olarak da 11 Mart’ta “Yakın bir gelecekte kendi aşılarımızı kullanacağız” diye konuştu.
Ancak Erciyes Üniversitesi’nde üretilen aşının Faz 2 aşaması halen sürüyor. Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çalış, 12 Mart’ta “Faz 2 aşılaması nisan sonuna doğru biter diye ümit ediyorum” açıklaması yaptı.
Bu durumda Faz 3 çalışmalarının ekim ayından önce bitmesi mümkün görünmüyor. Çünkü Sinovac aşısının Hacettepe Üniversitesi’ndeki Faz 3 çalışmaları 17 Eylül 2020’de başlamış, 12 Mart 2021’de sonuçları açıklanmıştı. Sinovac çalışmaları 5.5 ay kadar sürdüğüne göre yerli aşı için de yaklaşık bir o kadar zaman gerekecek.
Aşılama hedefini üç ay ertelemek zorunda kaldı
Sağlık Bakanı Koca’nın, aşılamayla ilgili hedefi ve açıklamaları da gerçekleşmedi. Bakan Koca, 11 Mart’ta yaptığı açıklamada, “Planladığımız şekilde nüfusumuzun 50 milyonluk kısmının aşısını sonbahardan önce yaparsak salgın üzerimizde ağır bir baskı olmaktan çıkacak” dedi.
Halbuki Bakan Koca, 25 Şubat günü “Toplamda baktığımızda 52,5 milyon insanımız, 20 yaşın üzerinde herkesi yapabilir duruma gelmiş olacağız. Ne zamana kadar? En geç mayıs ayına kadar bitirmek istiyoruz, hazirana gelmeden bu sayıyı yakalamak istiyoruz” diye konuşmuştu.
Böylece ilk açıklamasının üzerinden 15 gün geçmeden 50 milyon vatandaşın aşılanması hedefini üç ay ertelemiş oldu ama bunu açıkça söylemedi. Gazetecilerin sorularını da yanıtlamadığı için bu değişikliğin nedeni de kapalı kaldı.
Aslında Sağlık Bakanı Koca’nın “sağlık kurumlarının günde 1 milyon kişiyi aşılama kapasitesi bulunduğu” yönündeki açıklamaları dikkate alındığında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aşılanmasıyla 14 Ocak’ta başlayan aşı sürecinde bugüne değin aşılananların sayısının 30-40 milyonu bulması gerekirdi. İki ay gibi bir süre içerisinde aşılananların sayısının 11 milyon düzeyinde kalması aşı tedarik sürecinde aksamalar olduğunu ve Bakan Koca’nın sözünü ettiği miktarda aşının Türkiye’ye gelmemiş olabileceğini gösteriyor.
Bakan Koca, 10 Şubat’ta yaptığı açıklamada, Çin’den toplam 15 milyon doz Sinovac aşısı geldiğini belirtmiş ama o tarihten itibaren gelen aşı miktarlarını “ülkeler arasında sorun oluşturduğu” gerekçesiyle açıklamayacağını söylemişti. Dolayısıyla o tarihten sonra Türkiye’ye aşı gelip gelmediği, geldiyse ne kadar geldiği kesin olarak bilinmiyor.
