3,5 yıldır bu ülkede istikrar olduğunu söyleyenler, ekonominin gerçeklerini görmezden geliyorlar. Durumu birkaç kelimeyle özetlemek çok zor değil. İlkokulu torpilsiz bitiren herhangi birinin matematik bilgisi bile yeter durumun ciddiyetini kavramaya. Dış borç katlanarak artmakta, cari açık nedir, ne kadardır, artık semt pazarlarında esnafın dilinde. İşsizlik tehlikeli bir şekilde artıyor. Ama hükümete bakarsanız ekonomi tıkırında… İstikrarı bozmak isteyenler var!
ATO Başkanı Sinan Aygün’ün açıklaması
Sinan Aygün’ün Merkez Bankası verilerine dayanarak yaptığı açıklamaya göre vatandaşın 2002’den bu yana bankalara olan borcu 9 kat artmış gözüküyor. Tüketici kredisi ve kredi kartları borçlarının miktarı 60 milyar YTL’nin üzerinde. Görülen o ki 3,5 yıllık “istikrar”dan vatandaşın payına düşen de bu.
Hangi istikrar?
Bazı konularda istikrar var, inkâr edemeyiz. İstikrarlı bir şekilde devlet içinde şeriatçı kadrolaşma devam ediyor, asaleten yapamasalar da vekaleten atamalarla Türkiye Cumhuriyeti İmamlarla yönetiliyor, Cumhuriyet’in kurumları yıpratılmaya, yok edilmeye çalışılıyor. Fethullah Gülen örgütlenmesinin hücre evleri olan “ışık evleri” kanser hücresi gibi hızla çoğalıyorlar istikrarlı biçimde. Bu evlerde beyinleri yıkanan gençlerin nihai hedeflerine ulaşmaya çalışırken, bir görevleri daha var. Bulundukları bölgelerde bütün binaları dolaşmak, komşularını, semt sakinlerini “Fetullah Hoca efendimiz hakkında” bilgilendirmek, bu arada da fırsattan istifade “Fetullah Hoca Efendi” hakkında onlara göre olumsuz düşünceleri olanları fişlemek! Bu da istikrarla uzun süredir uyguladıkları bir çalışma tabii. Bu fişlemelerin, “devlete yardımcı olmak için” yapılıp yapılmadığını bilemiyoruz ama Gülen’in beraat kararını etkileyen polis raporlarına “ışık” tuttuğu aşikâr.
“Çoğalın”
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “artık nüfus planlaması yapmayacağız” dedi ve “çoğalın” diye buyurdu. Akdağ’ın “çoğalın” derken ne demek istediği, kaynağının ne olduğu belli. Her şeyi bir kenara bırakın, elinizi vicdanınıza koyun ve bugünlerde üniversite kapılarını omuzlayan gençlerimizin haline bir bakın. 1 milyon 537 bin 433 kişi sınava giriyor. Bu sayı her yıl artıyor, yeni üniversiteler açılıyor ama öğretim kadroları yeterli olmadığı için, üniversite mezunu olanların nitelikleri her yıl biraz daha düşüyor. Kara mizah örneği, bizim işsizimiz bile üniversite mezunu diye övünebiliriz tabii. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın ya işsizlikten haberi yok ya da halka açıklamaya çalıştıkları “ekonomi tıkırında” yalanlarına kendisi de inanmış olmalı.
Fetullahçı kadrolaşma tamam
TBMM başkanı Bülent Arınç, “Türkçe Olimpiyatı” ödül töreninde bir konuşma yaptı, “O güzel insana ve arkadaşlarına milletim adına teşekkür borcum var. Hüzünlü gurbet bir an önce bitsin, vuslat gerçekleşsin” diyerek bir davette bulundu. Yakında Fetullah Gülen’in bu davete icabet edeceği de kuşkusuz.
TBMM Başkanı, Fetullah Gülen ve arkadaşlarına “milleti” adına teşekkür edebiliyorsa, balık kuyruğuna kadar kokmuş, kadrolaşma bitmiş demektir.
Bu istikrar bozulmalı!
Evet, bu istikrar bozulmalı! Türkiye’yi hızla “İslam Cumhuriyeti” olmaya götüren bu istikrar bozulmalı. Seçim sonuçları kesinleştiğinde, çok iyimser bir yaklaşımla “Geldikleri gibi giderler” diyenler olmuştu. “Elbette gidecekler, ama zarar verecekler, ağır hasar verecekler” demiştim. Geldikleri gibi gideceklerine inanmak istiyoruz. Demokrasi kuralları içinde, bir erken seçimle. Ama bu belki son şansları. Laik Cumhuriyeti yıpratmak, ele geçirmek, Cumhuriyet’in kurumlarını yok etmek, Türkiye’yi ABD’nin de görmek istediği şekliyle bir “İslam Cumhuriyeti” yapabilmek için bir daha böyle bir fırsat geçmeyecek ellerine. Yine de geldikleri gibi gitmeleri en büyük umudumuz…