Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, kişisel web sitesinde kaleme aldığı yazısında, Yeni Akit gazetesinin çok sayıda haberinde yer yer küfüre varan bir üslup kullandığını, aynı zamanda bu durumu “basın özgürlüğü” adı altında meşrulaştırmaya çalıştığını söyledi.
Bildirici yazısında “Yeni Akit için her şey serbestmiş, istedikleri hakareti yapabilir, istediklerini hedef gösterebilirlermiş gibi davranıyor bu yayın organını yönetenler. Kendilerini ne bir gazetecilik ilkesiyle bağlı hissediyorlar, ne de insani kaygılarla… Adına gazete, yaptıklarına da gazetecilik deseler de bunun gazetecilikle ilgisi yok, tamamen siyasi bir yayın organı.” ifadelerini kullandı.
Faruk Bildirici, Yeni Akit’in bu fütursuzluğunun siyasi iktidar tarafından da kabul gördüğünü, korunup kollandığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurt dışı gezilerinde özel uçak davetlileri arasında Yeni Akit temsilcisinin hiç eksik olmadığını da vurguladı.
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’nin “Yeni Akit’in bu ayki hakaretleri: Domuz, faşo, küstah, alçak, dönek, başaktrist, Yunanoğlu, şer” başlıklı yazısı:
“Vatansever ve muhafazakarlar, sapkın ve terör savunucusu barodan kurtuluyor! Ankara’da nihayet ikinci baro kuruluyor”. Aynen böyleydi Yeni Akit’in internet sitesindeki haberin başlığı.
Ankara Barosu da haberde “halkı kin ve düşmanlığa tahrik, hakaret ve sövme” suçlarının işlendiği gerekçesiyle Yeni Akit hakkında suç duyurusunda bulundu. Gerçekten de bu başlıklarda hakaret, aşağılama ve damgalama olduğu bariz.
Ama Baro’nun suç duyurusundan sonra gazetenin Yazı İşleri Müdürü ve yazarı Ali Karahasanoğlu, bu hakaretleri savundu, hem de “basın özgürlüğü”nden dem vurdu:
“Hemen savcılığa koşmuşlar. ‘Yeniakit.com.tr yetkililerinin ifadelerini alın, mahkum edin’ diye dilekçe vermişler. Hani özgürlükten yana idiniz, barocular? Hani basın özgürlüğü istiyordunuz? Ne oldu, şimdi bir basın organının ceza almasını istiyorsunuz? Ne oldu da ‘Bu ifadeler cezalandırılmalı’ diyorsunuz?”
Baro ve yöneticilerine, ağzına gelen hakareti “haber” başlığına çıkarmayı doğal hak gören bu anlayışın basın özgürlüğü ile ilgisi olamaz. Karahasanoğlu, “basın özgürlüğü” zırhına sığınmaya çalışmış ama aslında savunduğu hakaret, yaftalama, aşağılama, hedef gösterme, ayrımcılık ve nefret söylemi özgürlüğü!
Zaten Yeni Akit’in hakaretlerine maruz kalan sadece Ankara Barosu yöneticileri de değil. Bu gazete adının Vakit olduğu dönemden bu yana yıllardır sürdürüyor bu hakaret, hedef gösterme ve hatta yer yer küfür dolu üslubu. Vakit’in, başörtüsünü yasakladığı gerekçesiyle 1995 yılında günlerce hedef gösterdiği Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday, İzzet Kıraç adlı kişinin silahlı saldırısı sonucu öldürülmüştü.
Bir de yakın tarihten örnek vereyim; 17 Ocak 2016’da “Uzatmayın atın bu adamları” başlığı altında “Barış Akademisyenleri” için “kahpe”, “diplomalı sapkınlar”, “eşcinsel sevici”, “Ermeni aşığı” gibi hakaret ve nefret dolu ifadeler kullanmışlardı.
