DÜNE BAKMA DURAĞI
“İnşaatta yalnızca Türkler çalışacak, yabancılar hiçbir yerde görev almayacaklar” demişti Gazi Mustafa Kemal Paşa. Demesine demişti de nasıl olacaktı o iş? Türk ustaların çoğu Çanakkale, Galiçya, Kurtuluş Savaşı derken yitip gitmişti. Yıl 1925’ti. O günlerde ustaların, teknik adamların hemen hepsi yabancı kökenliydi…
Mimar Arif Hikmet Bey (Koyunoğlu) baktı olacak gibi değil topladı mezar işçiliğinde çalışan mermercileri, taşçıları, tek tek anlattı onlara yapılacakları. Ankara’da betonun ilk kez kullanıldığı bina olacaktı Türk Ocağı Binası…
İNŞAATA ANİ ZİYARETLER
Çok özeniyordu Mustafa Kemal Paşa bu binanın yapımına. Sık sık gidiyordu inşaata hem de habersiz. Bir sandalye çekiyor kapı önüne Ankara’nın en güzel manzarasına bakıyordu uzun uzun. Biraz eski Osmanlı biraz eski Ankara evlerinden esintiler vardı binada. “Her milletin mimari stili var” demiş böyle istemişti Gazi Mustafa Kemal. Tam ortasındaki tiyatro salonu için o kadar çok uğraşmıştı ki Hikmet Bey. Müzisyen arkadaşlarını rica minnet çağırıyor enstrümanlarını çaldırtıyor akustiğe bakıyordu. Günler, aylar sürdü bu. Etrafta ne Atatürk Bulvarı ne de Dil Tarih Coğrafya Fakültesi vardı. Mimar Hikmet Bey’in yeğeni Orhan öğlenleri Ankara Lisesi’nden çıkıp soluğu dayısının yanında alıyordu. Tuzlu halka alıyordu ona Hikmet Bey. O günlerde “Teknik Ressam”ın ne olduğunu bilmiyordu Orhan. İnşaatta teknik ressam yoktu. Hoş olsa da ustalar teknik resimden anlayacak durumda değildi. Mezar taşı yaparken bulmuşlardı kendilerini bu ince işçilikli binanın yapımında. Hikmet Bey istediklerini alçıdan yapıyor. Şekil üzerinde tek tek anlatıyordu ustalara. Zordu. Hele ki taşları Marmara’dan taşımak. Ama yine de 18 ayda tamamlandı inşaat.
Günlerden bir gün Mustafa Kemal Paşa yanında Mustafa Necati ile birlikte inşaata geldi. Hüsnü-hat Hakkı Bey yaşlı haliyle iskeleye çıkmış mermer sütunlardan birine bir şeyler yazıyordu. “Ne yazıyor burada?” diye sordu Paşa, Mustafa Necati’ye. Okumaya çalıştı ama olmadı. Bir şeyler söyledi… “Bir yıl sonra anlarsınız” dedi Mustafa Kemal etrafındakilere. Hiç kimse bilmiyordu çünkü Latin harfleriyle okumasını. Gençliğe Hitabe idi mermer sütuna yazılan. Birkaç yıl sonra o binadan içeri giren herkes okudu sütunda yazılanları…