Sinovac hakkındaki açıklamaları çelişkili
Bakan Koca, 17 Eylül 2020 tarihinde Türkiye’nin aşı tedarik sürecini başlattığını açıklamıştı. O tarihten itibaren Çin’den ne kadar aşı geleceği, aşıların geliş tarihleri ve yapılan anlaşmayla ilgili birbirinden farklı açıklamalar yaptı. Bakan Koca’nın Sinovac aşıyla ilgili açıklamaları kronolojik olarak şöyle:
- Çin aşısı ile ilgili aralık ayında en az 10 milyon gibi bir aşıyı alabilir olacağız. Ocak ayında da en az bu kadar olacak. Bu sayı iki katına kadar çıkabilir. Bir iki gün içerisinde sözleşme imzalanır olacak. (18 Kasım 2020 )
- Çin menşeli inaktif aşı adayından aralık, ocak ve şubatta toplam 50 milyon doz satın almak üzere sözleşme imzalandı. ( 26 Kasım 2020)
- İnaktif aşıdan 50 milyon sözleşme imzalandı. Aralık ayında en az 10 milyon, ama muhtemelen 20 milyon gibi temin etmiş olacağız. Ocak ayında 20 milyon, şubat ayında 10 milyon. ( 1 Aralık 2020)
- Önümüzdeki birkaç gün içerisinde teslimatının yapılması planlandı. Kademeli olarak şimdilik 50 milyon doz gelecektir. ( 9 Aralık 2020)
- İlk gelecek parti aralık ve ocak ayı için 20’şer milyon toplam 40 milyondu. Şubat ayı için 10 milyon. 20 milyonun ilk 3 milyonu gelmiş olacak önümüzdeki günlerde. ( 19 Aralık 2020 )
- İnaktif aşıların 10 milyon doz olan 2. sevkiyatının ilk bölümü (6,5 milyon doz) aşılar pazartesi sabahı ülkemizde olacak. Teslimatlar aşı programı aksamadan devam edecek. ( 24 Ocak 2021)
- Hedef, nüfusumuzun en az yüzde 60’ının aşılanmasını sağlamak. Ülkemiz ise yaklaşık 15 milyon doz aşıyı temin etti ve toplamda 100 milyon dozdan fazla aşı için anlaşmalarını tamamladı. (10 Şubat 2021)
- 24 Kasım’da Sinovac ile sözleşme yaptık. Devamında da 50 milyon doz için yapıldığını söylemiştim. 100 milyon doz için sözleşme yapıldı. Toplamda şu an nisan, en geç mayıs ayı sonuna kadar 105 milyon doz aşıya erişeceğimizi biliyoruz. ( 25 Şubat 2021)
- Planladığımız şekilde nüfusumuzun 50 milyonluk kısmının aşısını sonbahardan önce yaparsak salgın üzerimizde ağır bir baskı olmaktan çıkacak. (11 Mart 2021)
Görüldüğü gibi, Bakan Koca, ilk açıklamalarında Sinovac ile Aralık-Ocak-Şubat aylarında 50 milyon doz satın almak için sözleşme imzalandığını söylemişti. Bakanın söylemine göre, şubat ayı sonuna kadar 50 milyon doz aşı Türkiye’ye gelecekti.
Ama bu kadar aşının gelmediği Bakan Koca’nın bizzat kendisinin sözlerinden anlaşılıyor. Zira 10 Şubat’ta gelen aşı miktarının 15 milyon doz olduğunu söyledi. Oysa kendisinin açıklamalarına göre o tarihe kadar gelen aşı en az 30-40 milyon doz olması gerekiyordu!
Açıkladığı sayıların tutturulamamasına rağmen Bakan Koca, şubat ayı sonlarından itibaren Sinovac ile 50 milyon doz daha getirilmesi için anlaşıldığını, toplam 100 milyon doz aşı için sözleşmenin tamamlandığını söyledi. Hatta “şu an nisan, en geç mayıs ayı sonuna kadar 105 milyon doz aşıya erişeceğimizi biliyoruz” dedi.
Mayıs sonuna kadar 105 milyon doz aşı Türkiye’ye gelecek olsa nüfusun 50 milyonunun aşılanması hedefinin neden üç ay ertelendiğinin bir açıklaması yok.
Kaldı ki, Sinovac’ın Türkiye distribütörü Keymen İlaç’ın sahibi Cantürk Alagöz, 50 milyon doz için anlaşma yapıldığını, bu miktarın mart ayı sonuna kadar geleceğini, ikinci 50 milyon dozun “Çin sağlık otoritesinin onayına bağlı olduğunu” söylemişti. Alagöz’ün 5 Mart’taki bu açıklamasından sonra gelişmelerin ne yöne evrildiği, Çin sağlık otoritelerinin ikinci 50 milyon dozu onaylayıp onaylamadıkları açıklanmadı.