Yeni Akit, Hrant Dink Vakfı bünyesinde hazırlanan “Medyada Nefret Söylemi” raporlarında da sürekli olarak en fazla nefret söylemi yayımlayan ulusal gazete olarak yer alıyor.
Yeni Akit’in ekim ayı hakaretleri
Ankara Barosu’nun suç duyurusundan sonra Yeni Akit’in hakaret dolu üslubunun yeni örneklerini görebilmek için ekim ayı içerisinde yayımlanan nüshalarını inceledim. Sadece haberlere bakınca bile hayli uzun bir liste çıktı:
CHP’lilere “küstah” ve “saygısız” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TBMM’ye gelişi sırasında yaşananlar “CHP ve HDP’den yine saygısızlık” olarak nitelendiriliyor. “Saygısızlık” başlığına haberde bir de “küstahlık” ekleniyor. Üstelik de “Zillet İttifakının bileşenleri” diye tanımlanarak CHP ve HDP birlikte hareket etmiş gibi gösteriliyor; “Zillet” diye de hakaret ediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da sık kullandığı “zillet” sözcüğü, hor görülen, aşağılanan, alçalan anlamında. (2 Ekim)
BirGün’e “domuz” BirGün gazetesinin “Boğaziçililer yine hedefte” başlıklı haberi Arşiv sayfasında “Çarpıtmaya devam” başlığıyla yorumlanıyor. Erdoğan’ın bütün öğrencileri değil Rektör’ün makam aracının üzerine çıkanları kastettiği belirtiliyor. Son cümle hakaret dolu: “Bu gerçeği domuz gibi bilmenize rağmen neden hâlâ çarpıtma yapıyorsunuz?” (7 Ekim)
CHP’li belediye başkanına “Faşo” Bolu’nun CHP’li Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın toplu taşımda üniversite öğrencileri arasında ikametli-ikametsiz ayrımı yapmasıyla ilgili haberin başlığı “CHP’li faşo Tanju’dan çifte vurgun”. “Faşo” demekle kalınmıyor, bir de haberde “Özcan’ın çirkin bir kurnazlık örneği sergilediği” gibi bir ifade kullanılıyor. (7 Ekim)
FOX’a “alçaklık” Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın 6 Ekim’de FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın programına çıkarılmasıyla ilgili haberde “6-8 Ekim’de Fox alçaklığı” başlığı yer alıyor. FOX’a hakaret etmenin yanı sıra mahkeme yerine geçilip Selahattin Demirtaş hakkında hüküm de veriliyor. (7 Ekim)
Millet İtifakı’na “istismar” “Millet değil istismar ittifakı” başlığının altına “CHP, İP, HDP, SP ve DP koalisyonundaki sözde millet ittifakı, Türk siyasi tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir takiyye örneği sergiliyor” deniliyor. HDP yine Millet İfttifakı’nın parçası olarak gösteriliyor, bir de “sözde”, “takiyye” gibi nitelemeler kullanılıyor. (8 Ekim)
İmamoğlu’na “Yunanoğlu” nefreti Haberin başlığı, “Nesin Vakfı’nın suflesiyle mescit inşaatını durduran İmamoğlu’na tepki ‘Yunanoğlu olsa yaptığı normaldir derdik”. Fotoğraf altına da “Yunanistan gezisi ‘Atalarını ziyaret’ olarak nitelendirilen İmamoğlu” ifadesi bulunuyor. İç sayfada ise fotoğraf üzerinde “Takiyyeci Ekrem’den ayrımcılık” suçlaması göze çarpıyor. (9 Ekim)
Kılıçdaroğlu’na “Ağzı kan kokuyor” CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile ilgili manşet “Ağzı kan kokuyor”. Spotta da “Millet iradesi yerine vesayetin karanlık ellerinden iktidar dilenen zillet ittifakının büyük ortağı” deniliyor. Fotoğrafın üzerine de “Karanlık mihraklara işaret veriyor” cümlesi yer alıyor. (10 Ekim)
