Atatürk’ü Atatürk yapan
Başarıya sanatın katkısı
Mustafa Kemal, 1913 yılında Sofya’da ataşe görevinde bulunduğu sırada ilk kez bir opera izler. Tosca’yı izlediği o gece Mustafa Kemal uyuyamaz. Sonra, Şakir Zümre’ye şunları söyler: “Bulgarların Balkan Savaşı’nda bizi neden yendiğini anladım. Çünkü opera binaları, opera sanatçıları ve müzisyenleri var.”
Cumhuriyet’le birlikte sanat eğitimine Mustafa Kemal özel önem verir. O, savaşın savaş meydanlarında kazanılmadığını iyi bilir. Bir ülke ancak bilimle, sanatla, kültürle, ekonomiyle güçlenir. Musiki Muallim Mektebini 1924 yılında açılmasına öncülük eder. İran Şahı Pehlevi 1934’te ülkemize geldiğinde, ilk Türk operası Özsoy ile karşılanır.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanya’daki Nazi yönetiminden kaçan yüzlerce bilim, sanat insanı ülkemize sığındı. Ankara Dil Tarih’e gelen onlardan birisine bizim gençler, “Almanya yıkılıyor! Almanya yıkılıyor!” diye seslenirler. Yani, sen neden ülkene sahip çıkmıyorsun? Ülkene neden savunmuyorsun, anlamında. Alman akademisyen yarım Türkçesiyle gençlere şu yanıtı verir: “Almanya yıkılmaz! Almanya yıkılmaz! Almanya’nın Goethe’si var. Almanya’nın Beethoven’i var!” Onlardan (sanatçılardan) büyük güç mü olur? Bizde de son yıllarda, “Türkiye yıkılıyor!” diyenleri duyduğumda, onlara önce Atatürk adını söylüyorum. Sonra, sanat insanlarımızdan bazılarını; Nâzım Hikmet, Aziz Nesin…
Yılın en üzüntü veren olayı bence, geçen günlerde bir televizyon izlencesinde yaşandı. Genç bir kadın milyoner olma yarışmasına katıldı. Kazanırsa yaşadı. Soru geliyor: ” ‘Sol anahtarı’ hangi mesleği yapan kişilerin kullandığı bir terimdir? A. çilingir B. marangoz C. tamirci D. Müzisyen” Yarışmacı “tamirci” yanıtını veriyor! Konu, 2020 yılının ağustos ayında, aydınlar arasında günlerce gündemden düşmüyor. O yarışmada kaybeden yarışmacı kadın değil, güzel ülkemin eğitim düzeyiydi…
DENEYİME DEĞER VERİLMELİ
Bir zamanlar öğretmenler köy enstitüsünde, öğretmen okulunda yetişirdi. Orada her öğrenciye bir müzik aleti çalma öğretilirdi. Bir müzik aleti çalmadan sınıf geçilemezdi. Ben de mandolin çalmasını öğrenmiştim. Öğretmen adayı böyle yetişir, gideceği okulda başarıya ancak başta müzik olmak üzere çeşitli sanatların katkısıyla varılacağı biliniyordu. İlk, orta, lisede müzik, resim, beden eğitimi dersleri vardı. Hangi gerekçeyle kaldırıldı bu sanat dersleri? Demokrasiye tutkunluğumuzdan (!) sanat derslerini seçmeli yaptık! Bu dersler kaldırılıp yerlerine ne kondu?
İlkokul sınıflarında daha ilk derste bir şarkı öğretilirdi. Bundan öğrenciler ne çok hoşlanırdı. Şimdilerde kimi ilkokul öğrencilerine, “Okulda bu yıl hangi şarkıları öğrendin?” soruma, olumlu yanıt alamadığım çok oluyor. 1960-61 öğretim yılında Cılavuz Öğretmen Okulu dördüncü sınıf öğrencisi idim. O yıl okulumuza genç bir müzik öğretmeni atanmıştı. İlk dersinde piyano eşliğinde öğrettiği “Anne” şarkısını unutamıyorum. “Küçücükten başucumda bana ninni söylerdin” diye başlıyordu. Şarkı, o gün damarlarımıza sindi. İki yıl sonra Ağrı ilinin bir köyüne öğretmen olarak atandım. İlkokul birinci sınıf olan öğrencilerime, “Anne” şarkısını öğreterek ilk dersime başlamıştım. Öğrencilerdeki şarkı söylemeden doğan o sevinci bunca yıla karşın unutamıyorum. Bir saat önce bazı ağlayan öğrencilerin olduğu sınıfta, şimdi bütün yüzler gülüyordu.
Mustafa Kemal Atatürk, “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözünü boşuna söylemedi!
Başarılı, mutlu bir yaşam, ancak sanatla sağlanır.