“Dünyada en fazla ülkeye uçan ve insanlara benzersiz seyahat deneyimleri sunan havayolu” olarak tanıtıyorlar kendilerini.
“Sunduğumuz eşsiz hizmeti sürekli geliştiriyor, rekor üstüne rekor kırıyoruz” diye de övünüyorlar.
Ama gerçekler bu cilalı sözlerle uyuşmuyor.
Türk Hava Yolları’ndan söz ediyorum…
Bilet fiyatlarının ateş pahası olması bir yana, alışkanlık haline getirdikleri sefer iptalleri ve gecikmeli uçuşlarıyla gerçekten de “rekora koştukları”nı söyleyebiliriz!
Bu yazıya başlamadan, bilgisunarda THY’ye yönelik eleştirileri okudum.
Neler yazmamış ki THY’nin bu “benzersiz seyahat deneyimi”ni yaşayanlar!
* * *
Şimdi onları bir yana bırakıp kendi deneyimlerimden söz edeyim biraz…
Kıbrıs’tan Türkiye’ye dönüş tarihim belli olunca, birkaç ay önceden Ankara’ya bilet aldım. Lefkoşa Ercan Havaalanı’ndan doğruca Ankara Esenboğa’ya uçacaktım…
Uçuş tarihimizden kısa süre önce, Lefkoşa-Ankara seferlerini kaldırdı ve biletimizi iptal etti THY! Dönüş tarihimizi ve saatimizi değiştirmek zorunda kaldık.
Dahası, zorunlu olarak Ankara yerine İstanbul’a çevirdik rotamızı!
Ama çilemiz bitmedi.
Bir hafta sonra THY’den, “Biletiniz iptal edilmiştir!” uyarısı geldi yeniden!
Yolculara “benzersiz uçuş hizmeti sunan” ulusal havayolu şirketimiz, bir kez daha keyfi biçimde değiştirmişti biletimizi!
Üstelik Sabiha Gökçen Havalimanı aktarmalı uçuşumuz, yolcuların karabasanı olan “İstanbul Havalimanı”na kaydırılmıştı.
Gerekçe yok, özür yok!
Yolcuya ve yolcu haklarına saygı yok!
Otobüs firmaları bile yapmaz böyle bir şey!
Ama THY’nin Kuzey Kıbrıs’ta yaşayanlara yaklaşımı böyle!
Bir de “Yavru Vatan” diyerek hamaset yapıyorlar!
Avrupa’da olsa, ödence ödemek zorunda kalır bu şirket.
* * *
İstanbul Havalimanı’nda yaşadıklarımız ise bir başka rezillik!
Uçaktan inip İç Hatlar’ın Transfer bölümüne gidebilmek için yaklaşık üç kilometre yol yürümeniz gerekiyor.
Elinizde valiziniz, sırtınızda çantanız varsa yandınız!
İşte böyle bir eziyeti “çok keyifli bir yolculuk” diye pazarlıyor THY!
* * *
THY ile bir de Bodrum-Ankara macerası yaşadık bu arada.
Bildiğiniz gibi, uçuşlardan en az üç saat önce havaalanında olmanız isteniyor. Salgın koşullarında insanları kapalı alanlara hapsedip saatlerce orada tutmanın nasıl bir gerekçesi olabilir acaba?
Ben yine de THY’nin uyarısını dikkate alarak Bodrum’dan 17.35’te kalkacak uçak için 14.30 sıralarında havaalanına gittim. Uçak yolculuklarında “check-in” yapılırken biniş kapısının belirtilmemesi en sinirlendiğim şeydir! İşiniz yoksa, numaranın bilbortlara düşmesini bekleyin! Tedirgin olur, gözünüzü o levhalardan ayıramazsınız! Oysa uçağa bineceğiniz kapıyı önceden bilseniz, gidip yerinize oturur, kitabınızı / gazetenizi okur, böyle bir tedirginlik yaşamazsınız…
Biz kapı numaramızı beklerken, uçağımızın bir saat gecikmeli kalkacağı anons edildi! Böylece bekleme süremiz dört saate çıktı. Sözümona “tarifeli uçak”la yolculuk ediyoruz. Gerçekte “dolmuşçu” anlayışıyla düzenleniyor sanki bu seferler! Uçaklar, dolunca kalkıyor!
* * *
Sonunda ışıklı levhada kapı numaramız “1” olarak gösterildi. İnsanlar da kapıya yakın koltuklara oturup beklemeye başladılar. Uçuş saati yaklaşınca daha da arttı kalabalık. Yarım saat sonra yeni bir sürprizle karşılaştık. “Ankara yolcularının uçuş kapısı değişmiştir. Yolcularımız lütfen 4. kapıya…” diye anons yapıldı. Kuyrukta bekleyen insanlar telaşla oraya yöneldiler. Bu sırada “mesafe” unutuldu, herkes birbirine sokulmuş biçimde, kapı önündeki dar alana sıkıştı.
Ama THY’nin sürprizleri bitmiyor! İnsanlar 1. kapıda toplanmışken yeni bir anonsla şaşkına dönüyoruz: “Sayın yolcularımız, Ankara uçağımıza biniş kapısı değişmiştir! Lütfen yeniden 1 No’lu Kapı’ya gidiniz!”
Artık sabrım taştı ve oradaki görevlilere, “Ayıp ya sizin yaptığınız! Bir o yana bir bu yana koşturuyorsunuz bizi! Yolcu muyuz köleniz miyiz?” diye çıkıştım. “Haklısınız” dedi bir görevli, “ama biz de söyleneni yapıyoruz…”
Yolcular yeniden 1. Kapı’ya yöneliyor. Yine koşuşturma, yine kargaşa! Elinizde çantanız, bilgisayarınız, bir uçtan ötekine koştur babam koştur! Ne salgın ne virüs umurlarında! Ama dostlar alışverişte görsün diye merkezi sistemden habire “Sayın yolcularımız, Covid-19 önlemlerine, maske-mesafe kurallarına uyalım lütfen” anonsları yapılıyor!
* * *
Bakıyorsunuz, havaalanlarının her yanında salgın önlemlerine ilişkin uyarılar var. Bekleme salonlarındaki koltuklardan bazılarına, “Bu koltuk boş bırakılacak” etiketi yapıştırılmış. Yolcular için yürüme yerleri, bekleme mesafeleri bile kırmızı şeritlerle, görsel simgelerle belirtilmiş. Ama bütün bunlar göstermelik! Hiçbir kural uygulanmıyor oralarda!
Çok övündükleri ikram servisini de “pandemi” gerekçesiyle kaldırmışlar. Yolculuk boyunca yalnızca bir bardak su veriyorlar. Sağlığımızı bu denli düşünen THY, uçaktaki üçlü koltuklarda yan yana oturtuyor insanları! Koltuklardan birini boş bırakmayı göze alamıyorlar!
Şimdi dönüp “THY nereye?” diye sormayalım mı?