Kılıçdaroğlu, CHP Grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu’ndan Bahçeli’ye yanıt: “Ben ve arkadaşlarım ve bütün dostlarımız, Türkiye’nin birliğinden ve bütünlüğünden yanayız.”
Süfyan Kızılarslan / Ajans Bizim – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ”Haksızlık kime yapılırsa yapılsın, kimin için olursa olsun, haksızlığa karşı çıkmak insan olarak bizim temel görevimiz” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 22 Haziran’ın Amasya Tamimi’nin 102. yıldönümü olduğunu belirterek, bu metinde “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” sözünün yer aldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Tek bir adamın, tek bir kişinin değil, ‘milletin azim ve kararı Türkiye’nin geleceğini ve istiklalini koruyacaktır’ diyor. Bu aynı zamanda aslında o koşullarda demokrasiye yapılmış çok güçlü bir vurgudur. Bu anlayış 1921, 1924, daha sonraki anayasalarımızda da yer aldı. ‘Egemenlik bilakayduşart milletindir’ diye… Dolayısıyla bir kişinin iradesinin Osmanlı Devleti’ni nereye getirdiğini ve milletin iradesinin de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni nasıl kurduğunu bize gösteriyor. Bugün yine Türkiye’nin bir kişinin iradesine teslim edilmesinin faturasını 83 milyon olarak hepimiz ödüyoruz. Demokrasiyi, insan haklarını, adaleti, hakkı, hukuku savunuyoruz. Dolayısıyla milletin iradesine her zaman saygılı olduk, bundan sonra da saygılı olmayı sürdüreceğiz. 83 milyon, bir kişinin iradesine teslim edilemez, egemenlik bilakayduşart milletindir.”
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’li belediye başkanları zirvesi için gittiği Gaziantep’teki ziyaretlerine ilişkin temas ve izlenimlerini aktardı.
”Haksızlık kime yapılırsa yapılsın”
Anayasada, siyasi partilerin, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak tanımlandığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Siyasi partileri kapatmak, onları farklı şekillerde topluma tanıtmak veya onları terör örgütleriyle bağlantılandırmak asla doğru değil” dedi.
Böyle bir durumda Cumhuriyet Savcılarının ve hakimlerin devreye gireceğini anlatan Kılıçdaroğlu, ”Bu iş siyasi talimatla yapılırsa o doğru değil. Haksızlık kime yapılırsa yapılsın, kimin için olursa olsun, haksızlığa karşı çıkmak insan olarak bizim temel görevimiz” diye konuştu.
Demokrasilerde en büyük hakemin halk olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, demokrasi konusunda herkesin duyarlı olması gerektiğini belirtti ve ekledi: ”Demokrasiyi yalnızca kendimiz için değil bizim gibi düşünmeyenler için de istemeliyiz.”
Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarına, ”İzmir benzeri provokasyonlar her yerde olabilir. Sizden en büyük isteğim, kentin seçimle gelen belediye başkanı olarak halkı sükunete davet etmenizdir. Kimse provokasyonlara pabuç bırakmasın” uyarısında bulunduğunu hatırlattı.
Polislerin, zor koşullarda görev yaptığını da anlatan Kılıçdaroğlu, 2021’de yaklaşık 40 polisin intihar ettiğini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, yeri geldiğinde 400 saat çalışan polis memurları olduğunu belirterek, grup başkanvekillerinden bunun parlamentoya getirilmesini istedi.
”Kardeşçe göndermek”
Gaziantep’te kimi vatandaşların Suriyelilerden şikayetçi olduğunu, kentte ev kiralarının bu yüzden yükseldiğini dile getirdiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, kentte 700 bin Suriyeli’nin bulunduğunu belirterek, “Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, Allah’ın izni, milletin takdiriyle iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden biri Suriyelileri Suriye’ye kardeşçe göndermek olacaktır” dedi.
