Saim Tokaçoğlu / Bizhaberiz – Hürriyet Gazetesi’nin Okur Temsilcisi Faruk bildirici, köşesinde “Yazılmamış habere ihtar” başlığıyla Hürriyet’e gönderilen bir ihtarnameye yer verdi. Böylece Ahmet Şık’ın yazılmamış kitabına toplatma kararından sonra “Yazılmamış habere ihtar” da gönderilmiş oldu.
Ümraniye Erdem Hastanesi’nde doğum sırasında yaşanan bir enfeksiyon sonucu Yusuf Görgülü hem eşini hem yeni doğmuş bebeğini kaybetmişti. Yusuf Görgülü, hastane yetkilileri hakkında Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuş, Ümraniye Erdem Hastanesi hakkında da tazminat davası açmıştı.
Hürriyet Gazetesi muhabiri Fırat Alkaç, gazetecilik refleksiyle Ümraniye Erdem Hastanesi’nin yetkilileriyle de görüşmek, haklarındaki iddialarla ilgili düşüncelerini almak istemişti. Ancak hastane yetkilileri Fırat Alkaç’a bilgi vermek yerine, avukatları aracılığıyla Hürriyet Gazetesi’ne “ihtarname” göndermeyi uygun görmüşler. İhtarnamede, Hürriyet Gazetesi’ne adeta haberi yapmaması için “akıllı olun” mesajı niteliğinde “haberin yapılması ve hastanemizin toplum nazarında itibarsızlaştırılması halinde Hürriyet gazetesi hakkında yasal yollara başvuracağımızı ihtaren bildiririz.” vurgusu da yapılıyor.
Hürriyet Gazetesi, gazetecilik adına doğru olanı yaptı ve Fırat Alkaç 15 Mayıs günü “Doğumda hijyen davası/Önce bebeğim sonra karım öldü” başlığıyla haberini yayınladı.
Faruk Bildirici’nin gazetecilik etiği adına ders niteliğindeki yazısı:
“Yazılmamış habere ihtar
Muhabir arkadaşlarımızdan Fırat Alkaç, 7 Mayıs’ta Ümraniye Erdem Hastanesi yetkililerini aradı.
Doğum sırasında yaşanan bir enfeksiyon sonucu hem eşini hem de yeni doğmuş bebeğini kaybeden Yusuf Görgülü, hastane yetkilileri hakkında Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuştu. Hastane hakkında tazminat davası da açmıştı.
Hastane yetkilileri, Alkaç’a bilgi vermedi, hasta yakınının iddiasını yanıtlamadı. Ardından görülmedik bir yönteme başvurarak, avukatlar aracılığıyla Hürriyet’e bir “ihtarname” gönderdiler:
“… Fırat Alkaç tarafından müvekkilim Erdem Hastanesi aranmış, 2015 Ağustos ayında yaşanan talihsiz bir olay ile ilgili haber yapacağını ve haberle ilgili bizlerin de görüşlerini almak istediğini beyan etmiştir.
Muhabirinizin bahsetmiş olduğu olay ile ilgili olarak adli makamlarca tarafımıza intikal ettirilmiş bir belge bulunmamaktadır. İdari makamlarca yapılan soruşturma sonucunda hastanemizin konu ile ilişkin kusurluluğuna ait rapor da bulunmamaktadır.
Böyle bir durumda, söz konusu haberin asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, tek taraflı beyana dayanarak yapılacak haberin de gazetecilik meslek etiğine aykırı olduğu aşikârdır. Haberin hastanemizin itibarını sarsmak amacıyla yapıldığı ortadadır, haberin yapılması ve hastanemizin toplum nazarında itibarsızlaştırılması halinde Hürriyet gazetesi hakkında yasal yollara başvuracağımızı ihtaren bildiririz.”
Son zamanlarda haberlerin “maksatlı” olduğunu söyleyen siyasetçilere sık rastlar olmuştuk ama böylesi ilk kez oluyor. Yazılmamış bir haberin niyetiyle ilgili suçlamada bulunuluyor; yargıya başvurma tehdidinde bulunuluyor.
Bir hastane hakkında savcılığa intikal etmiş bir iddia varsa bunun yazılmasından doğal ne olabilir? Kaldı ki, Alkaç, suç duyurusuyla ilgili belgeleri alınca sadece hasta yakınının suçlamalarıyla hastaneyi suçlu gösteren peşin hükümlü bir haber de yazmıyor; kendilerini arayıp iddiaya karşı yanıtlarını almak istiyor.
Bir hastanenin itibarı, son derece doğru biçimde yürütülen bir gazetecilik faaliyetine karşı böyle “ihtarname” göndererek korunmaz. Anlaşılan bu yöneticiler, ne halkla ilişkilerden anlıyorlar ne de gazeteciliğin ne olduğunun farkındalar.
Hürriyet ne yaptı, hastanenin tehdit kokan bu ihtarı karşısında? Tabii ki, olayı araştıran Fırat Alkaç haberini yazdı. Hürriyet de 15 Mayıs günü “Doğumda hijyen davası/Önce bebeğim sonra karım öldü” başlığıyla yayınladı haberi. Elbette hastane yöneticilerinin iddiaları reddettiği bilgisini de ekleyerek…”