Hem de sadece hükümetin “faizleri düşürün” çağrısı bile bu etkiyi yapar. Yani seslendirilmesi yeter.
En basit kuraldır; enflasyon düşmeden faiz düşemez. Zira reel faizi bulamayan yatırımcı parasını bankaya getirmez, diğer yatırım araçlarına yönelir.
MB bir müddet önce faiz kararı aldı. Peki faizi artırdı mı, artırmadı mı?
“Artırmadı” diyenler yemin etseler başları ağrımaz!
Zira MB yaklaşık iki yıldır sabit tuttuğu yüzde 8’lik haftalık repo faizini, diğer adıyla politika faizini yine yüzde 8’de tuttu.
“Artırdı” diyenler yemin etseler onların da başları ağrımaz.
Zira MB geç likidite penceresi faizini 0,75 puan artışla 13.50 seviyesine yükseltti. Böylece Merkez Bankası bir taraftan faiz artışına sıcak bakmayan kesimlere; göstermelik faizi sabit tutarak mesaj verirken, diğer taraftan gecelik borç verme faizini yükselterek, kur artışını önleyecek, bu şekilde ithalat fiyatlarını frenleyecek ve devamında enflasyon riskini bertaraf edecek tedbirleri aldığını göstermek istiyor.
Yeter mi? Yetmez.
Zira faizi artırıyormuş gibi yapıp, artırmamış etkisi yaratıyorsanız piyasanın güvenini tam olarak sağlayamazsınız. Çünkü ‘geç likidite penceresi faizi’ bagajda taşınan yedek lastiktir. Her gün sürekli kullanılamaz.
Küresel faiz kararları, aynen FED’in yaptığı gibi gelecekteki enflasyon tahminine göre önceden alınır. Bizde ise enflasyon tahmini çok büyük yanılgılarla sonuçlandığı gibi gerçeği gördükten sonra ne yapılacağına karar verildiği için tedaviye yardımcı olamıyor. İlaç yetersiz kalıyor.
Elbette yüksek faiz felakettir. Ancak zamanında yapılacak küçük dokunuşlar dövizi dengede tutabilirdi. Geç kalındığında bu günkü gibi daha büyük faiz artışları kaçınılmaz oluyor. Üstelik dövizi ne kadar frenleyeceğinizin de garantisi olmuyor.
Özellikle “yüksek kur, düşük faiz” i tercih edebilirsiniz. Ancak “ikisi de düşük kalsın” diyemezsiniz. Çünkü enflasyon denen bir derdimiz daha var!
Tavuk yumurta meselesidir. Baskı yaptığınız sürece aksine hem faiz hem de döviz kuru yükselir. Bu da zaten var olan enflasyonu daha çok artırır.
Bu kısır döngü de ekonominin kuralıdır. İthalat hızlı artış gösterdikçe, üretim yetersiz kaldıkça talebi karşılamak kolay olmaz. Artan ithalatta cari açığın büyümesine ve yine kur ile faizin birlikte artmasına neden olur.
Peki bütün bunlar bizim ülkemizde gerçekleşmiyor mu?
“Faizler düşük olsun ki yatırımlar artsın” güzel bir temennidir. Ancak eksiktir. MB tam bağımsız olmadan, OHAL kalkmadan ideal bir yatırım ortamı sağlanamaz. Böyle bir ortama da yeterli sayıda yabancı yatırımcı gelmez.
Bu da bir başka kuraldır.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce, Fox TV’de Fatih Portakal’ın konuğu oldu. Gazetecilerden birisi İnce’ye şaka gibi bir soru sordu; “Kararname ile faiz indirecek misiniz ?” diye. Bu sorunun sorulduğu bir ülkede biz neyi tartışıyoruz?
O zaman enflasyonu da, döviz kurunu da kararname ile indirelim ve bütün dertlerimizden kurtulalım. Böyle bir şey olabilir mi?
Ekonomiye biraz bulaşmış olduklarını varsaydığımız gazeteci grubu bile olaya böyle yaklaşıyorsa sıradan vatandaşa bunu nasıl anlatacağız?
Veya anlatamayacağız, bugüne kadar nasıl geldiyse öyle gidecek!