Sözcü Gazetesi’nde Kamil Elibol imzalı bir haber yayımlandı. “Emniyet müdürü çalıntı araçla gezdi tek polis çevirmedi” haberin başlığı. Çok şey beklediğimiz Ankara’nın yeni emniyet müdürü Mahmut Karaaslan, bin 400 kamerayla 24 saat karış karış izlenen bulvar ve caddelerde üç gün boyunca “çalıntı” araçla tebdili kıyafet edip dolaşmış, tek bir polis tarafından çevrilmemişti. Başkentin MOBESE kameraları bırakın sahte plakayı, ön koltukta annesinin kucağındaki küçük çocuğu saptayıp, fotoğraflayıp, aracın sahibine yüklüce para cezasını giydirecek kadar yetenekliydi. Sarı ışıkta geçip kırmızı ışığa kavşağın ortasında yakalananlara bile göz açtırmıyordu.
Zaman içinde polis teşkilatı içinde tanık olduğum Karaaslan’ın denetim yöntemine benzer başka uygulamalara da tanık oldum. Bunlardan ilgi çekici birkaçını hatırlayalım. Teşkilat içinde “Asabî müdür” olarak tanınan Necdet Menzir, Manisa’da görev yaparken karakola silahlı baskın düzenlemiş ve polislerin silahlarına el koymuştu. Bu olay da basına yansımış, çok ses getirmişti.
Yıllar önce bir gece Çankaya Emniyet Amiri arkadaşımla birlikteydik. Yolumun üstüydü, onu da evine bırakacaktım. Yolun kenarında bir kıraathanenin önünde kendi personeline ait polis minibüsünü gördü. Minibüs çalışır durumdaydı, ışıkları da yanıyordu ancak içinde kimse yoktu. “Dursana şurada” dedi, polis minibüsünün arkasında durdum. “Emniyet Amirliği’nde buluşuruz” dedi bana. Ben devam ettim. Sivil kıyafetliydi, çalışmakta olan polis minibüsüne bindi, hareket etmesiyle birlikte kıraathaneden polisler de koşarak sokağa fırladılar. Polis minibüsü çalınmıştı! Emniyet Amirliği’nin önüne park etti minibüsü. Minibüslerini çaldıran polisler bir süre sonra kan ter içinde Çankaya Emniyet Amirliği’ne geldiler. Sonra neler mi oldu? O kadarını bilmiyorum. Sonra olanlar doğal olarak benim yanımda cereyan etmedi. Amirle memur arasında yaşananlar, onların arasında kaldı.
Polis adliye muhabiri olunca çok olaya tanık oluyor insan. Aktaracağım son olayı, yakın tarihte Kentpark AVM’de yaşadık. Ankara Katliamı’ndan sonra güvenlik tedbirleri arttırılmış, AVM’lerde özel güvenlik personeliyle birlikte polis de görev yapıyordu. Hepimiz ister istemez canlı bombalar, bombalı araçlar, can kayıpları, güvenlik açıkları üzerine kafa yoruyoruz. “Dikkat et şimdi” dedi bana. Çarşıya girerken kazık kadar oğlunu kucağına aldı, güvenlik kapısının yanından, üzeri aranmadan geçti girdi içeri. Sivil kıyafetliydi ve belinde de beylik tabancası vardı. Bense güvenlik kapısının biraz yüksek sesle uyarısı üzerine “cebinizde bozuk para, gözlük, anahtar var mı?” gibi saçma sapan sorularını yanıtlamaya çalışıyordum “özel güvenlik personeli” kızcağızın.
Sayın Karaaslan, lütfen çalıntı plakalarla filan Ankara’nın güvenlik açıklarını tekrar tekrar bize göstermeyin, güvenlik açıklarını kapatın! Sizin de bizzat test ettiğiniz gibi, Ankaralı ne yazık ki güvende değil ve günlük yaşamına bunun bilincinde olarak devam etmeye çalışıyor.