“Maganda” deyince halk arasında en çok, düğünde havaya ateş etmek niyetiyle cana kastedenler anlaşılır. İkinci sırada ise alkolün dozunu kaçırıp, sağa sola bulaşanlar gündeme gelir. Oysa en tehlikelisi ve yukarıdaki iki örneği de içinde barındıran trafik magandalarını ilk sıraya koymak gerekir.
Adam altındaki aracı silah olarak görmekte ve o silahı cesaretle kullanmak üzere de alkol takviyesi yapmaktadır. Yani düşünerek, tasarlayarak cana kastedeceğini, en azından bunun kuvvetli ihtimal olduğunu kişi önceden bilmektedir.
Düşünebiliyor musunuz; böyle bir psikopatın her an yolunuza çıkacağı ihtimal dâhilindedir. Elbette piyangonun kime isabet edeceği bilinmez ama ya size çıkarsa?
Bu bakımdan mücadele edilecekse topyekûn olması gerekir.
İstanbul ilinde belli güzergâhlar bu magandaların yarış pistidir. Bağdat Caddesi ve onun paraleli olan sahil yolu bunlara serbesttir. Trafik görevlileri kızmasınlar ama usulden olan kontrollerle mücadele kazanılmaz. Gezici değil, kalıcı kontrol bölgeleri ile hem netice almak hem de hazineye büyük gelir kazandırmak mümkündür.
Vallahi makbuz kesmeye yetişemezsiniz. Daha ne istiyorsunuz?
Sık tekrar halinde ehliyete el koyma ve demir parmaklıklar arkasında konaklatma da uygulamaların devamı olmalıdır. Yani bunlarla mücadelede eksik nokta kalmamalıdır.
Çırağan Caddesi dar ve ağaçlıklı bir yoldur. Yukarda belirttiğim yollar gibi yarışa da müsait değildir. Zira hem otel tarafından hem diğer taraftan katılımı fazla olan ve 24 saat yaşayan bir caddedir. Üstelik alkol tüketiminin rekor kırdığı bütün eğlence mekânları bu yol üzerindedir. Akşam saatlerinden itibaren ayık insana rastlamak düşük ihtimaldir. O zaman buraya da sabit kontrol noktaları koymak gerekmez mi?
O pahalı arabalara el koymaya devletin gücü yetmez mi?
“Benim kim olduğumu biliyor musun?” küstahlığına karşı polisin elini güçlendirmek o kadar zor mu?
Bir şahsın aynı güzergâhta 10 yıl içinde 2 defa kaldırıma çıkması tesadüf müdür? Trafik sicilinde 28 kayıt bulunması, toplam 2 yıl 6 ay ehliyetine el konması özel takibi gerektirmez mi?
İstanbul ilinde bu şekilde bolca trafik suçuna bulaşmış, fazlaca sürücü olduğu biliniyor. Adi suç sabıkalısı nasıl takip ediliyorsa, trafik sabıkalısı da yakından takip edilmelidir. Cezaları katlanarak artırılmalıdır.
Verilen cezalara gelince; normal trafik kazalarını, bu cinayet girişimlerinden ayırmak gerekmektedir. Zira ikincisinin bana göre trafik suçu ile ilgisi yoktur. Adı üstünde, insani hataya “kaza” diyoruz. Göz göre göre gelene ise “cinayet” demek gerekiyor. Ve dosyayı da buna uygun düzenlemek daha uygun düşüyor.
Gencecik polis görev başında şehit oluyor, karşıdan gelen savunma ise “emniyet kemerini taksaydı ölmezdi” oluyor. Bunu ben düğün magandasının, işlediği cinayetten sonra maktul için “çelik yelek taksaydı ölmezdi” demesine benzetiyorum.
Almanya’da hatırı sayılır yoğunlukta vatandaşımız var. Onlara sorarak, insan hayatını bu kadar ucuzlatan olaylara şahit olup olmadıkları öğrenilebilir.
Merak edenlere ben söyleyeyim; bu psikopatlar teşebbüsü bile akıllarından geçiremezler. Zira ellerini kollarını bağlayan kamu gücünün derecesini iyi bilirler.
Örneğin bizde çok yapılan ve önemli bir cezai karşılığı olmayan ‘kırmızı ışıkta geçme’ olayı Almanya’da gerçekleşse ne olur? Bakın en basitinden başladık.
Hem de bu olay gece 03.00 sularında gerçekleşsin ve ortalarda kimseler olmasın. Otomatik çekilen fotoğraf eşliğindeki cezalar:
1- Trafik para cezası 1000 Euro,
2- Trafik puan cezası,
3- İki haftalık trafik eğitimi uygulaması,
4- Bir hafta boyunca psikolojik destek eğitimi,
5- Gözlerinde problem olma ihtimaline karşı 3 gün boyunca muayene,
6- Üç ay boyunca trafikte gözetim altında tutma.
Zaman kaybını ve bütün bu desteklerin parasal karşılığını düşünebiliyor musunuz?
Biraz daha ağırlaştıralım; trafikte 1,1 promilden fazla alkollü araç kullanırken yakalandıysanız, 1 ila 2 aylık maaşınızı ceza olarak teslim edeceksiniz ve 6 ay ehliyetinize el konacaktır (+3 ceza puanı). Yani evinize 2 ay boyunca 1 kuruş götüremeyeceksiniz demektir.
İsveç, dünyada en az ölümlü trafik kazasının yaşandığı ülkedir. Sebebi mi?
Alkollü araç kullanmanın ve aşırı hız yapmanın, ‘silahla adam yaralamak’ sayılması, sürücü ehliyetinin ya ömür boyu elinden alınması ya da hapis cezasını da içeren ağır cezalar verilmesidir.
Sonuçta; can yakmadan, can yakanların eylemine engel olamazsınız.