17/25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Haftası bitmek üzere. Ama ne muhalif medyada hırsızlık rüşvet ve yolsuzlukla mücadele haftasına değgin bir haber yorum var ne de iktidar yandaşı medyada. İktidar yandaşı medyadan buna ilişkin bir haber ve yorum zaten beklenmez de, hırsızlık yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftası toplumsal siyasal bellekte unutulmaya terk edilmiş gibi. Sahi neydi 17/25 Aralık operasyonları? Dostlarım benim fil hafızasına sahip olduğumu söyleyip onore ediyorlar ama ben bile hayal meyal anımsıyorum. En iyisi, evrensel bellek Google’a sormak.
Google’ın söylediğine göre, 17/25 Aralık tarih aralığını Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Haftası ilan etmek, iflah olmaz solcuların değil, iflah kabul etmez faşist Devlet’in fikriydi.
Hani 17 Aralık 2013 günü sabahı ekranlar son dakika haberini duyurma çabasındaydılar. Polis, adlı sanlı azametli bakanların evlerini basmış. İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış.
Bakanların ve çocuklarının evlerinde arama yapılıyor. Yatak odalarında para sayma makineleri, para kasaları bulunmuş. Bir bakan, yüz binlerce dolarlık saat rüşveti almış. Başka bir bakana çikolata kutusu içinde yüzbinlerce dolar rüşvet gönderilmiş. Bir kamu bankası genel müdürünün evinde ise ayakkabı kutularına istiflenmiş milyonlarca dolar bulunmuş.
Bu kadar da değil, savcılar ve polis, Başbakan’ın İstanbul’daki evinin kapısına dayanmışlar. Başbakan ile mahdumu Bilal evdeki paraların nasıl sıfırlanacağını konuşmuşlar. Daha neler neler…
***
Dedim ya, ben bile hayal meyal anımsıyorum. Belleği zorlamaya gerek yok, en iyisi evrensel bellek Google’a sormak. Ben de öyle yaptım. Meğer siyaset zombisi Devlet neler söylemiş neler! İşte o günlerde Devlet’in sıcağı sıcağına söyledikleri:
“Bir bakan ve ailesi malum karanlık İranlı kişinin özel uçağıyla umreye gidebilmiştir.
Bakan çocuklarının yatak odalarından para sayma makineleri ve para kasaları bulunmuştur.
Bakanlar çantalarla, elbise kılıflarıyla gönderilen paraları cebe indirmiş, yüz binlerce dolarlık rüşvet saatlere tenezzül edecek kadar alçalmış, parayla vatandaşlık dağıtmışlardır.
Bir banka genel müdürünün ayakkabı kutusundan 4,5 milyon dolar para çıkmıştır.
Erdoğan’a göre, İran asıllı rüşvetçi hayırseverdir, banka müdürünün topladığı paralar da imam hatip okulu ve üniversite yapımı içindir.
Bu sözlere bırakın aklından zorunda olanların tebessümünü, kargalar bile güler.
Ülkemiz her tarafı yolsuzluk kokan bir iktidarın elinde kıvranmaktadır. 17 Aralık 20213 günü başlatılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu aslında malumun ilanıdır. Bugüne kadar milletimiz defalarca yolsuzluk haberleri dinlemiştir. Ancak hiçbirisi 17 Aralık operasyonu kadar etkili, somut bilgi belge, görüntü ve kayıtlara dayandırılmamıştır. Erdoğan ve hükümeti için kaçacak yer ve mazeret kalmamıştır. Her şey ayan beyan ortadadır. Hükümet yolsuzluk tünelinde yolunu şaşırmıştır.
Erdoğan görevini kötüye kullanmıştır. Rüşvetçilere hortumculara müsamahakâr ve anlayışlı Erdoğan polise ve yargıya acımasızdır. Anlaşılmaktadır ki, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları kendisine ve ailesine dayanmaktadır; endişesi bundandır. Erdoğan vehimlere kapılmış, yalanlara çakılmış ve akıl sağlığını kaybetmiştir.” (Devlet’in 7 Ocak 2014 tarihli MHP grup toplantısında söyledikleri. https://www.mhp.org.tr/htmldocs/genel_baskan/konusma/3173/index.html)
“Zannederseniz istilacı Vikingler tekrar tarih sahnesine çıkmış ve Türkiye’yi yağmaya ve yolmaya girişmiştir. Her yer rüşvet her yer yolsuzluk olmuştur. Hırsızlık ülkemizde gövde gösterisi yapmaktadır.” (MHP Siyaset ve Liderlik Okulu Sertifika Törenindeki konuşması, 11 Ocak 2014. https://www.mhp.org.tr/htmldocs/genel_baskan/konusma/3183/index.html)
“Hukuka saldırandan, adaletten kaçandan, rüşvetçilere ve hırsızlara kol kanat gerenden Cumhurbaşkanı olmaz. Villalara balya balya dolar yığandan, kamu arazilerini zimmetine geçirenden, evdeki parayı sıfırlarken haysiyet ve inandırıcılığını da sıfıra düşürenden Cumhurbaşkanı olmaz.” (https://www.mhp.org.tr/htmldocs/genel_baskan/konusma/3310/index.html)
***
Ezcümle anlaşıldı ki, 17/25 Aralık operasyonları Fetullah Gülen çetesinin yolsuzluk rüşvet ve hırsızlıkla mücadele maskeli darbe girişimiydi. Peki o günlerde söylediklerini hâlâ partisinin internet sitesinde tutan, saati 17.25’te sabitleyen Devlet’in o günlerde söyledikleri yalan mıydı?
17/25 Aralık 2013’ün ilk saatlerinde suçlanan bakanlardan biri de Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar idi. İmar planlarında usulsüzlükle suçlanıyordu. Erdoğan Bayraktar, o ilk saatlerde, “Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın talimatıyla yapıldı. Başbakan’ın istifa etmesi gerekir” demişti.
Aradan onca yıl geçtikten sonra Erdoğan Bayraktar hâlâ aynı şeyi söylüyor, hırsızlarla aynı torbaya atılmaktan yakınıyor: “Benim dosyamda ne varsa, hepsi doğrudur. Benim dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur, hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Onlarınkiler yanlış olabilir, benimkiler doğru.” (29 Ağustos 2021, https://www.diken.com.tr/erdogan-bayraktar-acti-agzini-yumdu-gozunu/)
***
Yazıyı daha fazla uzatmadan nasıl bitireyim, bilemedim. Naçizane sormuş olayım:
Aradan onca yıl geçmiş. Devlet nerede, “yolsuzluk ve rüşvet iddiaları kendisine ve ailesine dayanmaktadır” dediği Başbakan nerede?
Devlet’in de, yolsuzluk ve rüşvet ile suçladığı Başbakan’ın da nerede olduğu belli de; siyasetin böylesine ne demeli?
Yoksul dindar milliyetçi on milyonlarca seçmen nasıl oluyor da siyasetin böylesine sahip çıkıyorlar?