Dilbilgisi, dillerin yasalarını, kurallarını saptayan bilim dalıdır. Dilbilgisinin önemli bir bölümünü oluşturan Anlambilim ise bir dilin sözcüklerinin süreç içinde geçirdiği değişimleri ve kazandığı yeni anlamları inceler.
Diller ne denli katı kurallı, sıkıdüzenli yapılar olsalar da tüm canlı varlıklar gibi onlar da bazen kuralları esnetmeyi, hatta çiğnemeyi severler!
Bu haftanın sorusu ve konusu, kuraldışı sözcüklerle ilgili. Konuyu önümüze koyan ise Sayın Dr. M. Halit Umar. İçten bir seslenişle yazılmış mektubundan anladığıma göre, aramıza yeni katılmış bir arkadaşımız. Öyleyse kendisine “hoş geldiniz” diyelim öncelikle. Sonra da mektubunu okumaya başlayalım:
“Kuşadası’ndan merhabalar,
‘Sert Ünsüz Yumuşaması’ başlıklı eğitici yazınızı ilgiyle okudum. Yollarımızın bugün BirGün ile kesişmesi güzel ama çok geç kalmış bir tanışma oldu sanki. Bundan kendi adıma esef ettim. ‘Benden de yaşlı değildir’ derken, merakla okuduğum biyografinize göre aramızda üç yaş gibi, kesinlikle önemsenmesi gerektiğine inandığım yılların olduğunu gördüm. Bu durumda, ‘Merhaba Sevgili Attila Ağabey’ diye seslenmem gerekiyor size.
Kuşkusuz dildeki kurallar çok önemlidir. Uyulması, dile duyulan saygı gereğidir. Saygın gazetelerden beklenen de budur. Uyarılarınızı haklı bulduğumu vurgulamak isterim.
Öğrenmeye çalıştığım yabancı dillerde kuraldışılığın neredeyse insanı bezdirecek ölçülere varışı dikkatimi çekmiştir. Bu açıdan bakıldığında dilimiz son derece düzenlidir, ses temelinde şekil bulmuş kurallara dayalıdır. Sert ünsüz yumuşamasında çift anlamlı sözcükler doğal olarak kuraldışıdırlar. Çünkü kullanıma göre anlamları da değişir. ‘Tokat’ örneğinde olduğu gibi.
Beni düşündüren ve sormak istediğim konu, sert ünsüz yumuşamasına aykırı duran sözcüklerdir. Dilimizde bu tür sözcüklerin çok sayıda olmadığına inanıyorum. Bunları bulmanın ve öğrenmenin bir yola var mıdır?
‘Eyleme beni, göçüm yine bir hiçedir’ dizesi örneğini de ekleyip sevgilerimi sunuyorum.
Hoş kalın.”
KURALDIŞI SÖZCÜKLER
Hepimiz okul yıllarımızdan biliriz: Dilbilgisi kuralları soyut ve sıkıcıdır. Bunları akılda tutmak da çok kolay değildir. O yüzden bu köşeyi dilbilgisi kurallarına boğarak okurları bunaltmak istemem. Ama Sayın Umar’ın sorusunu da bir biçimde yanıtlamamız gerekiyor. Öyleyse “ünlü-ünsüz” ayrımından başlayalım söze…
Ses yolunda bir engelle karşılaşmadan çıkan seslere dilbilgisinde “ünlü” deniyor. Engele takılanlar ise “ünsüz” diye adlandırılıyor. Bunlar da ses tellerinin titreşimine göre “sert” ve “yumuşak” diye ikiye ayrılıyor. Ama yetmiyor! Ses yolundaki oluşma durumuna göre de “sürekli” ve “süreksiz” olarak ayrışıyorlar…
Türkçe kökenli sözcüklerin sonunda “b, c, d, g”ünsüzleri bulunmaz. Ancak ses benzerliği olan kimi sözcüklerde anlam karışıklığı olmaması için bu kural işlemez. Örnek vermek gerekirse ad – at // od – ot // hac – haç // had – hat // sac – saç gibisözcükleri bu bağlamda sayabiliriz.
Yukarıdaki örnekleri biraz daha açmakta yarar var:
“İsim” anlamındaki “ad” sözcüğünün binek hayvanı “at” ile karışmaması için böyle bir ayırım gerekiyor. Bitki anlamındaki “ot” ile ateş anlamındaki “od” da benzer durumdadır. Bir dinsel görev olan “hac” ile Hıristiyanlığın simgesi “haç”ın ya da yassı demir anlamındaki “sac” ile baştaki kıl anlamındaki “saç”ın; sınır anlamındaki “had” ile çizgi anlamındaki “hat”ın karışmaması ancak bu yolla sağlanabiliyor.
BAŞKA AYRIKSILAR
Ayrıca süreksiz sert ünsüzlerden biriyle kapanan çoğu tek seslemli sözcükler de ünlü ile başlayan ek aldıklarında yumuşamaya uğramaz. Örneğin “sap” sözcüğü “-i” ünlüsüyle bittiğinde “sabı” olmaz, “sapı” biçiminde yazılır. “Yat” sözcüğü için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Ama okurumuzun aktardığı dizede geçen “göç” ve “hiç” sözcükleri “sert ünsüz yumuşaması”na uğramazken, sözgelimi “güç” sözcüğü ünlü ile başlayan bir ek aldığında yumuşuyor!
Süreksiz sert ünsüzlerinden “t” ve “k” ile biten yabancı kökenli sözcükler de ünlü ile başlayan ek aldıklarında yumuşamaz. Örneğin “hürriyet” ve “cumhuriyet” sözcükleri sert sessiz yumuşamasına girmez. “Ahlak, blok, evrak, hukuk, ittifak”sözcükleri de böyledir. Bu sözcükler ünlüyle başlayan ek aldıklarında, sondaki sert ünsüzler olduğu gibi kalır. Ama bu kuralı bilmeyenler, özellikle “blok”, “hukuk”, “evrak” sözcüklerinin yazımında yanılgıya düşerek “bloğu”, “hukuğu”, “evrağı” diye yazıyorlar.
Başta da söylediğim gibi hayli çetrefil bir konu bu. İyisi mi kafanızı daha fazla karıştırmadan burada keseyim!
Bilmiyorum, değerli okurumuzun sorusuna yanıt olabildi mi yukarıdaki açıklamalar…
* * *
HAFTANIN NOTU
İyi ki BirGün var!
Gazetemiz BirGün, 14 Nisan’da 19. yaşına girdi. Bu akşam İstanbul’da, “Dostların arasında / Güneşin sofrasında” buluşacak yazarlarımız, okurlarımız, destekçilerimiz…
Bugüne ulaşmak kolay olmadı elbet. Taşlı dikenli yolları aşmak zorunda kaldı arkadaşlarımız. Ama herkesi şaşırtan bir direnç ve kararlılık sergilediler. Her biri, görev sırası kendilerine geldiğinde sorumluluk üstlenip “karanfil elden ele” diyerek bugünlere ulaştırdılar gazetemizi. Bu başarı öyküsünün kahramanlarına selam olsun!
Geride kalan on sekiz yılın en az on yılında ben de bu onurlu çabanın, devrimci imecenin parçası olabildiğim için sevinçliyim. Değil mi ki dayanışmadır yakışan bize! Çorbada tuzumuz olmuşsa ne mutlu!
İyi ki BirGün var, BirGün’ün vefalı okurları var…
Nice yıllara ve yaşasın dayanışma!