Süfyan Kızılarslan / Ajans Bizim – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Tarımsal üretimimizi değişen iklime göre yeniden şekillendirmemiz gerekiyor” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Dünya Meteoroloji Örgütü raporlarına göre, küresel ısınmanın rekor seviyelere ulaştığını ve buna bağlı doğal felaketlerin etkisini sürdüreceğini kaydetti.
Akdeniz çanağında yer alan Türkiye’nin iklim değişikliğinden zarar görecek ülkelerin başında geldiğini belirterek, 2020-2021 sezonunda yaşadığımız aşırı kuraklığın olumsuz etkilerin hala devam ettiğini ifade etti. Bayraktar, şunları söyledi:
“Türkiye’de tarımsal üretim, iklimdeki bu değişimlerden her geçen gün daha fazla etkileniyor. Çiftçilerimiz de bu değişim ve farklılıklara uyum sağlamakta oldukça zorluk çekiyor.
Yağışlar mevsim normallerine göre yetersiz kalırken, olması beklenen yağışlarda tarımsal üretim için beklenen aylarda gerçekleşmiyor. Kış aylarında bazı yıllar kar yağışı görülmezken, bazı yıllar normallerin üzerinde gerçekleşiyor. Ayrıca, son yıllarda sonbahar aylarında gelmeyen yağışlar, yaz aylarında sel ve su baskınları oluşturacak düzeye ulaşıyor. Artık tarımsal üretimimizi değişen iklime göre yeniden şekillendirmemiz gerekiyor.
2022-2023 yılı tarımsal üretim ve pazarlama dönemi ekim ayı itibarıyla başladı. Başta kışlık hububat olmak üzere, bazı baklagiller, kanola ve bazı sebzelerin ekimleri yapılıyor.
‘Kuraklık riski arttı’
Ülkemiz için temel ürünlerden buğday ve arpanın yer aldığı hububat ekimi, eylül ayının son haftası itibarıyla başlarken ülke genelinde ekimler ekim ayında yoğunlaşıyor.
Ziraat odalarımızdan aldığımız bilgilere göre özellikle kuruda yetiştirdiğimiz ürünler için önemli bir faktör olan Ekim ayı yağışları yetersiz kalırken, bu durum kuraklık riskini artırdı.
Sonbahar aylarında gerçekleşen yağışları artık eskisi kadar göremiyoruz. Ülkemizde değişen iklimin yeni özelliklerinden biri sonbahar yağışlarının yetersizliği ve sıcaklıkların normallerin üzerinde seyretmesidir. 2019 yılından bu yana eylül, ekim ve kasım ayları yağışları normallerin altında gerçekleşiyor. 2022 Eylül ayı raporlarında da durum değişmedi.”
Bayraktar, yağışların, Türkiye genelinde yüzde 38 azaldığını, Akdeniz hariç tüm bölgelerde normalinin altında yağış kaydedildiğini bildirdi. Güneydoğu Anadolu bölgesinde 22 dereceye varan sıcaklıklar görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
“Toplam 60 ilde hububat ve diğer kışlık ekimler için yeterli yağış gerçekleşmedi. Birçok üreticimiz ekimlerini erteledi. Ekim yapabilmek için yağış bekliyor. Çiftçilerimiz çoğu ilde toprak tava gelmeden kuruya ekimini yaptı. Sulama imkânı olan ise sulama yaptı. Daha fazla beklemek istemeyen üreticilerimiz de yağış olmasa dahi, ‘tohum ambarda duracağına toprakta dursun’ diyerek bugünlerde ekimini yapıyor. Hububat ekiminin yapıldığı tarım alanlarında önümüzdeki günlerde beklenen yağışın gerçekleşmemesi durumunda tohumlarda çürüme riski oluşacaktır.
Marmara Bölgesinde eylül ayı sonunda ekimi yapılan kanola, yetersiz yağışlar sonucu çıkış yapamadı. Kanola üreticisi çiftçilerimiz ise tarlasını bozmak zorunda kaldı.
‘Üreticiler iklim koşullarına karşı desteklenmeli’
Güneydoğu Anadolu bölgesinde iki yıldır kuraklık yaşanıyor. Hububatta ve kırmızı mercimekte önemli verim düşüklükleri oldu. Bölgede bu yıl da halen yağış olmaması çiftçilerimizde benzer bir durumla karşı karşıya kalma endişesi yarattı. Hububat ekimi sonrası kasım ve aralık aylarında yağış olmaması halinde hububatta önemli verim kayıpları yaşanabilir.
Üreticilerimizin değişen iklime uyumlu üretim yapabilmesi ve gelir elde edebilmesi için değişen iklim koşullarına karşı üreticilerimiz desteklenmelidir.
Kuraklık verim sigortasında devlet desteği devam etmeli ve prim miktarları artırılmamalıdır. Çiftçimizin kuraklık verim sigortasına olan talebini artırmak için hasar tespitleri hassasiyetle yapılmalıdır.
Çiftçimiz kuraklık afetiyle karşılaştığında aldığı tazminat, zararını karşılamalıdır. Bölge bazında kuraklığa ve soğuğa dayanıklı tohum çeşitleri daha fazla geliştirilmelidir. Hastalıklara dayanıklı çeşitlerin de kullanım alanları yaygınlaştırılmalıdır. Basınçlı sulama imkanlarının artırılması sağlanmalı ve sulama maliyetleri düşürülmelidir.”