Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Türkiye sadece Avrupa’dan 2019 yılında 582 bin ton plastik çöp ithal etmiş. Önce Çin, sonra Malezya, Vietnam ve Tayland’ın plastik atık ithalatına sınırlama getirmesiyle Türkiye Avrupa’nın yeni plastik çöp rotası haline gelmiş.
Defalarca yazdım; “alışveriş poşetinin paralı hale getirilmesi fanteziden ibarettir” diye. Tüketimi tamamen sıfırlanamadığı gibi, market içindeki ücretsiz şeffaf torbaların (meyve sebze ve ekmek reyonlarında) tüketimi artmış, çöp torbası satışları da yükselmiştir.
Alışveriş poşeti uygulaması başlamadan önce; ülkemizde yılda 3,1 milyon ton civarında plastik ambalaj kullanılıyordu. Bunun sadece yüzde 8’i, yani 240 bin tonu poşetti. En fazla yarısını tasarruf ettiğimizi varsaysak, 120 bin ton atığı azaltmış oluyorduk. İthal ettiğimiz atığı da (582 bin ton) dikkate alırsak, sadece yüzde 3 civarında tasarruf sağlamış oluyoruz.
Eğer başkasının çöpüne müşteri olmaktan vazgeçersek, bu tip girişimlerin anlamı olur, yoksa “dostlar alışverişte görsünler” tablosundan öteye geçmez.
Türkiye’ye çöpünü en fazla gönderen ülkeler; İngiltere, İtalya, Belçika, Almanya, Fransa, Hollanda ve İsveç’tir. Bu ülkelerin plastik atıkla mücadele politikaları kendilerine göre tutarlıdır. Uygulamaları sadece alışveriş poşeti ile sınırlı olmayıp, bütün atıkların kaynağında ayrışması, otomatlar vasıtasıyla toplanması ve başka ülkelere gönderilmesi şeklindeki sistemleri tıkır tıkır işlemektedir. Ancak yukarıdaki ülkeler de yakında yanıldıklarını anlayacaklardır. Zira dünya o kadar küçük ki; bizim tarafa süpürdükleri çöpün, kirlenen deniz ve hava vasıtasıyla kendilerine dönüşünü onlar da izleyecekler. Elbette ilk zararı bize verdikten sonra…
Plastik atık toplamada hızlı gelişim gösterdik!
İthalatımız 2016 yılı başında aylık 4 bin ton iken, 2018 yılı başında aylık 33 bin tona, 2019’da ise aylık 48,5 tona ulaştı. İçerde çöp ayrıştırmada gösteremediğimiz gayreti, dışarıda başkalarına çare üreterek gösterdik.
Bu arada öğrendik ki; çöpü ayrıştırarak bile yüzde yüz sonuç almak mümkün değilmiş. Bu konuda Avrupa’nın en başarılı ülkelerinden biri Almanya’dır. Bu ülkede neredeyse her evde çöplerin ayrıştırılması için farklı çöp kutuları vardır.
Cam, kâğıt, plastik ambalaj gibi tekrar dönüşümü sağlanabilecek çöpler için farklı renklerde kutular kullanılır. Elbette insanlar bu konuda oldukça dikkatli ve bilinçlidir. Bu sayede, Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre Almanya atıkların geri dönüşümü konusunda ilk sırada yer alıyor.
Buna rağmen;
• Bir araştırmaya göre, çöpün geri dönüşüme yönelme oranı yüzde 70’dir ama bu oran sadece geri dönüşüm tesislerine getirilen çöplerin oranıdır. Yani buradan tesislere getirilen tüm çöplerin geri dönüştürülemediği anlamı çıkıyor. Dikkat, bu husus bizim iç işleyişimiz için de geçerlidir.
• Bir başka araştırmaya göre, evlerde atılan plastik çöplerin sadece yüzde 16‘sı geri dönüşümü yapılarak yeni ürünlerde kullanılıyor.
• Atık ve çöplerin büyük bir oranı da ya yurtdışına ihraç ediliyor ya da Almanya’da yakılarak ısı veya elektrik enerjisine dönüştürülüyor.
• Almanya Çevre ve Doğayı Koruma Birliği tarafından sunulan verilere göre; çöpler yakıldıktan sonra ortaya çıkan zararlı maddeler, kanser, solunum yolu rahatsızlıkları, sinir sistemi hastalıkları ve doğuştan sakatlıklara sebep olabiliyor.
• Son yıllarda modern filtreleme sistemleri sayesinde, havaya karışan kirlilik azalsa da, zararlı madde atıklarının doğada uzun süreli tortu halinde kalacağı uzmanlar tarafından belirtiliyor. (Kaynak: Deutsche Welle)
Bu istihbarata göre; başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa’nın çöp biriktirecek alıcılar araması kaçınılmazdır. Bizim bu gerçekleri bile bile bu egoist satıcılardan uzak durmamız gerekmez mi?
Hem de bir pandemi sürecini tam atlatmak üzereyken…
Sonuçta, plastik poşet, atık sorunumuzun çok küçük bir parçasıdır. Hiç ithalat olamasaydı bile toplam plastiğin en fazla yüzde 4’ü kadar tasarruf söz konusuydu. Eh artık bu kadar çöpün arasında poşeti konuşmak biraz ayıp oluyor ama sadece neyle uğraştığımızı göstermek amacıyla bu kıyaslamayı mecburen yapıyorum.
Kendi çöpünü ayırarak toplayamayan bir sistemi, bu işten kâr sağlayan atık lobisinin hepten tıkaması katmerli zarardır. Medyada bununla mücadele konusunda bazı çözüm önerileri gördüm. “Atık ithalatına sınırlama ve yüksek vergi getirilmelidir” deniyor.
Ne sınırlaması, tamamen yasaklanmalıdır.
Plastik çöp ticareti, çoğunlukla batıdan doğuya doğru gerçekleşiyor.
Peki bu bir tesadüf mü?
Hayır, gelişmiş ülkeler bu sorunla uğraşmak yerine çevre yasalarının daha etkisiz olduğu gelişmekte olan ülkelere yolluyorlar çöplerini…
Ya biz?
Herhalde ‘yüzümüzü batıya dönmek’ bu olmasa gerek!