Irkçılık yapmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Onların evlerini, yollarını, köprülerini, hastanelerini her şeyini yapacağız. Bizim müteahhitler yapacaklar. Kim finanse edecek? Avrupa Birliğinden alacağız. O zaman ‘Kardeşim, güle güle.’ diyeceğiz, davulla zurnayla kendi ülkelerine göndereceğiz ve Suriye’de barışı sağlayacağız. Kavga, savaş alanı, kan dökülen alan değil, bütün Ortadoğu’yu barış havzasına dönüştüreceğiz” diye konuştu.
“Doymadınız mı?”
AK Parti iktidarının bugüne kadar her şeyi satarak idare ettiğini sdile getiren Kılıçdaroğlu, “Fabrikaları, arazileri, Türk Telekom’u sattılar. Her şeyi satarak bugüne geldiler” dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
”Satacak çok az şey kaldı. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nu (MKEK) satmaya kalkacaklar. Tank Palet, Millî Savunma Bakanlığına bağlıydı, dolayısıyla bir kamu kuruluşuydu. İçinde çalışanlar da kamu elemanıydı ama bir düzenleme yaptılar, burayı birilerine peşkeş çekecekler. Sağlık Bakanlığını, Maliye Bakanlığını çekemiyorsunuz, çünkü anonim şirket değil. ‘O zaman biz bunu anonim şirkete dönüştürürsek istediğimiz gibi satarız.’ Tank Paleti yaptılar ve Katar Ordusu’na peşkeş çektiler. ‘Şimdi MKEK’yi de anonim şirkete dönüştürelim, yeri zamanı gelince, Hazine’de para kalmadı, o zaman bunu da birilerine pazarlayalım.’ Bu arayış içindeler.”
MKEK’nin Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan ve bugüne kadar gelişmesini sağlayan bir kurum olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
”Bu tayfa, bu Erdoğan tayfası Cumhuriyetten intikam almak istiyor. Silah fabrikalarını da birilerine pazarlamak istiyorlar. Paraya, dolarlara doymadınız mı? Kırıkkalelilere de seslenmek istiyorum; her seçimde gittiniz, oylarınızı verdiniz. Taşeron işçilere kadro verilecekti, vermediler, sözlerinde durmadılar ama yine oy verdiniz. 10 bin kişi çalışıyordu; çoğunu işten attılar, emekli ettiler, yerine yeni işçi almadılar. Yine oy verdiniz. O fabrikayı alacaklar, satacaklar, şimdi diyorsunuz ki ‘anonim şirkete dönmesin.’ Kırıkkaleli kardeşime sesleniyorum, eğer ‘dönmesin’ istiyorsan bir tek adresi var, o da CHP. Gideceksin, oyunu vereceksin. Sadece onu yapacağız? Hayır. MKEK’nin Ankara’daki Genel Müdürlüğünü de Kırıkkale’ye taşıyacağız. Fabrika orada. Bunu da Kırıkkaleliler bir yere not etsinler. ‘Kılıçdaroğlu bu sözü verdi’ desinler. İktidar olduğumuzda bu sözlerin bir bir nasıl yerine getirildiğini görecekler.”
”FETÖ Borsası”
Bir gazetecinin ”İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, masum olduğuna inandığım binlerce kişinin dosyasını götürdüm. Araştırmalar yapıldı. Hepsinin bir iftiraya kurban gittiği ortaya çıktı, görevlerine iade edildi” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “FETÖ borsası denilen şey tam da bu” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Hâkim var mı bu işin içinde, yok. Savcı var mı, yok. Avukat var mı, yok. Bir kişi var o da bütün kara işlere, siyasetçilerle yeraltı dünyası arasındaki ilişkileri kuran birisi. Parasız hiçbir iş yapmaz. ‘Binlerce dosyayı aldım, Süleyman Soylu’ya götürdüm.’ Hepsini kurtardı Süleyman Soylu. Bedava mı yaptı? Biz sizin ne kadar aç olduğunuzu bilmiyor muyuz? Sizin ne kadar açgözlü olduğunuzu bilmiyor muyuz? Yargının bu kadar kirlendiğini, bu kadar devre dışı bırakıldığını hiç görmemiştim. Bir de OHAL İnceleme Komisyonu var sözde. Niye kurdunuz ki? Bu adamı getirin onun başına. Hepsini zaten serbest bırakacak. Hepsini bırakır. Gariban olan, parası olmayan insanların hepsi hapiste. Harp Okulu öğrencilerinin ne günahı var? Paraları yok, aileleri fakir. Paraları olsa onlar da götürecekler dosyayı, verecekler, onlar da fazla değil, üç gün içinde hepsi çıkar.”
