Saim Tokaçoğlu / Bizhaberiz – 12 Eylül darbecilerinin yargılanması davası sırasında Ankara Adliyesi önünde sol örgütlerin düzenlediği protesto eylemi, mitinge dönüştü. Eyleme sağcısıyla, solcusuyla binlerce kişi katıldı. Eyleme katılan ÇGD adına Genel Başkan Ahmet Abakay da bir konuşma yaptı. Abakay’ın konuşması şöyle:
“12 Eylül darbecilerinin, sorumlularının yargılanması elbette önemlidir ve gereklidir. Ancak şu anda yapılan, göz boyama, aldatma, kamuoyunu yanıltma, konuyu saptırma duruşmasıdır.
12 Eylül’ün sorumluları sadece iki kişiye indirgenmiş, başka sorumlu yokmuş gibi bir oyun oynanmaktadır.
Darbenin yapıldığı 12 Eylül 1980’den tam 10 gün sonra 22 Eylül 1980 günlü Resmî Gazete’de darbecilerin tayin ettiği Bülend Ulusu hükümetinin listesi yayınlandı. Bu hükümetin en önemli bakanlarından, ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı, bugünkü Başbakan Erdoğan’ın her zaman övgüyle söz ettiği ve örnek aldığı kişi Turgut Özal’dır. Bu hükümet iki yıl görev yaptı ve bu iki yıl Türkiye’nin cehenneme çevrildiği, idamların, işkencelerin, insan kayıplarının, faili meçhullerin yaşandığı baskı dönemidir. Bu hükümette görev alanların tümü sorumludur ve yargılanmalıdır.
Bugün, davaya herkes müdahil olmuştur. Bir tek Kenan Evren kalmıştır. Kenan Evren ve Şahinkaya da çıkıp, “biz de bu davaya müdahiliz, bizi o dönemin siyasetçileri bu işe zorladı” deseler hiç şaşırtıcı olmaz.
Bugün ülkeyi yöneten iktidar kadrolarının 12 Eylül baskı sürecinde, darbeye karşı oldukları hakkında herhangi bir eylem, açıklama, protesto girişimleri yoktur, görülmemiştir.
Darbeci Kenan Evren’e muhtıra olarak verilen, Aziz Nesin’in öncülüğünü yaptığı “Aydınlar Bildirisi”ne bu iktidar kadrolarının hiçbiri katılmamıştır. Kendileri de herhangi bir eylem koymamıştır.
12 Eylül anayasasını tanıtma mitinglerinde Kenan Evren’in eline Kuran ayetlerini tutuşturan bugünkü iktidar kadroları, bugün bu davaya müdahil oluyorsa bu komik olur. 12 Eylül darbesi emeğe, sola karşı olan24 Ocak Kararlarının yaşama geçirilmesini sağlamıştır.
Zorunlu din dersleri 12 Eylül darbesiyle yürürlüğe konulmuştur, bugünkü iktidar 10 yıldan beri bu kararı savunmakta, kaldırmamaktadır.
Halk iradesini yok eden yüzde 10 barajı 12 Eylül darbesiyle uygulamaya konulmuştur. Bugünkü iktidar 10 yıldır bu barajı savunmakta, kaldırmamaktadır. YÖK için de aynı ikiyüzlü durum geçerlidir.
12 Eylül darbesi Diyarbakır Cezaevi zulmünü yaratmıştır. Kürt sorununu kanatmıştır. Bugünkü iktidar, Kürt sorununu şiddetle, operasyonlarla, binlerce Kürt siyasetçisini cezaevlerine doldurarak benzer baskıyı sürdürmektedir.
12 Eylül darbesi solcu, sosyalist gazeteciler, yazarlar üzerine ağır baskılar uygulamış, gazeteleri kapatmış, kitapları yakmış, kitapları suç unsuru saymıştır.
Bugünkü iktidar dönemindeTürkiye’de100 dolayında muhalif görüşlü, gazeteci yazar, aydın aylardır, yıllardır cezaevlerinde tutulmaktadır. Bu kişiler terörist sayılmaktadır. Basılmamış kitaplar yasaklanmaktadır. Basın, düşünce ifade özgürlüğü ağır baskı altındadır. Gazetelerin yayını durdurulmaktadır. Medyada ağır otosansür iklimi egemendir.
Baskılar, ton değiştirerek devam etmektedir.
Bütün bu nedenlerle, bugünkü iktidarın bu davaya müdahil olması, şikâyetçi olması, darbecileri yargılaması olarak ortaya çıkan durum acemi bir senaryo haline dönüşmüş, olay sadece iki kişinin yargılanmasına dönüştürülmüş, olay yozlaştırılmış, sulandırılmış, politik nutuklara kurban edilmiştir.”
