Gazeteciler Cemiyeti’nde Genel Kurul yaklaşırken muhalif hareket bir bildiri yayınladı. Genel Kurul öncesi Nazmi Bilgin başkanlığındaki yönetimde, 2 yönetim kurulu üyesi istifa etti. Nursun Erel ve Önder Sürenkök istifa ederek yönetimden ayrıldı, Özlem Akarsu Çelik yönetim kurulu üyesi olarak atandı. Muhalif hareketin “Beyaz Sayfa” adıyla örgütlenmeye çalıştığı gelen bilgiler arasında. “Beyaz Sayfa” adıyla şekillenen muhalif hareket bir açıklama yaptı. Açıklama şöyle:
GAZETECİLER CEMİYETİ SAHİPSİZ DEĞİLDİR!
Ankara Gazeteciler Cemiyeti, bir zamanlar üyelerinin sorunlarına çözüm arayan bir örgütken, bugün birkaç kişinin keyfi yönetimine dönüşmüştür. Bu keyfi yönetim, üyelere bilgi vermek şurada dursun, kararları ve uygulamaları Yönetim Kurulu üyelerinden bile gizlemekte, kişisel çıkarlar doğrultusunda yürütmektedir. Bu duruma son yıllarda hepimiz tanık olduk, artık bu haksızlıklara ve yanlışlara bir an önce dur demek zorundayız.
ANKARA GAZETECİLER CEMİYETİ HEPİMİZİNDİR; BİR KİŞİNİN YA DA GRUBUN DEĞİL. BU DURUMA SON VERME ZAMANI GELMİŞTİR!
Bugüne kadar birçok hata yapılmış ve Cemiyetimiz, üyeler nezdinde hak ettiği itibarı yitirdiği gibi, kamuoyunda da tarafsızlığını kaybetmiştir. Kendi çıkarları peşinde koşan yöneticiler, Cemiyetin itibarını zedelemekte, üyelerin güvenini sarsmaktadır. Bu hatalarla Cemiyet maddi ve manevi olarak çok zor duruma düşürülmüştür.
VAKIF KURULMAK İSTENMESİNİN ARDINDA YATAN:
“Cemiyeti koruma” bahanesiyle, bütün üyelerden ve yönetim kurulundan gizlenerek bir vakıf kurma girişimi gerçekleştirilmiştir. Bu vakıf, yıllardır sahip olduğu tüm mal varlığını Cemiyet uhdesinden kopararak, kayıtsız şartsız 16 kişilik bir grubun kontrolüne bırakmayı amaçlamaktadır. Sorumluluk sahibi bazı üyelerin itirazlarıyla Vakıf Senedi mahkemeye taşınmış, yürürlüğe girmesi önlenmiş ve senet şu anda İstinaf Mahkemesi’nde İncelenmektedir. Bu vakıf eğer kurulursa, Cemiyetin tüm mal varlığı her türlü alım satım yetkisiyle, bir daha geri alma şansı olmaksızın, bu 16 kişilik gruba devredilecektir. Oysa yarım asırdan bu yana Gazeteciler Cemiyeti uhdesinde bulunan bu mal varlığı tüm üyelerin hakkıdır!
GAZETESİNİ YİTİREN GAZETECİLER CEMİYETİ:
Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin 43 yıldır kesintisiz yayınladığı “24 Saat Gazetesi” artık basılmıyor. Yönetim zafiyetinden kaynaklanan nedenlerle gazetemiz yönetim tarafından kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkla “sudan ucuza” elden çıkarılmıştır. Türk basınının yüz akı olması gereken bir kurum, nasıl olur da yönetim zafiyeti yüzünden kendi gazetesini basamayacak duruma gelir?
