İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturduktan sonraki yazıların-görüşlerin ve kanaatlerin ortada…
Süleyman Soylu gösterdiği performans, aldığı kararlar, verdiği mücadeledeki tutarsızlıklar ve ağzından çıkanlarla bu ülkeye yeteri kadar yararlı olamamaktadır.
Bazı parti liderlerini (MHP-Sayın Bahçeli) ve (AKP-Sayın Erdoğan) memnun edebilir.
Ama “yönetim” biçimi, hırslı ve fazla atak davranışları ile yönetimde tarafsız olamadığı ortaya çıkan, gözlere görülen Soylu’nun yararlarından çok zararları olabileceği ve bu nedenle kenara çekilip, zaman buldukça balığa çıkmasını tavsiye etmiştim.
Olmadı…
Büyük bir hata yapıp istifa etmesine karşılık, Devlet Bey’in baskı ve isteği ile makam koltuğuna oturtulan Soylu, öne çıkmak, devamlı vitrinde kalmak için elinden geleni yaptı.
Boğaziçi’ndeki öğrenci olayları da icraatına tuz biber ekti.
Yetmedi en son bu üniversitenin en değerli eski rektörlerinden Ergüder Hoca’yı hedef tahtasına yerleştirdi.
Süleyman Soylu bir televizyon programında, ülkenin en saygın bilim insanlarından, başarıları yurt dışına taşmış birisi olan Prof. Dr. Üstün Ergüder Hoca’yı hedef gösterdi.
Boğaziçi’ne kayyım rektör atanmasını doğru bulmadığını söyleyen Ergüder’i destek vermemesi için uyardığını anlatan Soylu’nun, kendisine değil, hiçbir siyasetçiye yakışmayacak olan ifadesi şöyle:
“Kendisini aradım böyle işlere girmemesi lazım geldiğini söyledim. Üstün Ergüder… Bu işlerin göbeğindendir ve içindedir. Hâlâ daha bu işleri kaşımak için yazılar yazıyor, tahrik ediyor. 80 yaşında. Bu ülkenin ekmeği ile büyümüş, Boğaziçi Üniversitesi’ni öğretim üyelerinin üzerinden karıştırması ahlaksızlığın dibidir. Bu kadar basit. Buna pirim vermeyiz ve vermeyeceğiz.”
Bir içişleri bakanın içine düştüğü duruma, bir bilim adamını ne kadar “yakışıksız” aşağılamasına bakar mısınız?
Batılı değil, Uzak Doğulu, ya da Afrika’daki bir ülkede eğer bir içişleri bakanı bunu söylemiş olsaydı, ertesi gün koltuğu terk ederdi.
Japonya’da olsa, herkesin tahmin ettiği gibi daha değişik davranırdı.
Kendi terk etmez ise kamuoyu tarafından zorlanırdı.
Ya bizde?
Ben yarın öbür gün, olmazsa görevden alındığı veya istifa etmesi halinde dahi AKP ve MHP tarafından sayın Soylu’ya “başarı beratı” verileceğinden eminim.
İsmim kadar eminim.
Bu kadar basit…