Saim Tokaçoğlu / Bizhaberiz – Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada OHAL reddedilerek “sınırsız yetki ve toptancı anlayışın karşısında olacağız” vurgusu yapıldı.
Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin açıklaması şöyle:
SINIRSIZ YETKİ ve TOPTANCI ANLAYIŞLARIN KARŞISINDA OLACAĞIZ
Türk Silahlı Kuvvetleri içinde Fetullah Gülen Cemaati örgütlenmesi diye ifade edilen bir grubun 15 Temmuz 2016 günü kalkıştığı ‘darbe girişimi’ başarısızlıkla sonuçlanmış ve Türkiye Cumhuriyet vatandaşları, neredeyse her 10 yılda bir gerçekleşen darbelerden birini atlatarak, 16 Temmuz 2016’ya yani bir gün sonrasına birçok sorun içermesine karşın ‘sivil yönetimi’ ile uyanabilmiştir. Darbeci askerlerin ‘Yurtta Sulh Konseyi’ adıyla darbe girişimi gecesi yayınladığı bildiride ilan edilen sıkıyönetimden kurtulan Türkiye halkı, ne yazık ki toplumsal hayatına Olağanüstü Hal (OHAL) ile devam etmek zorunda bırakılmıştır.
Darbe girişiminde bulunan Fetullah Gülen örgütlenmesinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm kademelerine, 1980’den itibaren nasıl ve kimler tarafından yerleştirildiği; AKP iktidarıyla birlikte nasıl devlet içinde devlet haline dönüştürüldüğü ve bugünlerde yaşadığımız, halkın gözünden kaçırılmak istenen kavganın ne olduğuna ilişkin tarihi tartışmaya şimdilik, “Beraber yürüdünüz o yolları ve hepiniz oradaydınız” demekle yetinerek, her türlü darbeye ve otoriter yönetime karşı duran Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak, OHAL’i, evrensel hukuk ve demokratik kurallar açısından reddettiğimizi ifade ediyoruz.
Darbenin savuşturulmasının yarattığı umut AKP iktidarı tarafından ilan edilen OHAL ile ne yazık ki hızla umutsuzluğa dönüşmektedir. OHAL ilanının ardından çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) süreci yönetmeyi öngören iktidar, bakanlara ve mülkü amirlere ‘sınırsız’ yetkilere tanımaktadır. Yetkide sınırsızlık kadar toptancı bir anlayışı da içeren KHK’larla son olarak 45 gazete, 16 televizyon, 16 dergi, 3 haber ajansı ve 23 radyo kapatılırken basın ve yayın kuruluşlarının ilgili bakan kararıyla kapatılmasının da önü açmıştır. İlgili bakana, “Millî güvenliğe tehdit oluşturduğu” tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine “aidiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olan” özel televizyon ve radyolar ile gazete, yayınevi ve dağıtım kanallarını kapatma hakkı veren KHK, görüldüğü zere sadece terör örgütü ile ilgili değil, “milli güvenliğe tehdit oluşturduğu” ileri sürülen yapılarla irtibatın olmasını da kapatma için yeterli saymıştır. Bu düzenlemeyle, basın ve ifade özgürlüğü ile halkın haber alma hakkının korunması tamamen keyfiyete bırakılmıştır. Bilindiği gibi “milli güvenliği tehdit” kavramı, geçmişte de grevlerin yasaklanması, yasal gösteri ve toplantıların durdurulması için gerekçe oluşturmuştu.
Elbette, darbe girişiminde bulunanlar yargılanacaktır, bu doğaldır. Ancak bu ve benzeri kanun hükmündeki kararnameler, darbecilerin yargılanmasının ötesine geçerek suçlu suçsuz ayırt etmeksizin çeşitli basın kuruluşlarında çalışanların işsiz kalmasına ve hukuksuzluklara yol açar. Nitekim son günlerde kapatılan pek çok yayın organında çalışan yüzlerce basın emekçisi işsizliğe mahkûm edilmiştir.
Böyle zamanlarda, otoritenin güçlendirilmesindense demokratik yaşama kalıcı zararların verilmemesi ve evrensel hukukun içinde kalınması önem taşımaktadır. Buradan AKP iktidarını, daha önce el ele verdiği şimdi kanlı bıçaklı olduğu Fetullah Gülen Cemaati ile yürüttüğü hukuksuzluklara yenilerini eklememesi konusunda uyarıyor ve Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak her türlü darbenin ve hukuksuzluğun karşısında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz.
ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ
GENEL YÖNETİM KURULU