KAYNAKLAR GİZLİ DAĞITILIYOR:
Cemiyetin parasal kaynaklarının varlığı, kullanımı ve harcanması tam bir gizlilik içinde yürütülmektedir. Cemiyet adına Avrupa Birliğinden sağlanan milyonlarca liralık projelerde de şeffaflık yoktur. Birkaç yönetim Kurulu üyesi kendi tespit ettikleri maaşlarla yönettikleri projeler hakkında değil üyelere, yönetim kuruluna bile bilgi vermemekte, her türlü bilgi talebini reddetmektedir. Kamu yararına çalışan bir dernekte böyle bir yönetim anlayışı kabul edilemez.
MALVARLIĞI DEĞER KAYBEDİYOR:
Cemiyetimizin çok değerli mal varlığı risk altındadır. Yönetim, Kaş, Kalkan ve Gölbaşı’nda esasen ihalesiz olarak yaptırılmış olan kimi oteller, villalar ve arazilerden oluşan çok değerli taşınmazlarını üyelerin çıkarları doğrultusunda değerlendirememekte bunları birkaç kişinin kontrolünde bırakarak her türlü kuşkuya açık tutmaktadır. Oysa Ankara Gazeteciler Cemiyetinin bu varlıkları 2 bine yakın üyenin ortak kazanımıdır, birkaç kişinin şahsi çıkarına hizmet edemez.
Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarihinde ilk kez bu kadar büyük bir “itibar kaybı” ile karşı karşıyadır. Hepimizin ortak değerlerini ve Cemiyetimizin geleceğini korumak için harekete geçme zamanı artık gelmiştir.
CEMİYETİMİZE SAHİP ÇIKALIM, YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR!
NURSUN EREL İSTİFASINI SOSYAL MEDYA HESABINDAN DUYURDU
Beyaz Sayfa Hareketi, bu açıklamadan sonra iki açıklama daha yayınladı;
160 MİLYON NEREDE?
Gazeteciler Cemiyeti son görev döneminde 160 milyon liradan fazla hibe aldı. Avrupa Birliği ile yabancı elçiliklerden sağlanan bu gelirlere kendi kaynakları da eklendi.
Örneğin:
-Kapatılana kadar 24 Saat gazetesinden ilan,
-Kaş ve Ankara Gölbaşı’ndaki otel, villa gibi gayrimenkullerinden kira geliri elde etti.
-Bunların ne kadar olduğunu bilen ve açıklayacak durumda olan var mı?
-Yok!
-Neden?
YÖNETİM KURULU ÜYELERİNE BİLGİ VERİLMİYOR!
Çünkü Yönetim Kurulu’na bile bu konularda bilgi verilmiyor. Denetim Kurulu istediğinde de yanıt yok!
Peki giderler konusunda bilgi var mı? Örneğin taşıtların kaç kilometre yol yaptığı, ne kadar akaryakıt harcadığı biliniyor mu? Elbette kullananlar tarafından biliniyor ama açıklanmıyor.
YÖNETİM KURULU ÜYELERİ PROJELERDEN PARA ALIYOR MU?
-Bazı yönetim kurulu üyelerinin projelerden para aldığı doğru mu?
-Evet.
-Bunlar açıklanıyor mu?
-Hayır!
-Denetim Kurulunun bilgisi var mı?
-Yok!
Cemiyet’in yarattığı kaynaklardan, gelirlerinden, üyeler yararlanabiliyor mu? Haberleri yok ki! Onlara sadece giderlerin arttığı, hayatın pahalandığı, Cemiyet bahçesinde içilen çay ve kahve bedellerinin ödenmesi gerektiği söyleniyor. Çok su içildiğine dikkat çekiliyor!
PEKİ 160 MİLYON LİRA NEREDE?
Ne güzel değil mi? Paralar gelsin. Keyfe göre harcansın.
-Peki 160 milyon lira nerede?
Bir “Kadro Hareketi” olarak çalışma başlatan “Beyaz Sayfa” grubu üyeleri bu sorulara yanıt istiyor…
CEMİYETİMİZE SAHİP ÇIKALIM, YARIN COK GEÇ OLABİLİR!
