Zirai don ülkemizin birçok yerinde üretim miktarını düşürdü. Bir kere önce bu gerçeği kabul edeceğiz. Elbette buna bağlı olarak don hasarı gören ürünlerde fiyatların yükseleceğini de biliyoruz. Ancak bütün ürünlerde değil!
Son yıllarda enflasyonun bütün nimetlerinden faydalanan fırsatçılar, bu sefer de don olayından ek kâr sağlamanın peşine düştüler. “Bu sene meyve sebzeyi pahalı yiyeceğiz” söylentileri yayarak önce tüketiciyi hazırladılar. Bu toptancı ifade meyvenin tümünü (doğrusu küçük bir kısmını) kapsarken, don olayından hiç etkilenmeyen sebze de konuya dahil edilmiş oldu!
Sonra da tahmin edileceği üzere ölçünün kaçtığı fiyat şişirmeleri başladı.
Gıda Dedektifi hesabından; üretici fiyatının (6 lira) 10 katı ile tüketiciye ulaşan (60 lira) sıkma portakalı görebilirsiniz. Burada şaşırtıcı olan bu üründe toplam rekoltenin yüzde 95’i don olayından önce zaten toplanmıştı.
Yine aynı kaynaktan üretici fiyatının (24 lira) 11 katı ile tüketiciye ulaşan (275 lira) yeşil erik don olayından etkilense de; bu nasıl bir piyasa ise üreticinin mağduriyetini azaltmak yerine bazı aracıların kârını artırmıştır.
Hal kayıt sistemine göre sadece 35 liraya alınan çeri domatesin aracısız şekilde 255 liraya satılması ise en tuhafıdır. Kazanca bakar mısınız?
Sıcak iklimli ülkelerden ithal edilen muz da adeta don mağduru yapılmış!
Aynı tarihte komşu iki indirim marketteki aynı ithal muzun fiyatları; birincisinde 99.50 lira, ikincisinde 149.50 lira idi. Birincisi de bu ticaretten para kazandığına göre yüzde 50 fazlasını ek kazanç olarak cebe indiren ikincisi bir de indirim market olmasaymış ne olurmuş, gerisini sizlerin yorum ve takdirlerinize bırakıyorum.
Şimdi sıra büyük resme bakmaya geldi.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın açıklamasına göre, 34 ilde zirai dondan etkilenen ürünlerin armut, ayva, badem, ceviz, elma, erik, fındık, kayısı, kiraz, limon, mandalina, nektarin, portakal, şeftali, üzüm ve fıstık olduğu anlaşıldı. Yukarıdaki 16 ürün dışında zirai donun etkilediği başka bir ürün olmadığı, sebze çeşitlerinin ise hiç etkilenmediği belirtildi.
Şimdi dikkat, “16 ürün yetmez mi piyasanın bozulmasına?” sorusunun cevabını aşağıda bilgilerinize sunuyorum.
- Önce bu 16 üründen 10’unun, henüz hasat zamanı gelmediği için anormal bir fiyat artışı göstermesi normal sayılamaz. Diğer 6 ürün için de artışın önce üreticiden başlaması gerekir. Bu bakımdan üreticide fazla oynamayan fiyatın son satış noktasında fırlaması tuhaftır ve incelenmeye değerdir.
- Yukarda belirtilen ürünlerden ilki olan armutun hasat zamanı, çeşitlerine ve yetiştiği bölgelere göre Haziran ayı sonundan Ekim ayı sonuna kadarki zaman dilimini kapsar. Şu anda gördüklerimiz soğuk hava deposundaki ürünlerdir. Dolayısıyla “armudu don vurdu” gerekçesi bugünden fiyat artışına temel oluşturamaz. Temmuz ayından itibaren ne olacağına bakılır!
- Ayvanın hasat zamanı ekim, kasım aylarıdır. Şu anda satışta olanlar soğuk hava depolarından gelen, geçen yılın mahsulüdür ve don etkisini bugünden fiyatlarda görmemiz normal sayılamaz.
- Elma eylül ayında hasat edilir. Don etkisini en az önümüzdeki 3 ayda görmemiz normal değildir. Tezgahlarda gördüklerimiz, soğuk hava deposundan sağlanan geçen yılın ürünleridir.
- Badem hasadı bölgelere göre temmuz ayı ortasında başlar, ağustos ayı sonuna kadar devam eder. Yine bu ürünün dondan ne kadar etkilendiğini ve fiyatları ne kadar artıracağını temmuz ayı ortalarına kadar görmemeliyiz. Dikkat çağladan bahsetmiyorum, konumuz kuruyemiş olan bademdir.
- Ceviz hasadı eylül, ekim aylarında gerçekleşir. Aynı durum bu ürün için de geçerlidir.
- Fındık hasadı ağustos ayında olur ve aynı durum geçerlidir.
- Fıstık hasadı ağustos ayı sonunda başlar, ekim ayı başına kadar devam eder.
- Üzüm hasadı ağustos, eylül, ekim, kasım aylarını kapsar.
- Limon hasadı ekim ile mart ayları arasında yapılır. Don olayı nisan ayında gerçekleştiği için bu seneki etkiyi ekim ayından önce göremeyiz.
- Mandalina hasat zamanı da sonbahar aylarıdır (eylül, ekim, kasım).
Görüldüğü üzere zirai dondan etkilenen ürün sayısı 16 olsa da, bugün sadece 6 ürün fiyatı için yükseliş söz konusu olabilir.
Bu bakımdan; Ticaret Bakanlığı olayın farkında olup, zirai donu bahane ederek tüm ürünlere (don olayından etkilenmeyenler de dahil) fahiş fiyat uygulayanlara ağır idari cezalar uygulanacağı açıklanmıştır.
Ancak burada gözden kaçan bir şey var. Binlerce ton üründen kazanılacak ek kâr yanında para cezası hangi seviyede olursa olsun, tolere edilebilecek kıvamda kalır. Yani para cezasının tek başına caydırıcılığı olmaz.
Hani bu ek kazançların bir kısmı zarar gören üreticiye gitse yine bir nebze teselli edici tarafı vardır. Yok öyle olmuyor; üretici perişan, alt ve orta grup tüketici ise ürüne yaklaşamadığı için sıkıntıdadır. Yani 2 kaybeden bellidir.
Peki kazananlar kimlerdir?
Hiç yorulmadan, riski paylaşmadan, azalacak rekolteyi gerekçe göstererek toplam kazancını artıran ve malı götürenlerdir!
“Efendim tarım politikaları yanlış, sebep bu olduğuna göre piyasada fiyat denetimleri yapılmasın, serbest piyasa koşulları işlesin” deniyor.
Bir nedenin varlığı diğer nedenleri ortadan kaldırır mı?
Üstelik bu kadar fırsatçının at koşturduğu ve yüksek enflasyonu araç olarak kullandığı bir piyasada…
Varlığını korumak isteyen hiçbir ulusal ekonomi, serbest piyasa koşullarını sınırsız bırakamaz. Dolayısıyla devlet, fiyatlarda istikrarı sağlamak, üretici ve tüketicileri korumak, monopollerle mücadele etmek gibi sebeplerle doğrudan veya dolaylı olarak piyasaya müdahale edebilir.