Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Cumhuriyet gazetesi yazarı Enver Aysever’in İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Yaşam Boyu Eğitim Projesi” kapsamında kurulacak olan “okur yazarlık” atölyesine ilişkin olarak başlayan “adrese teslim ihale” tartışmalarını yorumladı. Bildirici, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde “Ekonomik mali bilgi” başlığını hatırlattı, “Etik nedenlerle Enver Aysever’in, bir gazeteci-yazar olarak belediyeler ve şirketlerle ticari/mali ilişkiler içine girmesi yanlıştır. Sadece Enver Aysever’in değil, bütün gazeteci-yazarların belediyelerle bu tür ilişkilere girmesi ‘normal’ gibi görülemez, normalleştirilemez.” değerlendirmesini yaptı.
Bildirici, farukbildirici.com‘daki yazısında, “Aysever, belediyelere yaptığı paralı işleri savunurken, söz konusu belediyelerden aldığı miktarları da açıklasa bu konudaki belirsizliği gidermiş olurdu. Ama miktarları açıklamaktan kaçındı. Enver Aysever’in, belediyeye böyle bir etkinlik düzenlemesinde etik sorun olup olmadığını anlamak için öncelikle kimliğine bakmak gerekir. Enver Aysever, sadece kurgusal edebi ürünler kaleme alan bir yazar değil. Öyle olsaydı gazetecilik etiği dışında değerlendirmek gerekirdi. Fakat aynı zamanda bir gazeteci- yazar. Daha önce çeşitli televizyon kanallarında program yapmıştı; son olarak da Cumhuriyet gazetesinde siyasi içerikli yazılar yazıyor. O nedenle (ihale sözleşmesinde de belirtildiği gibi) gazeteci-yazar kimliği öne çıkıyor ve belediyelerle kurduğu ilişki, gazetecilik etiği kapsamına giriyor” düşüncesini dile getirdi.
Bildirici yazısında şu ifadeleri kullandı:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden bu işi alırken de Cumhuriyet gazetesi yazarı ve gazeteci Aysever’di. Bu işin kendisine verilmesinde Cumhuriyet gazetesi ve gazeteci-yazar kimliğinin etkisi olmadığı söylenebilir mi? Sanmıyorum. Çünkü bir gazeteci, yaşamın herhangi bir alanında çalıştığı kurum ve mesleki kimliğinden bağımsız algılanamaz. Gazeteci-yazar, böyle bir ilişkiye girdiğinde sadece yazarlık birikimini değil aynı zamanda gazeteciliğini ve kurumunu da paraya dönüştürmüş olur.
Gazeteci-yazar kimliği, ticari ilişkiler içine girmeye engeldir. Nitekim Cumhuriyet Gazetesi Yayın İlkeleri’nde “tamamlayıcı belge” olarak kabul edilen Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde “Ekonomik mali bilgi” başlığı altında şu ilkeye yer veriliyor: “Gazeteci ticari şirket kuramaz. Tacirlik ve esnaflık yapamaz. Gazeteci, hakkında haber ve yorum yazdığı ya da yazmayı tasarladığı taşınır ve taşınmaz kıymetlerin doğrudan veya dolaylı alım satımını yapmamalıdır.”
Açıklamasında da görüldüğü gibi, Aysever, şirket kurmamış olsa da İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne “telif karşılığı” böyle bir hizmet verdiğini kabul ediyor. Hatta daha önce Mudanya Belediyesi’ne de böyle bir etkinlik düzenlendiğini, ayrıca Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin de teklifini kabul ettiğini açıklıyor. “Benzer şekilde çeşitli firmalara ve belediyelere ‘Aykırı Sorular’ adlı programı talepler karşılığında yapmaktayım” diyerek başka şirket ve belediyelerle bir tür ticari ve mali ilişki içinde olduğunu ifade ediyor. Aysever’in ticari ve mali ilişki içine girdiği belediyeler ve şirketler, bir gazeteci yazar olarak doğrudan kendisinin “hakkında haber ve yorum yazdığı ya da yazmayı tasarladığı” alandaki kurumlardır. Aysever, “Editör bağımsızlığımdan ve ilkelerimden asla ödün vermedim” dese de bir gazetecinin haber kaynağı olan kurum ve şirketlerle ticari/mali ilişki kurması “çıkar çatışması” yaratır. Aysever’in, maddi ilişki içine girdiği İzmir, Mersin ve Mudanya belediyeleri hakkında eleştirel yazı yazma özgürlüğü kalmayacağı gibi, bu belediyelerle ilgili yazacağı övücü yazılar da şaibeli hale gelir.
Bu etik nedenlerle Enver Aysever’in, bir gazeteci-yazar olarak belediyeler ve şirketlerle ticari/mali ilişkiler içine girmesi yanlıştır. Sadece Enver Aysever’in değil, bütün gazeteci-yazarların belediyelerle bu tür ilişkilere girmesi “normal” gibi görülemez, normalleştirilemez.”