Akşener’e “Zillet İttifakı’nın başaktristi” İyi Parti, Akit için “Zillet İttifakı’nın yavru bileşeni”. Bu küçümseyici niteleme, “Akşener rolünü iyi oynuyor” başlığı altında da tekrarlanıyor. Akşener “Zillet tiyatrosunun başaktristi” diye damgalanıyor. (11 Ekim)
Babacan’a “dönek” Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın “Erdoğan’ın U dönüşüne ihtiyacı var” sözlerine Akit’in arşiv sayfasında “Dönmek sizin işiniz” yanıtı veriliyor. (13 Ekim)
RSF’ye “etki ajanları” Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) Ankara’daki temaslarıyla ilgili haber “Soros’un kalemşorleri şer cephesiyle kolkola” başlığı taşıyor. Haberde “RSF ülkenin hassas noktalarını kaşıdı”, “etki ajanları”, “tuhaf buluşma”, “TBMM’ye sıçrayan Sorosçular” gibi ifadeler kullanılıyor. (14 Ekim)
Millet İttifakı’na “Haçlı” ve “Şer” “Şer ittifakının hedefi Erdoğan’sız Türkiye” başlığının yanında “Haçlı, Zillet İttifakı ve işbirlikçileri Türkiye’yi engellemek için dört koldan saldırıyorlar” deniliyor. Millet İttifakı partilerine çeşitli sıfatlar yakıştırılıyor. Üstelik de bu partiler Türkiye’nin düşmanlarıyla iş birliği içinde olmakla suçlanıyor. (15 Ekim)
Cumhuriyet’e “terör sevicilerin hamisi” Akit’in Arşiv sayfasında Cumhuriyet gazetesinin tutuklanan Boğaziçi Üniversiteli öğrencilere ilaçlarının verilmediği haberinin kupürü yer alıyor. Yanında da “Cumhuriyet’in sancısı geçmez” başlığı altında “terör sevicilerin hamisi Cumhuriyet”, “Varsa bu sancıyı geçirecek bir ilaç verin gitsin” deniliyor.
Gazetecilikle ilgisi yok
Yukarıda sıraladığım muhalefet çevrelerine yönelik hakaret, damgalama, hedef gösterme ve ayrımcılık örnekleri, nasıl yayın yaptıklarının göstergesi.
Yeni Akit için her şey serbestmiş, istedikleri hakareti yapabilir, istediklerini hedef gösterebilirlermiş gibi davranıyor bu yayın organını yönetenler. Kendilerini ne bir gazetecilik ilkesiyle bağlı hissediyorlar, ne de insani kaygılarla…Adına gazete, yaptıklarına da gazetecilik deseler de bunun gazetecilikle ilgisi yok, tamamen siyasi bir yayın organı.
Yeni Akit’in bu fütursuzluğu, siyasi iktidar tarafından da kabul görüyor, korunup kollanıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurt dışı gezilerinde özel uçak davetlileri arasında Yeni Akit temsilcisi hiç eksik olmuyor.
Sanırım karşıdan bakıldığında da en büyük tehlike, Yeni Akit’in hakaretlerle dolu düşmanlaştırıcı yayınlarının doğal görülmesi ve giderek sıradanlaştırılması. Doğru olan Ankara Barosu’nun yaptığı gibi, nefret saçan bu anlayışı mahkum etmek için mücadele…
Faruk BİLDİRİCİ / 22 Ekim 2021
Kutu / Kılıçdaroğlu’nun sözünü deforme eden de Yeni Akit
Yeni Akit’in yayınlarının iktidar çevrelerindeki etkisine en yakın örnek, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetlerle ilgili “kaygısını” dile getirmesinin ardından yaşananlar.
