Virüsten korunma yollarını tıp uzmanları anlatıyor. Biz de kendi işimizi yapalım ve virüs kadar tehlikeli olan fırsatçılardan korunmanın yollarını anlatmaya çalışalım.
Önce anlamsız şekilde toplu alışverişe yönelen halkımıza sormak gerekiyor;
Acaba haklı gerekçeleri nelerdir?
Ülkede yokluğu çekilen herhangi bir gıda ürünü mü var?
Hadi temizlik, hijyen ürünleri ve medikal korunma sağlayan ürün gruplarının talebindeki artışı anlayabiliriz ama ya diğerleri…
Ancak bu kategoride bile şöyle bir sorun var. Üreticilerin önemli bir kısmı her fırsatı değerlendirme alışkanlığına sahipler. Hatırlayalım, 2018 Ağustos-Eylül aylarında döviz kurunun geçici oynaklığını anında değerlendirmişler ve belki de yüksek kurdan hiç üretim yapmadıkları halde fiyatları çıkarttıkları yerde bırakmışlardı. Bugüne kadar sık yapılan büyük indirimlerin bir sebebi de budur.
Yani indirimli fiyatlar, esasında olması gereken normal raf fiyatlarıdır.
Dolayısıyla virüs kadar, fırsatçılardan da korunma zamanıdır!
Eczanelerde ve marketlerde kolonya kalmamıştır. Bunu normal kabul edebiliriz. Ancak kolonya üreticilerinde zam hazırlığı olduğunu, hatta iskontoların kaldırıldığını duyuyorum. Örneğin yüzde 15 iskontonun kalkmasını ve üzerine de yüzde 20 zam yapılmasını hangi gerekçeye bağlayacaklarını da merak ediyorum. Önümüzdeki haftalarda bunu da netleştiririz.
Diğer temel gıda maddelerine hücumun ise anlamlı bir tarafı yoktur.
Üstelik boşu boşuna enflasyonu artırır ve tüketici kendi silahı ile vurulur!
Uzun vadede perakendeciye de tedarikçiye de bir faydası olmaz. Zira evlerde depolanan ürün tüketilmeden yeni alıma sıra gelmez.
Piyasa istikrarsızlaştığı ile kalır.
Raflara hücumun, tıbben korunma tedbirleriyle de uyumu yoktur. Zira kalabalık ortamlarda kısa mesafeli (1 metreden az) karşılaşmaların risk içerdiği sık sık söyleniyor. Aradığını bulamama endişesi ile market içinde sıkışarak risk üstlenmek, “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” olmuyor mu?
Öncelik virüsten korunmak değil mi?
Ülkedeki panik havasından çıkar sağlamaya çalışan bazı satıcılar ise internet üzerinden sattıkları ürünlere astronomik zamlar uyguladılar. 50 liralık ürünler 250 lira oldu. Cesarete bakar mısınız?
İspatlı delilli her şey ekranda iken, topun nasıl ortada bırakıldığını anlatayım!
Online satış sitesi diyor ki; “Fiyatları biz belirlemiyoruz, buna rağmen haksız fiyatlandırmalara karşı tedbir alıyoruz.”
Üretici diyor ki; “Bazı internet sitelerinde aracı firmalar tarafından satışa sunulan ürünlerimizin fiyatları doğru değildir. Bu fiyatlara itibar etmeyiniz.”
Top ortada kaldı mı? Hayır, onlar öyle zannediyorlar. Satıcı sorumlu değil, üretici sorumlu değil, peki cinayeti kim işledi?
E- ticaret şirketi bu işten o kadar kolay sıyrılamaz, sorumluluğu vardır. Geçmişte amazon.com karaborsa yüzünden bir milyon ürünü listeden çıkartmıştı. Bizde ise eleme için tüketici ihbarı bekleniyor!
Üreticiye gelince; marketin kaça sattığını takip edip, e-ticaret satıcısını serbest bırakmak anlamlı değildir. Marka sahibinin fiyat istikrarını sağlamak asli görevidir. Tedarik zincirinde bozuk halkayı bulması ve yetkili mercilere bildirmesi de görevidir. Bunlar olmasa bile; faili bulmak, denetimi yapanın sadece 10 dakikasını alır, nefes kesecek cezayı uygulaması ise 5 dakikasını…
Peki ceza ne olmalı?
Daha çok taze ve düne ait Fransa’dan bir haber var. Korona virüsün yaygın olduğu Beauvais kentinde 59 yaşındaki bir şahıs, internet üzerinden fahiş fiyatla maske ve sıvı madde satışı yaptığının tespit edilmesi üzerine çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.
Bizde de aynısı uygulanmalıdır. Zira karaborsacıyı para cezası kesmez!
Kriz dönemlerini defalarca yaşamış bir kişi olarak böyle zamanlarda perakendeciden önce spotçu piyasaya mal kaydığını ve piyasayı onların kurduğunu çok yaşadık. Şimdiden uyarayım dedim!
Perakende zincirlere de önemli görevler düşüyor. Anormal zam talebiyle gelen tedarikçinin teklifi kabul edilmemelidir. Bu gerekçeyle mal vermeyeni veya sevkiyatı keseni, son kesilen fatura ve yeni fiyat teklifi ile birlikte ilgili Bakanlığa bildirmelidirler. Serbest piyasa ekonomisinin de sınırları vardır.
“Bir kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.”
Koronavirüs fırsatçılarına karşı MASAK tarafından yapılan açıklamada;
“Kamuoyunun dikkatine,
Bakanlığımızca 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 231/c maddesi uyarınca koronavirüs hastalığı gerekçe gösterilerek bazı gıdalar, temel ihtiyaç maddeleri, hijyen ürünleri ve bazı tıbbi ekipmanlar ile ilgili olarak haksız fiyat artışı ve stokçuluk yapmak suretiyle haksız kazanç elde eden firmalar hakkında re’sen inceleme başlatılmıştır.
Bu itibarla, ülkemizin ekonomik güvenliğine yönelik her türlü tehdide karşı kararlılıkla mücadele edilecektir. Kamuoyuna saygı ile arz olunur” ifadeleri kullanıldı.
Sosyal medyada; halkı endişeye sevk etme ve panik yaratma amaçlı paylaşımlar yapan kara propaganda lobileri ile de mücadele ihtiyacı var. Bunun için ülkesini seven bütün farklı görüş temsilcilerinin birlikte hareketi gerekiyor.
Çok beğendiğim bir sözle bitireyim.
Show TV ana haber sunucusu Ece Üner, Türkiye’de ilk korona virüs vakasının tespit edilmesinin ardından, fahiş fiyat artışlarına dikkat çekerek, “Sorsan hepimiz Müslümanız. Ama gel gör ki; namaz 5 vakit, ahlak 24 saat farz. İhbar edin, bu bizim vatandaşlık sorumluluğumuz” dedi.
Katılmamak mümkün mü?
Tüketici olarak fırsatçıları bildirelim:
Gıda İhbar Hattı: ALO 174
TC Ticaret Bakanlığı: ALO 175
TC Ticaret Bakanlığı WhatsApp İhbar Hattı: 0501 174 01 74
En kısa zamanda bu olumsuz tablodan kurtulmak dileğiyle…