Hani 550 bin doz Biontech aşısı gelecekti?
Sağlık Bakanı Koca’nın BioNTech/Pfizer aşısıyla ilgili sözlerinde de tutarsızlıklar göze çarpıyor. Önce Koca’nın bu aşıyla ilgili söylediklerini kronolojik olarak sıralayayım:
- Pfizer, en erken 15 Aralık’tan sonra ruhsat alınabilir. Türkiye’ye verebileceği 1 milyon. Ocak ayından itibaren tedrici yıl içinde 25 milyona kadar olabileceği yönünde görüşmelerimiz var. (18 Kasım 2020 )
- Biontech ile bu gece 04.30 itibariyle anlaşma imzalandı. Bu yıl için ayrılan Prof. Dr. Uğur Şahin hocamızın açıkladığı doz miktarı 550 bin dozdur. Bu miktarın Türkiye’ye yıl sonuna kadar ya da ocak ayı başında gelmesi beklenmektedir. Mart sonuna kadar 4.5 milyon doz aşı ülkemize teslim edilecektir. Anlaşmamıza göre tarafların mutabakatı ile 30 milyon doza kadar aynı şartlarda aşı temin edilebilecektir. (25 Aralık 2020)
- Prof. Dr. Uğur Şahin ve ekibiyle Biontech aşısının ülkemize gelişi ile ilgili son planlamaları ele aldık. Toplantımızda ayrıca bize ayrılan aşı dozlarının sayısını nasıl artırabileceğimizi de görüştük. (7 Ocak 2021)
- İlave BioNTech ile ilgili 4,5 milyon doz mart sonu olmak üzere sözleşme yapıldı. BioNTech ile ilgili ilk etapta gelebilecek aşı miktarı 800 bin olacak, toplam 4,5 milyon. ( 25 Şubat 2021)
Medya çelişki ve tutarsızlıklarını sergilemeli
Anlaşılacağı gibi, Bakan Koca’nın bu açıklamalarına bakılırsa ocak ayı başına kadar en az 550 bin doz BioNTech/Pfizer aşısının Türkiye’ye gelmiş olması gerekiyordu. Bu miktar mart ayı sonuna kadar da 4.5 milyonu bulacaktı.
Bakan Koca bu şekilde anlaşma yapıldığını defalarca açıklamıştı. Halbuki bugüne değin Türkiye’ye tek doz BioNTech/Pfizer aşısı geldiği yolunda bile bir bilgi, bir açıklama yok.
Aşılarla ilgili açıklamaları böyle olunca, bir yıl önce gazeteci sorularını gülümseyerek karşılayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yerini gazeteci sorularından kaçan bir bakanın alması doğal. Gazetecilerin karşısına geçebilse, açıklamalarındaki çelişkiler, tutarsızlıklar, aşı stratejisinin çökmesi hakkındaki soruları yanıtlamak zorunda kalacaktı.
Bakan Koca böyle bir dönüşüm geçirirken medyanın görevi de onun açıklamalarındaki bu tutarsızlıkları inceleyerek toplumun dikkatine sunmak. Ama bir iki bağımsız ve eleştirel medya kuruluşunda 11 Mart’taki açıklamalarının daha öncekilerle çeliştiğinin vurgulanması dışında Koca’nın aşı açıklamalarının tümünün incelendiği bir haber çalışması görmedim. O nedenle Bakan Koca’nın aşı sicilini çıkardım, açıklamalarını tek tek sıralayıp inceledim.
Gazetecilik açısından öncelikli olan Bakan Koca’nın itibarını düşünmeden toplum sağlığını korumaktır. Koca’nın itibarı için kaygılanmak kendisinin ve siyasi iktidarın sorunu.