Ankara Ulus semtinde kalabalık olmayan bir caddede yürüyordum. Birden önüme giyinişi bozuk biri çıktı:
“Beş lira ver!” dedi. Bu pahalı dönemde adama acıdım. Sıkıntısı vardı demek.
Çıkardım on lira uzattım. Biraz sonra arkamdan koşarak yetişti:
“Senden beş lira istedim. Sen tutuyorsun bana on lira veriyorsun! Al şu üstünü!”
Bu yaşadığım beni uzun uzun düşündürdü. Bizim gerçek dilencimiz böyledir. Gel de böyle bir dilencinin yanına dolar dilenen, IBAN yazan dilenciyi koy! Taklitlerinden sakınınız!
Bir zamanlar bizde fabrika ürünlerinin üstüne “Türk Malı Taklitlerinden Sakınınız” yazısı konulurdu. Bu yazı onun bir tür garanti belgesi sayılırdı.
Artık günümüzde aklınıza ne gelirse, her şeyin ama her şeyin taklidi yapılıyor. Halk müziğinin usta sanatçısı Musa Eroğlu’na yıllar önce sorulmuştu:
“Sizin reklamınız neden yok?”
Büyük sanatçı şu yanıtı vermişti:
“Tereyağının reklamını bir yerde gözdünüz mü?”
Şimdi durum değişti; taklit tereyağının bile reklamı yapılır oldu! Siyaset yapanlara bakınız. İçlerinde çok sayıda taklit ulusalcıyı göreceksiniz! Ulusalcılık önce tam bağımsızlık içerir. Bu taklitçiler tam tersini savunurken bir de ‘’ulusalcıyız’’ derler. En büyük ulusalcı olan Atatürk’e demediklerini bırakmazlar! Sonra da zeytinyağı gibi hep suyun üstüne çıkarlar.
Taklit eden değil, taklit edilen başarılıdır. İnanılması zor ama bu ülkede Atatürk taklitçilerinin sayısı bilinmiyor! Başı dara düşen Atatürk taklidi yapıyor. Kişiliği olmayan başkasını taklit eder.
“Tutumlu” olduklarını söyleyenlere, tutumluluk dersi verenlere bakınız! Yazlık, kışlık saraylar, köşkler! En pahalı ulaşım araçları! Kuş sütü bile bulunan sofralar! Paraya para demeyenler! Bir eli yağda, bir eli balda olanlar! Tüm bunların ucuz ekmek kuyruğunda olanlara tutum dersi vermelerine ne demeli?
Siz siz olun her şeyin taklitlerinden sakınınız! Karga bülbüle özendiği için kendi sesini bile unutmuştur.