Başlıktaki ifade bana ait değil; sektörün tam merkezindeki Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik’e aittir.
Çelik diyor ki; “Ramazan ayında hemen her ürüne zam yapan fırsatçılar var. Ramazan’da kırmızı ette arz sıkıntısı olmamasına rağmen fiyatları artırmak isteyen fırsatçılara karşı önlem alınması gerekiyor.”
Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkan Vekili Osman Yardımcı ise, Ocak ayı içinde yaptığı açıklamada; “Ramazana iki ay olmasına rağmen et fiyatlarının artması için spekülatörlük yapanlar var. Ramazan bitene kadar elimizden geldiğince kırmızı ete zam yapmayacağız.” demişti. Arkasından fiyat artışları yağmur gibi geldi.
Geçtiğimiz Kasım ayında kaleme aldığım, “Kırmızı et sorunu ne olacak?” başlıklı yazımda karkas ve kırmızı et çeşitlerinin Almanya- Türkiye fiyatlarını euro bazında kıyaslamıştım. Esasen satınalma gücü farklılığını dikkate alınca böyle bir kıyaslama yapmak abesle iştigal etmektir. Zira her yerel paranın 1 birim olarak mukayese edilmesi gerekirdi. Buna rağmen ben böyle yaparak ulaştığım tuhaf sonuçlar daha kolay anlaşılsın istedim. Bizim fiyatlar euro bazında bile daha yüksek çıkmıştı. O günden bugüne kadar hızını alamayanlar, maliyet artışı gerekçesi ile fiyatları tırmandırmaya devam ettiler.
Böylece Almanya’daki fiyatlarda önemli bir artış olmamasına, euro kurunda bir sıçrama yaşanmamasına rağmen bizdeki fiyatlar uçtu gitti…
Karkas etin fiyatı Ocak 2022’de 59.94 TL iken, 2023 Ocak ayında 126.87 TL olup, yıllık artış oranı yüzde 111,66’dır. Sadece son 2.5 ayda karkas ete gelen yüzde 39 artış ile fiyat 176.21 TL’ye (8.68 euro) ulaşmıştır. (Kaynak: UKON)
Almanya karkas fiyatı ise 6 euro civarındadır (120 TL).
Ocak ayından bu yana yüzde 45 fiyat artışı gören dana kıyma 270 TL’ye (13.30 euro) yükseldi. Dana kıymanın Almanya’daki fiyatı 10 euro dur (203 TL).
Dana kuşbaşı fiyatımız ortalama 300 TL iken (14.78 euro), Almanya fiyatı ortalama 13 euro dur (264 TL). Dana antrikot fiyatımız ortalama 350 TL (17.24 euro) iken, Almanya fiyatı ortalama 16 euro dur (325 TL).
Şimdi buradan soruyorum;
Hani hep maliyet artışından ve enflasyon belasından dem vuruyoruz ya, bıraktık TL’yi, her şeyin euro ile alınıp euro ile satıldığını varsayıyoruz. Yetkili birisi bize bu fahiş fiyatların bir maliyet dökümünü çıkarabilir mi?
Artık bizim tüketiciye göre 4 kat fazla kişibaşı gelire sahip olan Alman tüketici ile kıyaslamayı bir tarafa bıraktık. Yani her iki tarafta da, “mevcut gelir ile ne kadar et alınabilir?” konusuna girmeye ihtiyaç kalmadı. Zira tereddüde yer bırakmayacak şekilde her şey net anlaşıldı. Üstelik bizim tarafta aile bütçesi içinde ete ayrılacak pay da kalmadı zaten…
Bazı çevreler bahane olarak depremi gösterme çabasına girdi. Bunun gerçekle ilgisi yoktur. Depremin yaşandığı tarih itibariyle, geçmiş 1 aylık fiyat değişim oranı yüzde 22.4 çıkmıştır. (Kaynak UKON)
Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (ETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Veteriner Dr. Ahmet Yücesan; “Piyasada kırmızı ete gelen zammın ne yaklaşan Ramazan’la ne şap hastalığıyla ne de daha önce yine konuşulduğu gibi depremle hiçbir alakası yoktur. Yılbaşından bugüne yüzde 50 civarında anormal zam gelmiş oldu. Karkas et 170-180 lira arasında toptan satılıyor. Parça etler piyasada 220 liradan 300 liraya kadar satılabiliyor. Alım gücü olarak 300 lira gibi bir rakama etin alınması maalesef biraz zor. Yani olması gerekenin üzerinde bir fiyat var. Köpük veya fahiş fiyat olarak söylenebilir.” diyor.
