Saç biçimlerinden sürecekleri ojenin rengine kadar karar verdi THY. Belirli bir kilonun üzerine çıktıklarında işten çıkarmakla tehdit etti. 250 gr fazlası olanı işe bile almadı. Velakin topuklu pabuçlular, ayakta nasıl durulacağını iyi bildiklerini gösterdiler. Hava iş kolunda çalışanların grev hakkının ortadan kaldırılması için verilmiş olan önerge daha Meclis’te tartışılmadan yükseltti sesini “uçan memeliler”. Düşük desibelli sesleri mücadelenin coşkusuyla inletti havalimanını. Ki o sesler, bir futbol takımını cezalandırmak için yalnızca kadınlara ve çocuklara maç seyretme izni verildiğinde de inletmişti stadı gönül bağı olan takımları için. Kadın sesi, kadın görüşü bir cezalandırma unsuruydu. Bedenlerinin her parçası üzerinde hak iddia eden işveren, şimdi de grev haklarına göz dikmişti. “Yaşasın onurlu mücadelemiz” diye bağırdılar bütün gün. 305 kişiyi işten çıkardığını ilan etti ben yaptım olducu THY.
12 Eylül referandumunda memura toplu sözleşme hakkının yetmez ama evetçileri muktedirle kol kola gezerken, memur sendikasının önerdiği akademisyenin oyuyla verildi 4+4 zam kararı. Reel ücret kaybı yüzde 35’in üzerindeydi ama olsun. “Erkek” sendika “iki cılız sesli kadın” kadar olamamış mıydı yoksa? Amfibik yaşam memelilere uygun değildi. “Orta yolcu”luk her zaman prim yapmıyordu demek ki.
Kürtaj ve sezaryen yasağı, kadın bedenine uzatırken uzun tırnaklı, kara, kıllı bir örümceğe benzeyen cellat ellerini, kadın merhamet değil, özgürlük talep etti. Elini bedenimden çek! Bedenlerinin çitlenmesine izin vermeyenler, ruhlarının, zihinlerinin ve haklarının gasp edilmesine de izin vermeyeceklerdi elbette. Sarılıp kendi gövdelerine sımsıkı doğurdular yeniden kendilerini ve söke söke aldılar grev haklarını “dik memeliler”.