DÜNE BAKMA DURAĞI
Bugün doğmuş Sabahattin Ali. Bundan 103 yıl önce bir 25 Şubat günü. Kısacık bir ömre neler sığdırmamış ki. Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan, şiirler, tiyatro oyunları, Akbaba’daki yazıları, bir eş, bir evlat, hapisler, işsizlikler, kovuşturmalar…
O kovuşturmaların yoğunlaştığı günlerde İstanbul’da iki yakın dostunda kalıyor Sabahattin Ali. Adalet ve Mehmet Ali Cimcoz. Her ikisi de sosyalist çevrenin dostu. Fakat haklarındaki dedikodu ayyuka çıkmış; “MİT’e çalışıyorlar” diyormuş herkes. İşte o günlerden birinde Nâzım Hikmet’in kuzeni Müzehher Vâ-Nû ile Sabahattin Ali, Fenerbahçe’ye doğru hem yürüyor hem de dertleşiyor. Sabahattin Ali, Müzehher Vâ-Nû’ya diyor ki:
” ‘Ateşle oynuyorum ben’ dedi. ‘Neden yapıyorsun, Sabahattin?’ dedik. Adalet Cimcoz’la Mehmet Ali Cimcoz’un Millî Emniyet’le ilişkileri olduğuna kanaat getirmiş gibiydi. “Ama onların evinde kendimi emniyette hissediyorum” diye tamamlıyordu. “Biliyorum Milli Emniyet’le ilişkileri olduğunu. Ama benden öğrenecekleri hiçbir şey yok. Bildiğiniz gibi ben, her şeyi açıklıkla ortada olan bir insanım. Gizlim kapaklım yok…”
Böyle diyor Sabahattin Ali, Adalet Cimcoz’un üzerine kayıtlı bir kamyon ve yanında katili olduğu öne sürülen İbrahim Ertekin ile yola çıkmadan hemen önce…
Ya işkencede öldürüldüğü iddiaları? Aziz Nesin’in cesedinde kolunun kırık olduğunu teşhis etmesi! Ertekin’in “ben öldürdüm” itirafının bir kılıf olduğu iddiası? Cesedinin ortadan kaybolması? Hiçbiri hâlâ aydınlanabilmiş değil.
ATEŞLE OYNADIĞINI BİLE BİLE
Ateşle oynadığını bile bile yaşamak… Yaşasaydı bu duygu ona neler yazdıracaktı kim bilir? Ama 41 yıla sığdı bütün ömrü.
Tam da Kuyucaklı Yusuf’ta dediği gibiydi her şey:
“Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti…”
Bize yokluğu kaldı. Bugün onun doğum günü.