“Beni Başkan yapın, Türkiye’yi uçurayım!” demişti. Ülkeyi uçurumun eşiğine getirdi!
* * *
Gözün aydın Türkiye! “Cüppeli Ahmet Hoca”dan sonra “Cüppeli Amiral”imiz deoldu!
* * *
Saray genişledikçe halkın yaşam alanı daralıyor.
* * *
“Oy yoksa hizmet de yok” tehdidi siyasal ahlaksızlıktır!
* * *
Cüceler ülkesinde karabaşlar akbaş, taşkesenler başkesen olmuş!
* * *
“Allah’ın verdiği canı Allah’tan başkası alamaz” diyorsunuz ama gözünüzü kırpmadan hayvan katliamı yapıyorsunuz!
* * *
“FETÖ” yargısı ile AKP yargısı bir madalyonun iki yüzü gibidir! Ortak özellikleri hukuksuzluktur!
* * *
Devletten hukuku çıkarırsanız geriye yalnızca çeteler kalır!
* * *
Tutuklamayı gerektirmeyen durumlarda bile tutuklama isteyen cüppelilere Kamer Genç gibi soruyorum: Siz hukuk diplomasını bakkaldan mı aldınız?
* * *
Yaşam biçimleriyle çeliştiği halde AKP’ye yamanan “modern” kadın ve erkeklerin tek amacı var: Devlet yağmasından pay almak!
* * *
Eskiden ormanları köylüye karşı devlet korurdu. RTE‘nin talan düzeninde köylüler, devlete karşı ormanları korumaya çalışıyor!
* * *
Türkiye, dünyanın en özgür ülkesi! Hırsızlık yapma, yalan söyleme, hilafet isteme, “günah işleme”, muhaliflere sövme özgürlüğü var!
* * *
Size “ahmak” diyen birine “ahmak sensin” dediğiniz için hapis ve siyaset yasağı cezasına çarptırılmak ancak Erdoğan’ın “şahsım devleti”ndeolur.
* * *
“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik edenler”, Cumhuriyeti savunanlar değil, pervasızca şeriat çığırtkanlığı yapan provokatörlerdir!
* * *
Gerici iktidarın gölgesinde laiklere kabadayılık taslayanların, sıkıyı görünce tabanlarını nasıl yağladıklarını biz çok iyi biliriz!
* * *
Halkın vicdanında mahkûm olanları hiçbir mahkeme aklayamaz!
* * *
Okullara sabun gönderemeyen Milli Eğitim Bakanı, ille de imam göndereceğim diye diretiyor!
* * *
AKP, iktidarda kalabilmek için şeytanla bile işbirliği yapabilir!
* * *
CHP, “normalleşme” politikasıyla iktidarın suçlarını normalleştiriyor!
* * *
Meşruiyetini yitirmiş bir iktidardan sürekli istekte bulunarak muhalefet yapılmaz!
HAFTANIN NOTU
“Değişim” bu mu?
TBMM’nin yeni yasama yılının açılışında CHP Grubu’nun ve Genel Başkan Özgür Özel’in sergilediği görüntüler şaşkınlık yarattı. CHP milletvekillerinin AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ayakta karşılaması; Özgür Özel’in, partisine ve kendisine hakaret eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yanına giderek elini sıkması haklı tepkilere yol açtı.
Özgür Özel, Erdoğan’ı ayakta selamlama gerekçesini “makama saygı” olarak açıkladı.
İyi de siz hangi makama saygıdan söz ediyorsunuz? Eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk’a göre, Erdoğan’ın mühürsüz oylarla Cumhurbaşkanı seçildiği 16 Nisan 2017’deki halkoylamasının sonuçları “yok hükmünde”dir. Hukuksuz ve şaibeli bir seçimle ülke yönetiminde olağanüstü yetkiler elde etmiş olan Erdoğan’ın bu durumunu CHP nasıl meşrulaştırabiliyor? Kaldı ki Erdoğan normal bir Cumhurbaşkanı değil, aynı zamanda bir parti başkanıdır. Bundan dolayı da o makamı parti örgütü gibi kullanıyor. Dahası, Anayasa’yı ve Cumhurbaşkanlığı Andı’nın bağlayıcı “tarafsızlık” kuralını yok sayıyor. O makamın saygınlığına kendisi ne kadar özen gösteriyor ki sizin de böyle bir yükümlülüğünüz olsun?
Peki, MHP’nin sabahki Grup toplantısında sana “çürük” ve “provokatör” diyen, “Ayağını denk al!” diyerek tehdit eden Bahçeli’ye akşamki resepsiyonda saygı sunmak nasıl bir siyasal yaklaşımdır? CHP’yi kamuoyu önünde böyle ezik ve pısırık duruma düşürmek, Genel Başkan olarak sizi hiç mi rahatsız etmiyor?
Özgül Özel, “Cumhurbaşkanlığı makamına yakışan bir konuşma yapacağını umarak böyle bir karar aldık” diyor. İnanılır gibi değil! Demek Erdoğan’ın hâlâ tarafsız bir Cumhurbaşkanı gibi davranabileceğini düşünüyor. Bu mu sizin “değişimciliğiniz”? Bunun adı “değişim” değil, olsa olsa “başkalaşım”dır!
CHP üst yönetimleri, temelsiz bir saplantının tutsaklığından kendilerini kurtaramıyor. Seçmen böyle istiyormuş! Kim demiş? Hangi gerçek veriye dayanarak böyle konuşuyorsunuz? Sokaktaki isyanı görmüyor musunuz? Her kesimden, her sınıftan, her siyasal eğilimden insanlar eylemli hak arayışında! Yoksulluk ve yaşam pahalılığı işçilerin, emekçilerin, emeklilerin belini bükmüş. Siyaset kurumuna güveni kalmayan öfkeli yurttaşlar burnundan soluyor ve bu iktidarla dişe diş savaşılmadığını gördüğü için “ülkede büyük bir muhalefet boşluğu var” diyor. Anketlere bakarsanız, seçmenlerin yüzde 75’inin böyle düşündüğünü görürsünüz.
CHP Genel Başkanı son günlerde üst üste büyük gaflar yaparak muhalif kesimdeki düş kırıklığını derinleştirdi. Parti yönetiminde ciddi bir kafa karışıklığı var. Eğer bu kafayla giderlerse yerel seçimlerde kendilerine açılan krediyi hızla tüketecekleri çok açık.
CHP hep uzlaşarak, ödün vererek, boyun eğerek, “helalleşerek”, “normalleşerek” kaybetti! Bir kez de halkın gerçek beklentisine uygun biçimde cesur, ilkeli ve tutarlı tutum sergileyerek kazanmayı deneseler ne kaybederler?