“Gazetecilik yapamıyorlar”
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dış gezilerinde katılan gazetecileri de eleştirdi. ”Gazetecilik yapmıyorlar” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Kalemini, düşüncesini satan adamdan gazeteci olmaz. Aynı soruyu sorabilirlerdi. Siz gitmeden önce ’24 Nisan’ı soracağım’ dediniz, neden sormadınız ve neden böyle bir cevap verdiniz, ‘Hamdolsun, hiç gündeme gelmedi’ diye? Şimdi ben soruyorum, 10 bin doları da soruyorum… Çık, adam gibi cevap ver. Adam gibi cevap vermezsen adam değilsin. Biliyorum feministler kızacaklar ama ne yapayım? Bulunduğu pozisyon itibarıyla yolsuzluklarla mücadele etmesi, Türkiye’nin çıkarlarını savunması lazım. Bulunduğu makam itibarıyla yolsuzluklarla mücadele etmiyor ve üstünü örtüyorsa, yolsuzluklardan besleniyorsa ve Türkiye’nin çıkarlarını savunmuyorsa oradan ayrılması lazım.”
”Akıl alacak şey değil”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kabine toplantısı sonrasında saat 24.00’dan sonra müzikli yelerin çalışmayacağı konusundaki ifadelerini de eleştiren
Kılıçdaroğlu, “Erdoğan müzikten rahatsız olmuş. Çifter çifter maaş alan beslemelerin var. Bundan rahatsız olmuyorsun da müzikten rahatsız oluyorsun. Devleti soyanlardan rahatsız olmuyorsun ama müzikten rahatsız oluyorsun. Her ay 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçiden rahatsız olmuyorsun ama müzikten rahatsız oluyorsun. Akıl alacak şey değil” diye konuştu.
”Bahçeli’yi muhatap almak”
Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, kendisi hakkındaki eleştirilerine de yanıt verdi. “Bahçeli’yi çoğu zaman muhatap almayı doğru bulmam. Çünkü o kendisini bir yere adamış kişi” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Önemli bir soru. Cevabını vereyim. Ben ve arkadaşlarım ve bütün dostlarımız, Türkiye’nin birliğinden ve bütünlüğünden yanayız. Biz, şanlı ordumuzun Tank Palet Fabrikası Katar ordusuna peşkeş çekilirken itiraz eden kişileriz. Sen ise Katar ordusuna peşkeş çekilirken alkışlayan kişiydin. Şimdi söyle bakalım. Vatanın birliğinden ve bütünlüğünden kim yana? Şanlı ordumuzdan kim yana? Biz, kendi vatan topraklarını ve o topraklarda yatan Süleyman Şah Türbesi’ni ve o topraklarda dalgalanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bayrağını indirip, kaçıp toprağı düşmana teslim edenlerden yana değiliz. Biz oraya bir hafta içinde şanlı bayrağımızı dikmekten yanayız. Bunun sözünü verdik. Bir hafta içinde milletin takdiriyle, Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda o bayrağı da o türbeyi de vatan topraklarına götüreceğiz. Peki sen ne yaptın? Kaçanları alkışladın, bayrağı indirenleri alkışladın, onların yanında yer aldın. Şimdi söyle bakalım, kim bölücü, kim milliyetçi, kim ülkücü?”
Kılıçdaroğlu, kendisinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının saygınlığını koruduğunu ancak Bahçeli’nin o saygınlığı yok etmek isteyenlerin yanında durduğunu da ifade ederek, “Hangi devlet 250 bin dolara vatandaşlarını pazarlar. 250 bin dolara vatandaş oluyorsun Türkiye’de. Ne olursan ol. Bu mudur milliyetçilik, yeni bir milliyetçilik tanımı yapıldı da bizim mi haberimiz yok? Yeni bir vatanseverlik tanımı yapıldı da bizim mi haberimiz yok?” diye sordu.