***
ORDA KİMSE VAR MI?
Bünyesinde iki bine yakın gazeteci üyesi olan Gazeteciler Cemiyetinin “gündemden koptuğunu”, ülke sorunlarıyla ilgilenmek şurada dursun, terzi misali, kendi söküğünü dikemediğini, “üyelerinin sorunlarına duyarsız kaldığını” biliyor musunuz?
-Ne yazık ki öyle
Gazeteciler Cemiyeti’nin önemli organlarından biri Basın Meclisi’dir. Görevi basın sorunlarını konuşmak, tartışmak, yönetim kuruluna öneri sunmaktır. Bu görevini yapar mı?
-Hayır!
-Neden?
Çünkü toplantıya çağırılması, gündemi Cemiyet Başkanı’nın keyfine kalmıştır. Ülkede kıyamet kopar Cemiyet açıklama yapmaz, konuşmaz. Başkan nerede nasıl oluşturduğu belli olmayan görüşlerini isterse! açıklar, bazen de duruma göre bir siyasi parti grup toplantısına katılıp anlatır, Cemiyet üyeleri o zaman öğrenir.
Bir gün Basın İlan Kurumu kaynaklarının yetersizliğini açıklar. Ertesi gün aynı kurumun kaynaklarının internet medyasına da tahsis edilmesini destekler görünür. Avrupa Birliği projeleri ile özgürlük raporları yayınlar ama eleştiriye özgürlük tanımaz.
Avrupa Birliği tarafından sağlanan fonlarla işsiz gazetecilerin desteklenmesi için oluşturulan proje bütçelerinin büyük kısmını (yüzde 65 oranı dile getiriliyor) gazetecilere değil kendi seçtiği elemanlara dağıtır.
İşsizlik, teknolojik gelişmeler, basın özgürlüğü Cemiyet üyelerinin gündeminde değildir. Tartışılmaz, konuşulmaz, üzerinde düşünülmez. Bu konular sadece varsa bir Avrupa Birliği projesi olarak gündeme gelir, elde edilen gelir birkaç kişi arasında paylaşılır. Konu kapanır. Yeni proje ya da elçiliklerden özel görüşmelerle elde edilen kaynakların dağıtımı gündeme gelir.
Oysa, meslek sorunlarını önce Gazeteciler Cemiyeti’nin üyeleri konuşmalıdır. Geçmişi bilen üyelerin deneyimi genç üyelere aktarılmalı, tartışılmalı ve izlenecek politikaların belirlenmesine yardım edilmelidir. Gazeteciler Cemiyeti üyeleri arasında çok sayıda TRT, Anadolu Ajansı, Basın Yayın Genel Müdürlüğü, RTÜK gibi önemli kurumlarda görev yapmış üyeler vardır. Cemiyet bunları yok sayan, kasasına Avrupa Birliği ve Elçiliklerden elde ettiği gelirleri dolduran ve bunları paylaşan bir kuruma dönüşmüştür.
Bu böyle gitmez, üyeler ses çıkarmalı;
ORDA KİMSE VAR MI?
Bir “Kadro Hareketi” olarak çalışma başlatan “Beyaz Sayfa” grubu üyeleri yanıt bekliyor…
ORDA KİMSE VAR MI?
***
10 Soruda Vakıf Bilmecesi…
Gazeteciler Cemiyeti Kaş’ta nasıl arazi sahibi olabilmiş?
Beyhan Cenkçi’nin Başkanlık döneminde 1980 öncesinde Kaş ve Kalkan’da Orman Bakanlığına ait bulunan araziler düşük fiyatlarla satın alınmış, bu araziler şu anda çok değerlenmiş durumda. 300 milyon dolar gibi rakamlardan söz ediliyor.
Gazeteciler Cemiyeti 40 yıl boyunca bu arazileri nasıl değerlendirdi?
