Başbakanlığı sırasında Recep Tayyip Erdoğan’ın ettiği dökme sözleri, “Vikipedia”dan esinlenerek “Recepedia” adıyla derlemeye başlamıştım. Amacım Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “Garip Şiirler Antolojisi”ne benzer bir “Garip Söylemler Antolojisi” hazırlamaktı. Erdoğan’ın çeşitli nesnelere / olgulara / eylemlere yakıştırdığı ilginç sözlerden oluşan bir seçkiyi bu çalışmayla siyaset literatürüne armağan etmek istiyordum. Ama yıllar içinde Erdoğan’ın dokunulmazlığı arttıkça söylemleri de ağırlaşmaya başladı. Dokunan yanıyordu artık! Söylemlerin düzeyi “çamur”, “çukur”, “sürtük” gibi sövgü ve aşağılama boyutuna varınca tehlikeli sularda yol almaya çalıştığımı anladım ve bu işten vazgeçtim.
Erdoğan’ın herkese böyle hitap etme özgürlüğü var. Ama kendisine yönelik en küçük bir eleştiri bile “Cumhurbaşkanına hakaret” sayılarak kovuşturmaya uğruyor. Cezaevlerinde bu nedenle yatan çok sayıda insan var. Açılan davaların sayısı ise rekor düzeyde. Veri Haber’e göre, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı yapmış kişilerin görev süreleri içinde açtıkları dava sayıları şöyle:
Süleyman Demirel – 158 dava
Ahmet Necdet Sezer – 163 dava
Turgut Özal – 202 dava
Kenan Evren – 340 dava
Abdullah Gül – 848 dava
Recep Tayyip Erdoğan – 53 bin 060
Cumhurbaşkanına sınırsız yetki verip onu bir de sorumsuzluk zırhıyla donatırsanız olacağı budur işte!
Şimdi böyle ballı bir düzeni sonsuza dek sürdürmek isteyenlerle el ele verip “Demokratik Anayasa” yapacakmışız!
“Kenan Evren Anayasası” neyinize yetmiyor sizin!
* * *
“TAZİYE” DEĞİL “GEÇMİŞ OLSUN”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yerinde duramayan bir siyasetçi. Sürekli devinim içinde. Dur durak demeden oradan oraya koşuyor. Bazen aynı gün içinde birkaç kentte konuşuyor. Bir bakıma gençliğinin olanaklarını kullanıyor. Ama bu baş döndürücü koşuşturma sırasında doğaçlama konuşurken bazen dilinin sürçtüğü de oluyor.
Örneğin Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreninde yumruklu saldırıya uğradıktan sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye sitem ederken “taziye” ile” “geçmiş olsun” dileklerini karıştırmış.
Gazete Pencere’nin 9 Mayıs 2025 tarihli sayısında yer alan “Bahçeli’den Özel’e taziye ambargosu” başlıklı haberde görüyoruz bu yanlış kullanımı.

(Gazete Pencere, 9 Mayıs 2025)
CHP Genel Başkanı’nın gazetecilere aktardığına göre Bahçeli, örgütüne talimat vererek “Özgür Özel’e taziye yapmayın” demiş. Görülüyor ki hem Özel hem Gazete Pencere yanlış kullanmış “taziye” sözcüğünü.
“Taziye, ölüm durumunda ölen kişinin yakınlarına başsağlığı dileme anlamına gelen Arapça bir sözcük. Bu olayda (çok şükür) ölüm olmadığı için “taziye” sözcüğü kullanılamaz. Dolayısıyla Özgür Özel’e sunulması gereken, “başsağlığı” değil “geçmiş olsun” dileği idi.
* * *
KAKOFONİK KEYFİYET!
Zeynep Altıok Akatlı’nın 5 Haziran 2025 tarihli BirGün’deki yazısının başlığı “Muazzam Kakafoni”. Başlıktaki “kakafoni” sözcüğü yanlış. Fransızca kökenli bu sözcüğün doğru yazımı “kakofoni”dir. Anlamı ise “ses uyumsuzluğu”dur. Daha açık bir anlatımla söylersek, kulağa hoş gelmeyen sözlerin bir arada bulunması…
Akatlı’nın yazısında “keyfiyet” sözcüğü de yanlış kullanılmış:
“Bu yeni süreç iktidarın yeni rejim inşasında çok daha keskin ve -belki de son şansları olduğunu bildiklerinden- gözü kara bir keyfiyetle uygulanıyor.”
Yazar, iktidarın gözü kara uygulamalarından söz ettiğine göre ortada keyfi davranma durumu var. Keyfilikte herhangi bir ölçüte ve kurala uyma zorunluluğu yoktur. Bu durumu anlatmak için kullanılması gereken doğru sözcük ise “keyfiyet” değil “keyfilik”tir. Çünkü -daha önce birkaç kez açıkladığımız gibi- “keyfiyet”in Türkçe Sözlük’teki karşılığı “nitelik”tir.
* * *
OLAY OKUYANLAR!
Şöyle sözler işitiyoruz bugünlerde:
“Ben bu olayı şöyle okuyorum.”
Olay okunur mu yorumlanır mı?
Olay okuyanlar, inanın Türkçenin canına da okuyorlar!
HAFTANIN ŞİİRİ
YAKINDIR!
Korkuyorlar, korkacaklar, korksunlar
Geliyoruz, geleceğiz yakındır
Kim nerede ne işliyor hepsini
Biliyoruz, bileceğiz yakındır!
Bölüşmüşler memleketin varını
Gelsin hele bekliyoruz yarını
Elimizin nasır balyozlarını
Başlarına çalacağız yakındır!
Din alıp satmaya vermişler hızı
Hele şu ağalık başlıca sızı
Horlanıp savrulan haklarımızı
Fitil fitil alacağız yakındır!
Eridi yokuşlar, yöneldik düze
Boşuna bu çaba, bu engel bize
İşçi, köylü kendi Meclisimize
Biz kendimiz dolacağız yakındır!
Aç ölürüz, tok yaşarlar bu neden?
Yıkılsın bu hale hükümet eden
Şura Doğu, şura Batı demeden
Güvercinler salacağız yakındır!
ÂŞIK İHSANİ