AKP, 16 Şubat 2006 Perşembe günü tarihe kara bir sayfa daha yazdı. Ve ne yazık ki bu kapkara sayfaya atılan imza, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Dışişileri Bakanı’nın imzasıdır. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, aşırı dinci terör örgütü Hamas’ın vurucu kanat lideri Halid Meşal ile AKP Genel Merkezi’nde görüştü. Tepkiler üzerine de bu görüşmeyi Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak yapmadığını, bu terör örgütünün vurucu kanat lideriyle bir partili olarak görüştüğünü açıkladı. İsrail’den “Biz Apo ile görüşsek ne hissedersiniz?” şeklinde gelen tepkiye yanıt gecikmedi; “İç politika malzemesi yapmayın! Türkiye-İsrail ilişkilerinde derin yaralar açarsınız…”
Hükümet yetkilileri, bu görüşme için Hamas’ı davet etmediklerini, haberlerinin bile olmadığını, adamların kendi kendilerine çıkıp geldiklerini açıkladı önce. Ama 24 saat geçmeden çıktı yalanları ortaya. Hamas’la görüşmeyi önerenin ve bununla da yetinmeyip Recep Tayyip Erdoğan’ı ikna ettikten sonra ziyareti organize edenin, Başbakan’ın Dış Politika Danışmanı Profesör Ahmet Davutoğlu olduğu öğrenildi. Üstelik Dışişleri’nde önemli bir kesim de bu görüşmeye karşı çıkmıştı. Amaçlananın ise İslam ülkeleri içinde Türkiye’nin ağırlığının arttırılması, söz sahibi olmasının sağlanması olduğu söylenmekte.
Bu görüşmede Meşal’e verildiği öğrenilen bazı nasihatler şunlar:
1- İsrail’in varlığını tanı.
2- Terör örgütleri ile ilişkini kes.
3- Terörü ve silahları bırak.
4- Demokratik düzende kal.
Ziyaretten 24 saat önce bu kanlı örgütün temsilcilerine ve liderine vize vereceksin, makam araçları, korumalar tahsis edeceksin, Metropolitan Oteli’nde ağırlayacaksın, faturayı da Dışişleri Bakanlığı ödeyecek. Sonra da “haberim yok” diyeceksin! Her ne kadar resmî değilmiş gibi gösterilmeye çalışılsa da bu bir resmî davettir, Hamas da fırsatı değerlendirerek bu resmî davete icabet etmiştir! Nasihatlerin dışında sözler verilip sözler alındığı konusunda şimdilik pek yorum yok. Halid Meşal’in kendisine verilen nasihatleri kaale alıp almadığını zaman gösterecek. Benim merak ettiğim, aldığı nasihatlere karşılık kendisini ağırlayanlara bazı nasihatlerde bulunup bulunmadığı…