En ilginç ifade İstanbul Perakendeci Kasaplar Odası Başkanı Aydın Tüfekçi’den geldi. “Şubat’tan beri ette yüzde 40’ı aşan fiyat artışı oluştu. Yem fiyatları çok yüksek. Dolar yerinde duruyor. Benzin yerinde duruyor ama et neye dayanarak artıyor, biz de bunu soruyoruz.” diyor Oda Başkanı…
Bir süre önce süt fiyatlarındaki artışın gerekçesi olarak süt ineklerinin kesilmesi gösteriliyordu. Bu arada et fiyatları da tırmanmaya devam ediyordu. Yani süt arzındaki azalma süt fiyatını artırıyor ama et arzındaki yükseliş et fiyatlarını düşürmüyordu. İnsan aklıyla alay etmek bu olsa gerek!
Şimdi de et üretim miktarının azalması ana sebep gibi gösteriliyor. Demek ki son 2.5 ayda öyle büyük bir düşüş yaşanmış olmalı ki (!) yüzde 50 fiyat artışlarını görmüş oluyoruz. Oysa TÜİK’e göre 2022 yılının tamamında, büyük baş hayvan sayısı bir önceki yıla göre sadece yüzde 5.6 azalmıştır.
Sonra et ile ilişkisi kesilen tüketici sayısı dikkate alınmadan (Ramazan dönemi hariç), sadece üretim düşüşünün etkisi ölçülemez. Nitekim ETBİR Başkanı Ahmet Yücesan tarafından, “2017’de yıllık kişi başı kırmızı et tüketimi 14 kilo iken, bu rakamın 2022’de 7 kiloya düştüğü” açıklanmıştır.
Sonuç olarak; ortada bahaneler üreterek fiyatları tırmandırmanın anlamı yoktur. Her şey ortadadır ve yukarda da görüldüğü gibi bu sadece benim görüşüm de değildir.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, Polonya’dan karkas et, Bosna Hersek’ten kemiksiz et, Uruguay ve Romanya’dan ise kasaplık hayvan ithalatı için sözleşmeler imzalandı ve sevkiyatlar da başladı. Yurt dışında bizim fiyatların çok altında bu kadar çok alternatif bulunabilmesi bile, tek başına mevcut durumu açıklamaya yeter…
Evet, Türkiye’deki mevcut hayvancılık destekleme uygulamalarının daha sağlıklı hale getirilmesi şarttır. ABD ve AB bünyesinde ve hayvancılığın ileri gittiği bütün ülkelerde desteklemenin sürdüğünü defalarca yazdık. Ancak güncel sorunumuz bu değildir. Sapla samanı iyi ayırmanın tam zamanıdır…
Bu saatten sonra evine et götüremeyen tüketicinin, hayvancılığın geleceğini düşünme lüksü olamaz. Zira karın doyurmanın önceliği vardır. Dolayısıyla bu fırsatçıları görmezden gelerek, sırf hükümete vurmak üstüne de söylem geliştirmek doğru olmaz!
İşte yukarda rakamlarla açıkladım, sektör yetkililerini de hakem sandalyesine oturttum. Buradan ‘maliyet zorlaması’ diye bir sonuç çıkıyor mu?