Halkın Eğitim Şurası’nın sonuç metnini açıklayan Veli-der, MEB’nin 20. Eğitim Şurası’nın eleştirerek, “Ne yapılırsa yapılsın 20. Eğitim Şurası yapılması amaçlanan adımlara meşruiyet kazandıramayacak. Eğitimin gerçek sorunlarına, biz velilere, çocuklarımıza, eğitim ve bilim emekçilerine rağmen gerçekleştirilecek bir Şura, alınan kararlar toplumun tüm kesimleri tarafından kabul görmeyecek ve meşru olmayacaktır” dedi.
Öğrenci Veli Derneği (Veli-der), 23-24 Kasım’da düzenlediği Halkın Eğitim Şurası’nın sonuç metnini paylaştı.
Öğretmenlerin, akademisyenlerin, velilerin, basın emekçilerinin katılımı ile gerçekleştirilen Şura’nın sonuç metninde Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği ve yarın başlayacak olan 20. Eğitim Şurası’na şöyle değinildi.
“20. Eğitim Şurası’nın karar alma şekli, hazırlanışı ve hazırlık için geçen süre dikkate alındığında bundan önceki Şuralardan farklı olduğu açık bir şekilde görülmektedir” denilen açıklamada, Şura’nın gündemlerinin var olan güncel eğitim sorunlarını tartışmak ve çözüm üretmek hedefinden ziyade siyasi iktidarın beklentileri ve hedefleri ile uyumlu şekilde belirlenmiş olduğu vurgulandı.
Veli-der, “Şura’nın üreteceği sonuçlar açısından meşruiyetini baştan yitirmesine neden olmaktadır. Bundan önceki Şuralarda da siyasi iktidarın ve ona yakın çevrelerin kimi kararları Şura dolayımından geçirerek meşru ve uygulanabilir hale getirmeye çalıştıklarına tanıklık ettik” dedi.
“20. Eğitim Şurası’nda da benzer bir çabanın ve arayışın olacağı görülmektedir” denilen sonuç metninde şu ifadeler kullanıldı:
“OKUL ÖNCESİ EĞİTİM, TEMEL HAKTIR”
“Bunlardan birincisi okul öncesi din eğitiminin kalıcı hale getirilmesi yaygınlaştırılması ve zorunlu eğitim kapsamına alınmasıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıklamalarına, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Planı’nda yer alan maddelere ve siyasi iktidara yakın çevrelerin Şura için illerden verdiği önergelere, yaptıkları açıklamalara baktığımızda 4-6 yaş arası çocuklarımız için okul öncesinde Kuran kurslarının zorunlu eğitim kapsamına alınması amaçlanmaktadır.
Okul öncesi eğitim her çocuğumuz için tartışılmaz en temel haktır. Ancak çocuklarımızın ihtiyacı olan çocuğun üstün yararını esas alan; 4-6 yaş arası çocuklara soyut bilgiyi dayatan pedagojik ve bilimsel olmayan bir eğitim süreci değil eşit, ücretsiz, kamusal ve bilimsel niteliğin esas alındığı okul öncesi eğitimdir.
“UYUMLU ÖĞRETMEN PROFİLİ OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR”
İkinci başlık ise siyasi iktidarın uzun süredir yapmaya çalıştığı öğretmenlik mesleği ile ilgili kimi kararların alınması ve en önemlisi kapalı kapılar arkasında hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik bir toplumsal rıza ve kabul oluşturma arayışıdır.
Şu soruyu hep birlikte sormak ve yanıt aramak durumundayız.
Siyasi iktidarın ve iktidarların aslında öğretmenlik mesleği ile ilgili sürekli tartışma sürdürmek ve her siyasi iktidar döneminde siyasi iktidarla uyumlu bir öğretmen profili oluşturma çabasının arkasında yatan neden nedir?
Bu nedeni anlamak için öğretmenlik mesleğinin yapısal özelliklerine ve öğretmenlik mesleğinin toplumsal işlevine ayrıca öğretmenlerin niceliksel büyüklüğüne ve örgütlenmeye yatkınlığına dikkat çekmek gerekmektedir.
Yukarıda saydığımız özelliklere bakıldığında öğretmenlik mesleğinin siyasi iktidar tarafından yeniden yapılandırılarak siyasi iktidarın hedefleri ile uyumlu bir öğretmen profili oluşturulmaya çalışıldığı görülmektedir.
İstenilen öğretmen halkın değil siyasi iktidarın öğretmenidir. Bu yeni profilde öğretmenin kamusal bir hizmet üreten kamu görevlisi kamu emekçisi olma kimliğinden sıyrılarak siyasi iktidarın memuru olması istenmektedir. Yeni öğretmen profili çok çalışan az kazanan, örgütlenmeden uzak esnek çalışmaya yatkın ve güvencesiz çalışmaya itiraz etmeyecek bir öğretmen profilidir. Bu yeni profildeki öğretmen istendiği zaman kapının önüne konulacak istendiği zamanda yeniden göreve getirilecektir.
“GÜÇLÜ ÖĞRETMENLER, NİTELİKLİ EĞİTİM HAKKININ GÜVENCESİDİR”
Biz veliler çok iyi biliyoruz ki hakları ile güçlü olan öğretmenler çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkının güvencesidir. Öğrenci Veli Derneği olarak açık bir şekilde ifade etmek isteriz ki öğretmen kaybederse halk kaybeder. Öğretmen kaybederse çocuklarımız kaybeder öğretmen kaybederse geleceğimiz kaybolur.