Kayda değer bir faaliyet olmadı. Beş havuzlu villa inşa edildi ve ayda 5 bin TL’ye kiraya veriliyor. Ayrıca, SAS Radisson zincirine ihalesiz olarak 20 yıllığına kiralanan bir otel yapıldı, otel Cemiyete yılda 2.5 milyon TL kira getiriyor.
Peki dev bir yarımadayı kaplayan arazilerin şimdiki durumu nedir?
Yönetim Kurulu’ndan da isimler de içeren 16 kişilik bir mütevelli heyeti kurarak arazilerin bir Vakfa devredilmesi için mahkemeye geçen yıl başvurdu. Bu başvuruda Kaş ve Kalkan’daki tüm arazilerin Vakfa devredilmesi öngörüldü.
16 Kişilik mütevelli heyeti gazetecilerden mi oluşuyor?
16 kişilik mütevelli heyeti yalnızca gazetecilerden oluşmuyor; aralarında meslek dışı ve kamuoyunda tanınan, yüksek profilli isimler de yer alıyor. Ancak bu kişilerin, vakfın kuruluş sürecindeki tüm detayların ne kadar farkında olarak bu senedi imzaladıkları belirsiz. Bu durum, vakıf senedinin arka planındaki kararların ve sürecin şeffaflığı konusunda soru işaretleri doğuruyor.
Dernek ve vakıf arasındaki fark nedir?
Dernekler tüm üyelerin katılımıyla demokratik seçimlerle yönetilirken, vakıflar mütevelli heyeti tarafından yönetilir ve vakıflarda seçim yapılmaz. Eğer Gazeteciler Cemiyeti vakfa dönüşürse, Cemiyet’in tüm malvarlığı 16 kişilik mütevelli heyetinin mutlak kontrolüne geçecektir. Ekim’deki Genel Kurul ise Cemiyetin geleceği için son çıkış olacaktır.
Cemiyetin gazeteci üyeleri neden bu oluşuma karşı çıkıyor?
Vakıf, Cemiyetin mülklerini satma, devretme ve yönetme yetkisine sahip olacak. Bu durumda, Cemiyetin 2bine yakın üyesi, değerli araziler üzerindeki haklarını kaybedecek, yılların birikimi ise 16 kişinin inisiyatifine bırakılacaktır.
Vakfın kuruluş aşamasında neler yaşandı?
Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi, Cemiyet tüzüğünde vakfa malvarlığı devri hükmü olmadığı gerekçesiyle vakıf kurulmasını reddetti.
Peki şimdi durum nedir?
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi, mütevelli heyetinin önde gelen isimlerinin istinaf başvurusu üzerine, Kalkan ve Kaş’taki arazilerin vakfa devrine dair daha detaylı inceleme yapılması için kararı bozarak dosyayı ilk mahkemeye geri gönderdi. Bu kararın adli tatil sırasında çıkmış olması ise oldukça dikkat çekici.
Peki ne olacak, ne yapabiliriz?
Gazeteciler Cemiyetinin sahip olduğu mülklerin geleceğine Cemiyet üyeleri, ilgili mahkemelere itirazda bulunarak, imza toplayarak, genel kurulda bu başvurunun iptalini isteyerek ve hatta Cemiyet yönetiminin değiştirilmesini sağlayabilir.
Bu durum yeni mi ortaya çıktı? Bu başvurulardan gazeteci üyelerin haberi olmadı mı? Ne yazık ki çalışmalar çok gizli yürütüldü, hazırlanan Vakıf Senedinden yönetim kurulu üyelerinin bile haberi olmadı. Denetim Kurulu başkanının, mütevelli heyete son anda dahil edilmesi, üyelerin bu konuda bilgi almasını engelledi.
Bu açıklama bir Kadro Hareketi olan Beyaz Sayfa hareketi tarafından yapılmıştır.
***