Kılıçdaroğlu’nun “Siyasi cinayetler… Böyle kaygılarım var. Erdoğan ‘Dur bakalım daha başınıza neler gelecek’ dedi. Devletin bütün güçleri elinde olan bir insan bunu söylüyorsa, çok tehlikeli bir cümle. Açıkça tehdit ediyor” cümleleri 8 Ekim’de yayımlandı. Bir gün sonra Akşam ve Yeni Şafak’ta çıkan haberlerde de Kılıçdaroğlu’nun “kaygısı”ndan söz ettiği belirtiliyordu.
“Kaygı”yı, “duyum” ve “iddia”ya çeviren Yeni Akit gazetesiydi. 10 Ekim’de yayımlanan “Ağzı kan kokuyor” manşetinde “Kılıçdaroğlu’nun bu kez ‘Seçimler öncesi siyasi cinayetler olabilir’ sözleri karanlık mihraklara işaret olarak değerlendirildi” deniyordu. Kılıçdaroğlu’nun tırnak içindeki sözleri bile tahrif ediliyor, “Siyasi cinayetler olabilir” demiş gibi sunuluyordu.
Yeni Akit, Kılıçdaroğlu “Siyasi cinayetler olabilir” demiş gibi yayına ertesi gün de devam etti; AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un açıklamasıyla devam etti. İyi Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın’ın, Sözcü gazetesine “Sayın Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetler olacak’ duyumlarını biz de aldık” demecini vermesi, Kılıçdaroğlu’nun sözleriyle ilgili tartışmayı Yeni Akit’in çektiği noktaya getirdi.
Kampanya başarılı oldu
Aynı akşam da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun devreye girdi. Sosyal medyadaki paylaşımında Kılıçdaroğlu’nun sözlerini Yeni Akit’in deforme ettiği biçimi veri kabul ediyordu:
“Muhalefet partilerinin kimi temsilcileri ardı ardına, ülkemizde ‘siyasi cinayetler’ olacağı iddialarını gündeme getirmektedir. Ülkemizde korku iklimi oluşturmayı amaçlayan bu tür iddiaları gündeme getirenleri, ellerindeki bilgileri savcılarımızla paylaşmaya davet ediyoruz.”
Altun’un bu paylaşımı iktidar medyasının rotasını da çizmiş oldu. 12 Ekim günü Akşam, “Neyin yolunu yapıyor / Siyasi cinayet iddiasını 15 Temmuz’dan önce de ortaya atmıştı”,
Yeni Şafak, “Savcılar el koysun / Çete lideri Sedat Peker’in başlattığı ‘Siyasi cinayetler olabilir’ söylemini önce FETÖ, şimdi de Kılıçdaroğlu ve Koray Aydın sürdürüyor” manşetleriyle çıktı.
O günden itibaren Yeni Akit, “siyasi cinayetler” konusunu CHP ve Kılıçdaroğlu’nu suçlayan kampanyaya dönüştürdü. 12 Ekim’de “Cinayet işlemeyi arkadaşlarınız bilir”, 13 Ekim’de “Cinayetleri işle Müslümanı suçla”, 14 Ekim’de “Siyasi cinayet CHP’nin geninde var”, 16 Ekim’de “Çarkçı Kemal’ın hayatı yalan”, 21 Ekim’de “Faili meçhullerin kanı ‘sol’un elinde” manşetleri yayımladı.
Bekleneceği gibi, Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz” sözleriyle tehdit ettiği görüşünden hareketle dile getirdiği “siyasi cinayet kaygısı”nın “Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetler olabileceği iddiası”na dönüştürülmesi kampanyası etkili de oldu. İktidar yanlısı medya bu minval üzre yayınlara devam etti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu’na “Bir şey bilip de söylemiyorsan adam değilsin” ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik de “Utanç verici sorumsuzluk” diye çıkıştı. Ardından da Cumhuriyet Savcılığı “siyasi suikast iddiaları” hakkında soruşturma açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları da suç duyurusunda bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin bu hale getirilmesi, Yeni Akit’in iktidar yanlısı medyanın yönlendirici gücü olduğunu kanıtlıyor.