Bu nedenle de kapalı kapılar arkasında hazırlanan ve içerisinde ne olduğuna dair konunun öznelerinin dahi hiçbir bilgisinin olmadığı bir meslek kanununun kabul edilebilir bir tarafı yoktur ve bu haliyle bir kanun tasarısı yasalaşamaz.
“EĞİTİM PİYASALAŞTIRILIYOR”
Üçüncü temel başlık ise “Eğitimde Fırsat Eşitliği” başlığı ile eğitimde yaşanılan eşitsizliğin perdelenmeye çalışılması, eğitimin piyasalaştırılmasının hızlandırılmasıdır. Aynı zamanda eğitimdeki eşitsizliğin de itirafıdır.
Eğitimde fırsat eşitliği kavramı adı altında eğitimin piyasalaştırılması, çocuklarımızı eleyen, rekabete zorlayan sınav merkezli eğitimin ısrarla sürdürülmesi, sınıfsal farklılıkların eğitime yansımasının olağanlaştırılması, yoksul ailelerin çocuklarının ve dezavantajlı tüm çocukların tüm çocuklarımızın evrensel ve anayasal en temel hakkı olan kamusal eğitim hakkının ellerinden tamamen alınması amaçlanmaktadır. Salgının son bir yılında en az 675 bin öğrenci eşitsizlikler ve yaşatılan mağduriyetler nedeniyle örgün eğitimin dışına çıkmıştır. Gerekli önlemlerin alınmaması halinde okul terki daha da hızlanacaktır. Fırsat eşitliği adı altında yapılmak istenenlerin üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Öğrenci Veli Derneği olarak bizim için asıl mesele eğitimde fırsat eşitliği değil eğitim hakkı ve kamusal eğitimdir.
Kamusal eğitimin temel koşulu tüm çocuklarımız için eşit, parasız, kapsayıcı, ulaşılabilir, bilimsel, nitelikli olmasıdır.
“ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN YAYGINLAŞTIRILMASI AMAÇLANIYOR”
Dördüncü temel başlık ise mesleki eğitim başlığı ile amaçlanandır.
MEB’in yaptığı son açıklamalar, eğitim ile piyasa arasında kurulan ilişki, Organize Sanayi Bölgelerine yeni okulların açılacağının müjde olarak duyurulması, çocuklarımızın eğitim hakkının nasıl ihlal edildiğini ve edileceğini bize göstermektedir. Şura ile meslek liselerinin okul özelliğinin tamamen kaldırılması, okulların çıraklık eğitim merkezlerine dönüştürülmesi, sınıfsal olarak en yoksul ailelerin çocuklarının okuduğu meslek liselerindeki öğrencilerin ucuz iş gücü olarak görülmesi ve çocuk işçiliğinin yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır.
20. Milli Eğitim Şurası’nın gündeminde dahi olmayan bizim için en önemli başlık ise salgın ve eğitimdir.
Salgının yalnızca ilk 12 haftasında en az 28 eğitim emekçisi alınmayan önlemler sonucu covid-19 nedeniyle yaşamını kaybetti. Alınmayan tedbirler nedeniyle covid-19 sonucu yaşamını kaybeden çocuklarımız oldu. Binlerce öğrenciye, öğretmene, eğitim emekçilerine (+) tanısı konuldu, yüzlerce sınıf karantinaya alındı. Eğitimde yaşanılan eşitsizlikler, mağduriyetler her geçen gün derinleşerek artmaktadır. Yüz yüze eğitimde yaşanılan sorunlar, eşitsizlikler en can alıcı haliyle devam ederken salgın hiç yaşanmamış ve yaşanmıyor gibi bir Şura gerçekleştirilecek.
Salgında yüz yüze eğitimde ders sürelerinin azaltılması, sınıfların seyreltilmesi, yeterli öğretmen atamasının yapılması, gerekli yardımcı personel istihdamını sağlanması, maske, hijyen malzemelerinin eksiksiz temin edilmesi, havalandırma sistemlerinin kurulması ve tüm önlemlerin gerçekleştirilmesi için eğitime yeterli bütçe ayrılması tartışmasız temel gereklilikler iken salgın hiç yaşanmamış gibi okullar açıldı ve salgın yaşanmıyor algısı yaratılmaya çalışılarak yüz yüze eğitim sürdürülmek isteniyor.
Salgın ve eğitim başlığının Şura’ da gündem dahi olmaması ile yapılmak istenen açıktır. Son 20 yılda ve salgın süresince olduğu gibi gerçekleştirilecek Şura çocuklarımızın, eğitim emekçilerinin hakları için değil bir kez daha sermayenin ve siyasi iktidarın ihtiyaçları için yaşama geçirilmek istenmektedir.
“VERDİĞİMİZ ÇABA, ÇOCUKLARIMIZIN YARINI İÇİN”
İşte tüm bu çabalar içerisinde yarınla birlikte 1-3 Aralık tarihlerinde 20. Eğitim Şurası gerçekleştirilecek.
Ne yapılırsa yapılsın 20. Eğitim Şurası yapılması amaçlanan adımlara meşruiyet kazandıramayacak. Eğitimin gerçek sorunlarına, biz velilere, çocuklarımıza, eğitim ve bilim emekçilerine rağmen gerçekleştirilecek bir Şura, alınan kararlar toplumun tüm kesimleri tarafından kabul görmeyecek ve meşru olmayacaktır.
Öğrenci Veli Derneği olarak çok iyi biliyor ve inanıyoruz ki çocuklarımızın eğitim hakkı, eğitim ve bilim emekçilerinin hakları için verdiğimiz emek, çaba, mücadele memleketimizin bugünü ve yarınları içindir.
Herkesi eğitimin gerçek sorunları için birlikte ses olmaya çağırıyoruz.”
Kaynak: BirGün