Bir siyasi parti ana muhalefet görevi üstlenmişse, söylemlerini destekleyen eylemleri de olması gerekmez mi?
Neyi eleştiriyorlarsa parti içinde kendileri yaşıyorlar.
Kapının önü süpürülmeyi beklerken, kapının arkasındakiler de dükkânın önüne seriliyor!
Kısaca, etkisiz ve yetersiz muhalefetin haklı gerekçeleri oluşuyor.
Sandık güvenliğini sağlayabilecek basit bir organizasyonu gerçekleştiremeyen, TÜSİAD kadar yapıcı eleştiri sunamayan, hatta kendi uzmanlık alanlarına dair önerilerde bulunan sade vatandaş kadar üretici olamayan kadrolarla yürüyorlar.
Başarısız olmuş bir Genel Başkanı yerinden kımıldatamıyor, eleştirdikleri siyasi rakiplerden fazla kişiye bağımlı bir siyasi örgüt modelinden öteye geçemiyorlar.
Yolsuzluklarla mücadele konusunda kendilerini ayrı yere koyarlarken, birçok Belediyelerinden şikâyetlerin ardı arkası kesilmiyor.
Olabilir, peki gereğini yapıyorlar mı?
Şimdiye kadar en azından ben rastlamadım.
Üstelik parti içinden iki kişi, Belediye Başkanı olan arkadaşları için tam üç adet kitap yazmışken…
Sakın yapılan hizmetlerin anlatıldığı zannedilmesin!
Kitap kapağı tasarımı, kitabın içeriği kadar önemlidir. Bu bakımdan gözünüzde yapacağınız canlandırmaya katkı sunayım.
Birinci kitabın yazarı Uğur Gedik siyasete CHP Gençlik Kollarında başlamış, CHP Beşiktaş İlçe Başkanlığı görevinde bulunmuş. Eski Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’a danışman olunca da tanık olduğu konuları belgeleriyle birlikte kitaplaştırmış. Kitabın adı “Beşiktaş’ın Hazinedar’ı” olup, kitabın kapağını ise dolarlar süslemiş. 500 sayfalık bu kitabı okudum, ilgi duyanlara tavsiye ederim.
İkinci kitap araştırmacı yazar Ali İzzet Oral’a ait. Yazar aynı zamanda CHP Beşiktaş eski üyesi. Kitabın adı “Beşiktaş böyle yağmalandı” olup, kitabın kapağında ise bir kişi sırtındaki çuvalla resmedilmiş.
İlçede, kitapta yazılanları “duymadım, görmedim” diyen kalmamış, protestolar, şikâyetler almış başını gitmiş.
Peki parti yönetimi ne yapmış?
Sessiz kalmış, karşı cepheye atışa devam etmiş!
Dört yıl Belediye Başkanlığı yapan adı geçen, 3 kitaba sığmazken, parti yetkilileri “acaba orada neler oluyor?” diye hiç merak etmemişler.
Hani “kurumlarda liyakata değer verilmiyor, akraba, eş-dost kadrolara dolduruluyor” eleştirisinin sahipleri var ya, kendi belediyelerindeki yönetici kadrolara ‘kardeş, kayınbirader, kuzen, eş kuzeni ve yakın arkadaş’ atamalarına seyirci kalmışlar.
Hani “İstanbul’u çirkinleştirenler”e eleştiri yönetenler var ya, “acaba bizim içimizde de 4 kat imarı 13 kata çıkartan arkadaşlarımız var mı?” sorusunu kendilerine sormamışlar.
Beşiktaş ilçesi ile ilgili Sabahattin Önkibar’ın köşesinden duyurduğu bir haber daha var. Buyurun:
“Kemal Kılıçdaroğlu haftalar önce Beşiktaş Spor Kulübü Başkanı Fikret Orman’ı arar ve der ki; ‘Beşiktaş ilçesinin Belediye Başkanlığı adaylığına, Büyük Beşiktaş camiası kimi isterse onu getirmeye karar verdik. Bize lütfen isim bildirin.’
Fikret Orman camiadaki istişarelerden sonra şu karşılığı verir: ‘Büyük Beşiktaşlılar olarak bizim adayımız Şafak Mahmutyazıcıoğlu’dur der.”
Bu görüşme gerçek ise literatüre ‘Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday belirleme yöntemi’ olarak geçmelidir. Çünkü çok pratik kullanım imkânı vardır.
Kadıköy’e Fenerbahçe Spor Kulübünden, Bakırköy’e de Galatasaray Spor Kulübünden isimler isteyerek mesele kısa yoldan hallolabilir!
Duymayanlar için aşağıda anlatacağım olay ise şaka değildir. Ben de oldukça geç duydum ama “bu kadar da olmaz” diye tekrar tekrar okudum.
CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay 20 Ekim 2018 tarihinde dünya evine girmiş. Evli çifte mutluluklar dilerim.
Nikâhı kim kıymış biliyor musunuz?
10 ay önce görevden alınan Ataşehir eski Belediye Başkanı Battal İlgezdi.
Hadi nikahı kıyan böyle bir jest yapmış (!), nikahı kıyılan kişi bir gariplik olduğunu fark etmemiş mi?
Sözün bittiği yerdeyiz. Dünyanın herhangi bir köşesinde böyle bir olaya rastlanabilir mi?
İçişleri Bakanlığının başlattığı soruşturmayla ilgili yapılan açıklamada; “Bazı basın yayın organlarında, Ataşehir eski Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin nikâh kıydığına dair haberler yer almıştır. Hali hazırda Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılmış olması sebebiyle yetkisi olmadan nikâh memuru cübbesi giyerek nikâh kıyan Battal İlgezdi hakkında İçişleri Bakanlığınca soruşturma başlatılmıştır” deniyor.
Kılıçdaroğlu mu?
Bu gırgıra bizim gibi önce güleceğine, sonra da hesap soracağına; büyük ihtimalle İçişleri Bakanlığı’na sitem etmiş olabilir.
Sonuçta; Bülent Ecevit’ten bu yana CHP maalesef sosyal demokrasinin bir temsilcisi olamadı.
Zira;
Yukarda bahsi geçen duyumlar bir sosyal demokrat partiye ait olabilir mi?
Kendi içinde demokrasiyi işletemeyen bir parti sosyal demokrat sayılabilir mi?
Ön seçimden kaçan parti sosyal demokrat olarak kalabilir mi?
Küsen ve sandığa gitmeyeceğini söyleyen seçmene bu durumda kızılabilir mi?
Başka sözüm yok!